17 Mart 2013 günü Meltem televizyonları karşısında saat 13 sıralarında başlayan o muhteşem görüntüler içinde ortaya konan kahramanlar günü kutlaması, Ankara’nın Nazım Hikmet Kongre salonlarında yapıldı.
Benim tam dokuz saat televizyon karşısına bağlanarak izleme altına aldığım görüntülerde bir büyük ihtişamın adeta fotoğrafı sergilendi.
Aşağı yukarı beş bin Ankaralının izleme altına aldığı bu görüntüleri ne yazık ki basın sektörleri lütfedip izlememişler, daha çok Trabzon’a inen Alman askerlerini gündeme taşımışlardır.
Onuncusu Ankara’da yapılan bu kahramanlık günü toplantısında onlarca konuşmacı söz almış ve bu sözler altında ülkemizin bugünkü durumu incelenerek, yarınki Türkiye’nin şartlar böyle giderse ağırlaşacak faturası izleyicilere yansıtılmıştır.
Toplantı İstiklal Marşımızın çalınması ve saygı duruşu ile birlikte sunulan bir Kuran ayetinin dinletilmesiyle başlamıştır. 18 Mart Çanakkale şehitlerimizin ruhlarına Fatihalar gönderilmiş ve hep birlikte ‘’dalgalan sen de şafaklar gibi ey nazlı hilal’’ mısrasıyla birlikte salonda dalgalanan bayraklar, Prof. Dr. Haydar Baş’ın salona teşrifi ile bir büyük alkış bütün ülkeye yansıtılmıştır.
Merhum Mehmet Akif’in yazmış olduğu, salonda bulunanların koro halinde dile getirdiği şiirler büyük bir görüntünün ifadesi olmuştur.
‘’Şehit oğlu şehit/ İsteme benden makber/ Sana aguşunu açmış duruyor Peygamber’’ mısrası eşliğinde o beş bin kişi adeta şahlanmış, kükremiş ve ayağa kalkarak bugünlerin mimarı olan Mustafa Kemal Atatürk saygı ile anılmıştır.
18 Mart Çanakkale zaferi asla ve asla unutulmamalıdır. Orada yatan 250 bin şehit, Anadolu’nun her yöresinden gelerek savaşa karılmış ve Çanakkale zaferi tarihe bir büyük damga vurmuştur. O gün akan kanlar ile bu vatan bugünkü nesle emanet edilmiştir. Bizler bu emaneti sonsuza kadar taşıyacak ve mutlaka Prof. Dr. Haydar Baş’ın öncülüğünde daha refah, daha rahat günleri yarınlara taşıyacağız.
Sayın Bağımsız Türkiye Partisi Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş onuncusunu kutladığımız kahramanlar gününü 81 vilayete yansıtarak konuşmaya başladığında, ben de bu yazımın samimi havası içinde 79 plakalı Kilis ilimi düşünüp, bir gün oraya gittiklerinde acaba beni programlarına alıp, doğduğum yörede bir konuşma fırsatı verirler mi diye bir cümle kurup gerisini hemşerim kıymetli Doktor A. Hamdi Kepekçi ’ye bıraktım…
Doğruları konuşan ve doğruları yansıtan Bağımsız Türkiye Partisi’nin lideri konumundaki Sayın Prof. Dr. Haydar Baş’ın şu cümlesi hala kafamda yansımakta ve onun verdiği ses içimde ayrı bir heyecan uyandırmaktadır.
Ne diyor bu Sayın Başkan: ‘’Size vaat ettiğim bu görüşler noter tarafından kayda alınmış ve bir suret işte elimde sizlere sunulmuştur. Eğer söz verdiğim bu yatırımlar ve sizlere ulaştırılacak olan refah seviyesinin görüntüleri şayet aksarsa beni mahkemeye veriniz ve bana dava açarak tazminat talebinde bulununuz. Buyurunuz sandık başına ve oylarınızı bilerek, düşünerek veriniz ve ondan sonra iş – aş – Haydar Baş diyiniz ve sağlıklı günlere imza atınız.’’
Yeni bir toplantıda buluşmak üzere sağlıcakla kalınız.
Nejat Taşkın