Sayın Başbakan doğrusu tencere, tavanın iyi reklamını yaptı. Tencere-tava satıcıları bugünlerde çok mutlu, satışları attı. Böylesi güzel bir kampanyayı başlatan Sayın Başbakana teşekkür ediyorlar.
Artık ev ziyaretlerine, yaş günü ve nişan-düğün ziyaretlerine güzel poşetler içinde hediye paketleri olarak elde tencere-tava sunuluyor. İşte sunuluştan biz de nasibimizi aldık ve bir doğum günü vesilesiyle bir güzel komşumuz tencereyle ziyarete geldi. Biz de bu gelişine çok sevindik.
Zira ülkemizde o kadar çok iş varken Sayın Başbakanımızın tencere- tava ile uğraş vermesi tencere- tava çalan komşularınızı mutlaka yargıya şikayet edin demesi, ne kadar titiz iş yaptığının göstergesi değil midir?
Her akşam iftar sofralarında beş yıldızlı otellerin lobisinde tam on bir çeşit iftar yemeği başında topluma Ramazan nutukları atan Sayın Başbakan, mutlaka sofrasında çorba bile bulunmayan insanlarımızı düşünerek nutkunu ifade etmeye çalışmıştır.
Son konuşmalarının birinde, Gezi Parkı’nda su sıkan, gaz püskürten sayın polislerimiz kahraman ilan eden Sayın Başbakanın, Türk Silahlı Kuvvetleri’nden hiç söz etmeyişi ve onların sorunlarının bir türlü meclise gelmeyişini dile getirmemesi doğrusu biz emekli askeri personeli ziyadesiyle üzdü. O kadar çok sorunlarımız var ki, dernek başkanlarımızı dinlemiş olsalar bu haklı sorunlarımıza bu güne kadar el atmadıkları için mutlaka üzüntü duyacaklar. Ama bir gece yarısı torba yasa içinde geçirdikleri İç Hizmet Kanunu’nun 35. Maddesi onları mutlaka çok mutlu etmiştir.
Evet, tencere tava, hep aynı hava deyimleri içinde yüzde elli oyum var diyerek diğerlerini unutmak ve unutturmak nasıl oluyor işte bunun muhasebesini yapmak gerekir.
Bizler çocuklarımıza ve torunlarımıza barış içinde, birlik içinde komşuları ile iyi geçinen bir Atatürk cumhuriyeti bırakmak istiyoruz. Bunun mücadelesi için tencere- tavadan evvel yeni yetişen nesle söz vermek, güven vermek mecburiyetindeyiz.
İşsizlik ve yoksulluk almış başını giderken, bir paket makarnaya talim edenleri çoğaltma yarışı ve beş yıldızlı otellerde iftar geceleri ile halka huzur reçetesi sunmak yerine, kaç bin kişiye iş verdiğinizin muhasebesini yapmak, bir cumhur olarak bence en müspet yoldur.
İş başındakilerin yarınları düşünmeleri ve bu muhteşem ülkeyi temiz bir görünüm içinde izlemeleri gerekir.
Yoksa tencere- tava çaldı diye yargıyı harekete geçirmenin işareti yerine esas olan işsizliği önlemenin yollarını aramak gerekir.
Yer altı ve üstü zenginlikleriyle dünyanın gözünün bizde olduğu üç tarafı denizlerle çevrili bu ülkeyi daha refah, daha zengin ülke haline getirmek bizim yegane projelerimiz arasında olmalıdır. Yüz liralık benzinde altım bel lira vergi almak, ülkede satılmadık yer bırakmamak karşısında bu halk tencere çalmasın da ne yapsın?
Üç tarafı deniz olan bir ülkenin şimdi üç tarafında PKK bayrakları dalgalanırken, bütün komşularımızla düşman olmanın bir alemi var mı?
Önce bu görüntüleri siliniz ve bırakınız vatandaş tencere çalsın. Hiçbir komşu rahatsız olmaz. Siz yeter ki iyi bir siyaset, iyi bir demokrasi sınavı vererek ülkeyi yarınlara taşıyınız.
O zaman mutluluğun heyecanını yaşarsınız…
Nejat Taşkın