Dinimiz İslam üzerinde oynanmak istenen oyunların deşifre
edilerek kıyamete kadar baki kalmasında katkımızın olmasını sağlamak ve bu
sayede Allah’ın rızasına erişmek maksadıyla çağın bilgesi Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın
evrensel tespitlerini siz değerli okurlarımızla paylaşmaya devam ediyoruz:
“Küfür psikolojisinin derinliklerine inildiği zaman
görülecektir ki; küfredenlerin hiçbir makul delilleri olmadığı gibi hakikat
namına hiçbir sermayeleri de yoktur. Küfrün İslam karşısındaki tavrı hissidir,
nefsi ve şeytanidir. Bu tavır tetkik edilirse görülecektir ki; küfrün kökeninde
iki temel hastalık mevcuttur ki bunlar: Kibir ve Hasettir, Bu iki hastalık ise
kin ve düşmanlığa yol açmakta, böylece hem ferdî planda hem de sosyal planda
kavga ve mücadelelere sebep olmaktadır.
Aşağıda âyet-i kerimelerde sunulan deliller küfre ve
itirazlara sebep olan, nifak, kibir ve haset gibi kalbi hastalıkları
anlatmaktadır:
"Yeryüzünde haksızlıkla kibirlenenleri ayetlerimden
uzaklaştıracağım." (Araf: 146/ 4)
"Allah büyüklük taslayan her zorbanın kalbini
mühürler.” (Mü'min: 35/ 5)
"Peygamberler fetih istediler. (Allah da verdi.) Hakka
karşı alabildiğine inat eden her zorba ise hüsrana uğradı” (İbrahim/ 15)
"O büyüklük taslayanları asla sevmez." (Nahl/ 2)
"Andolsun ki; kendi kendilerine büyüklenmişler,
azgınlıkta pek ileri gitmişlerdir."
"…Bana kulluk etmeyi büyüklüklerine yed iremeyenler
alçalmış olarak cehenneme gireceklerdir.” (Furkan/ 21)
Şu deliller de ehl-i küfrün hasedini vurgular:
"Size bir iyilik gelse, onların fenasına gider; başınıza
bir kötülük gelse buna da sevinirler...." (Mü'min/60)
"Kitap ehlinin çoğu, hak kendilerine apaçık belli
olduktan sonra, sırf içlerindeki çekememezlikten ötürü, sizi imanınızdan vazgeçirip
küfre düşürmek isterler..."Al-i İmran /120)
"Onlar kendileri inkâr ettikleri gibi, keşke siz de
inkâr etseniz de eşit olsanız isterler...
Sevgili Peygamberimiz: "Mümin gıpta, münafık ise hasededer
" buyurarak bu gerçeğe işaret etmiştir."
Ehl-i küfür hakikati bilmekle beraber hasetlerine mağlup olarak
İslam’a itiraza kalkışır:
"Kendilerine ilim geldikten sonra ayrılığa düşmeleri,
ancak birbirini çekememezlikten oldu. (Şura: 14)
"İnsanlar bir tek ümmet idi. Sonra Allah, müjdeci ve uyarıcı
hak yolu gösteren kitapları da gönderdi. In sanların ayrılığa düşecekleri
hususlarda araların da hüküm vermek için onlarla birlikte hak yolu gösteren
peygamberleri gönderdi. Ancak kendilerine kitap verilen ler, apaçık deliller
geldikten sonra, aralarındaki kıskançlık tan ötürü dinde ayrılığa düştüler.
(Bakara/213)
"(Yahudiler peygamberlerle alay ederek) 'Kalplerimiz
perdelidir' dediler. Hayır; küfür ve isyanları sebebiyle Allah onlara lânet
etmiştir. O yüzden çok az in an ırlar. Daha ön ce kâfirlere karşı zafer
isterlerken kendilerine Allah katından ellerindeki (Tevrat'ı) doğrulayan bir
kitap gelip de (Tevrat'tan) bilip öğrendikleri gerçekler, karşılarına dikilince
onu in kâr ettiler. İşte Allah'ın lâneti böyle inkârcılaradır." (Bakara
88-89)
"Bu yüzden dediler ki: kavimleri bize kölelik ederken,
bizim gibi olan bu iki ad ama inanır mıyız?""
Bu delillerle görüyoruz ki; inanmayanların İslâm'a itirazlarının
zemininde, kibir, gurur, haset, hırs vs. gibi kalbî ve nefsi hastalıklar
vardır.
Resûl-i Ekrem Efendimiz risalesini tebliğe başlayınca karşısına
başlıca dört önemli inkâra ve itirazcı grup çıktı Bunlar: Müşrikler, Yahudiler,
Hıristiyanlar ve Münafıklardır” (Prof. Dr. Haydar Baş, Din Tahripçilerine
Kuranı Kerimin Cevabı, 1998, Sayfa 51-52)
(Devam edecek…)