Şimdilerde mi… Samana varıncaya kadar ithal ediyoruz.
Niye bu hale geldik? İklim değişiklikleri, küresel ölçekte tarım teknolojilerinin ilerlemesi, tarımın giderek bir bilim haline gelmesi… Bu gelişmelere uygun politika üretilememesi, çiftçinin destekten yoksun bırakılması bizi ellere muhtaç bıraktı.
Tam bağımsızlığımız gerçekleşmedikçe sadece tarım alanında değil, iktisadi, siyasi, sosyal, kültürel, askeri yönden tek başımıza ayakta durmamız çıkmaz sokaklarda kalır.
Prof. Dr. Haydar Baş, tam bağımsız bir Türkiye için bir ömür tüketirken çareler de üretti. Ama ne çare, "Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül". Elin oğlu aldı Haydar Baş Hocamızın devasa projesi Milli Ekonomi Modeli'ni (MEM) ihya oldu. Biz de uzaktan bakar olduk.
Eğri oturup doğru konuşalım. Çare Atatürk'e dönmektir. Günümüzdeki durum Atatürk'ün bıraktığı tablo değildir. Atatürk'e dönüşün formülü MEM'dedir.
Atatürk'ün ekonomide kazandırdıklarına bakalım (1918'den 1938'e):
1918 1938
Kişi başına gelir 10 L. 115 L.
Şeker/Kg 250 Krş. 32 Krş.
Patates/Kg 27 Krş. 9.7 Krş.
K.Fasulye/Kg 65 Krş. 15.7 Krş.
Peynir/Kg 280 Krş. 50 Krş.
Koyun eti/Kg 120 Krş. 43.5 Krş.
Bu tablo, Atatürk'ün Türk insanının refah düzeyini büyük oranda arttırdığını gösteriyor. Yeterli midir? Elbette değildir. Ama refah düzeyi bu oranlarda artırılırken, o dönemin yaşanılanlarını da unutmamak gerekir;
Kalkınma ve yatırımlar için sermaye yok. Tasarruflarla sermaye birikimi sağlanır.
Osmanlı borçları üstlenilmiştir. Bunlar ödenmektedir.
Ülkenin yarıdan fazlası işgaller, savaşlar ve iç isyanlar nedeniyle harabeye dönmüştür. Köyler, şehirler yeniden yaşanacak hale getirilmektedir. Yeni köyler kurulmaktadır. İşgaller üzerine yerini yurdunu terk eden 750 bin kişi ile mübadeleyle gelen 500 bin kişiye yer, yurt bulunmakta ve yapılmaktadır.
Ülkede var olan ama yabancıların elinde olan tüm tesisler tek tek satın alınmaktadır. Sanayileşme seferberliği başlatılmış, bunlara kaynak oluşturulmaktadır.
Tüm bunlar borç almadan ve enflasyonsuz yapılmaktadır.
O dönem kuşakların yemesinden, giymesinden, içmesinden kısarak yaptığı tasarruflarla kamu iktisadi teşebbüsleri (KİT'ler) ve kuruluşları kurulur veya satın alınır.
Tüm bunlara rağmen Atatürk'ün ulaştırdığı refah düzeyinin büyüklüğünü, bir kıyaslama ile belirtelim. 1938'de Türkiye'deki kişi başına milli gelir, ABD'nin 7'de biri idi. Bugün ara hayli açılmış.
Bugün Dünya Çiftçiler Günü… Atatürk'ün 100 yıl önce
başlattığı tarım seferberliğinden ders çıkaralım ve çiftçilerimize destek
olalım.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu
(Kilis Postası Haber Merkezi)