Çoğunluğun yönetimi;
Fakirin yönetimi;
Sosyal eşitsizliği yok etmeye çabalayan yönetim;
Fırsat eşitliği sağlamaya çalışan yönetim;
Kamu hizmetinde bulunmak için halkın desteğine dayanan yönetim.
v.s
.v.s
.
Şimdi biraz demokrasiden, demokrasinin araçlarından ve kurallarından bahsedelim ve demokrasinin neresindeyiz ona bir bakalım:
Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak parlamenter demokrasiyi tercih etmiş bir milletiz.
Parlamenter sistem; yasamanın parlamentoya ait olduğu, yürütmenin de parlamentonun denetiminde olduğu sistemdir.
Demokrasilerin sağlıklı işlemesi için konulan kurallar vardır. Bu kurallardan vaz geçilmez en önemlisi kuvvetler ayrılığı ilkesidir.
Kuvvetler ayrılığı;
Kuvvetler ayrılığı ilkesi yasama, yürütme ve yargı kurumlarının, devletin farklı organlarında bulundurularak iktidarın tek elde toplanmasını engellemek ve bu üç kurumun birbirlerini denetleyebilmesini sağlamak anlamına gelir. Devlet iktidarının üç elden yönetimi ve bunların ayrı organlara verilmesi gerektiği yolundaki yaklaşım, siyasal rejimlerin sınıflandırılmasında da temel alınmıştır. Buna göre yasama ve yürütme güçlerinin bir elde toplandığı rejimlere kuvvetler birliği, bu yetkilerin birbirinden bağımsız ayrı organlara verildiği sistemlere ise kuvvetler ayrılığı sistemleri adı verilmektedir.
Demokrasinin araçları;
Parlamento, siyasi partiler, anayasa, sivil toplum örgütleri, kolluk kuvvetleri.
Sağlıklı bir demokrasin oluşması ve işlevlerini yerine getirebilmesi için bu kurumların sağlıklı olarak oluşmaları sağlanmalıdır.
Demokrasinin kurumlarının sağlıklı işlemesi için de halkın gerçek derecede temsili şarttır.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin demokrasiyi özümlemesine baktığımız zaman; asla sağlıklı bir demokrasiden bahsetmek mümkün değildir. Çünkü parlamentoda halkın her kesiminin fikirleri temsil edilememektedir. Bunun sebebi de demokratik olmayan baraj sistemidir.
Fikirlerin temsil edilemediği bir parlamentoda gerçek demokrasiden bahsetmek asla ve asla mümkün değildir. Gerçek demokrasi için gerçek temsil şarttır.
UĞUR KEPEKÇİ