Zaman zaman kendisini ziyaret eder, o yoğun işleri arsında kendisiyle Kilis’i konuşuruz. Gündemde olmayı pek istemez, amma ben bugün onun o güzel samimi, sohbetlerine sığınarak işte böyle bir gündeme taşımak ihtiyacını duydum. Çünkü sayın ve saygın hemşerilerimizin her vesileyle Kilis’e doğru uzanan o samimi hizmetlerini yazmak ve yansıtmakta bizim görevlerimiz arsındadır.
Evet, sayın Alaattin Beyli bugün bir ulu çınar gibi aramızda yaşayan ve daha uzun yıllar sağlıklı ve sağlam yaşamasını dilediğimiz sayın İsmail Beyli oğullarından biridir. Kendisi uzun yıllar Ankara’da bulunmuş, hukuk eğitimi sonunda yaptığı avukatlık dönemini bırakarak, “Ver elini İstanbul” diyerek bugün İstanbul’da çevresi ve konumu olan bir işadamıdır. Fırsat buldukça Kilis’e doğru uzanır ve Kilis’e yapılması gerekenler için “çorbada tuzu olsun” ister. Adeta bir eğitim gönüllüsüdür. Bizim Kilis-Vakfı’nın eğitime verdiği katkıları her vesileyle taktirle karşılar ve bilhassa sayın Yaşar Aktürk ve ekibinin çalışmalarını hep güzelliklerle izler. Çünkü Kilis’in bir eğitim seferberliğine ihtiyacı vardır, bu ihtiyaçta bugün sayın hemşerilerimizin değerli hizmetleri ve yatırımlarıyla giderilmeye çalışılmaktadır.
Sayın Alaattin Beyli, 4. Levent Sanayi Sitesi’ndeki mütevazi bürosunda bizi karşıladıklarında, her zaman olduğu gibi, ”İyi ki geldin” diyerek çalışma masasını bırakıp misafir koltuğuna yerleşip, “Söyle bakalım, der. Kilis’te ne var yok?” Biz de dilimiz döndüğünce ona Kilis’i anlatır ve İstanbul’daki Kilis’ten haberler veririz. En iyi kelle paça nerededir, en iyi oruğu kim yapar ve alenazik nerede yenmelidir, tüm bunları konuşuruz ve doyamadığımız bir sohbeti bir iş telefonuyla noktaladığımızda ben ayağa kalkarım, kendileri yine ısrarla biraz daha oturmamı belirterek, “Azıcıkta olsa biraz daha Kilis’i konuşalım” der.
İşte böylesine güzellikler sergilediğimiz sayın Beyli, ofisinde daima bu acı çarpıcı konuşmalar içinde Kilis’i gündeme taşır. Neler yapılmalı ve neler Kilis’e uzanmalıdır diye bazı konuları masaya yatırmaya çalışırız. Bugün işsizlik ve yoksulluk had safhada olan Kilis’in kalkınmasında tam kapasiteli bir üniversitenin önemine birlikte değinerek bir an evvel bu üniversitenin hayata geçirilmesi konusunu gündemde tutarız. Yine birleştiğimiz nokta, sayın Aktürk ve ekibinin istedikleri anda, mutlaka her şeyin gerçekleşebileceği kanısıdır. Çünkü işte o dev üniversite projesi Aktürk ve ekibinin bir anlık ateşleme kararıyla gündeme gelmiş ve bugün Kilis’te bin beş yüz kişilik bir üniversite kampüsü faaliyete geçirilmiştir. Gönül bu kampüsün on binlere ulaşmasını ister. O zaman Kilis’te bir başka hareketlilik başlar ki, bu da Kilis’in yoksulluğunu yener.
İşte Sayın Beyli’nin o mütevazı ofisini terk ederken, tüm bunları konuşmuş ve onunla mutlu bir Kilis tablosu çizmiştik. Ben yıllar evvel o beldeyi terk ettiğimde bugün yan yana bulunduğum bu işadamlarının Kilis’e olan desteğini gördükçe yarınlara ümitle ve heyecanla bakıyorum.
Kısmet olursa Sayın Beyli, yine gelecek, yine konuşacağız. Siz yazma deseniz de bizim gazetecilik ve yazım deneyimlerimiz bizi mutlaka zorlar. Surç-i lisan eti isek af ola!...
Nejat Taşkın