Başı rahmet ortası mağfiret sonu hidayet olan mübarek Ramazan ayını idrak edişimizi, sevgi ve muhabbetle geçirip, mübarek Ramazan Bayramına kavuşmanın huzuru ve mutluluğu içindeyiz.
Bayramlar kültürümüzde, medeniyetimizde, örf, adet ve geleneğimizde eşsiz bir yere sahiptir. Bayram, kardeşlik, dostluk ve samimiyetin artması, dargınların küskünlerin barışıp kaynaşması bakımından, aileler içinde, hısım ve akrabalar arsında, yakın komşu, bildik tanıdık hulasa
Sokak, mahalle, köy, kasaba, ilçe il ve ülkemiz açısından, hatta Müslüman ülkeler arasındaki birliğin beraberliğin dostluk ve kardeşliğin gelişip artması açısından bulunmaz birer fırsattır. Bayram başka bir ifadeyle, sevinç ve mutluluğun zirvesidir. Bayramın kendine has özelliği olur, dilerseniz yöremiz olan Kiliste yaşanan Bayramdan bahsedelim:
Hazırlıklar günler öncesinden başlar, arife günü ikindi namazından sonra çocuklar minareye çıkıp imamın söylediği ilahilere hep bir ağızdan âmin, âmin diye eşlik ederler, minareden indikten sonra camii büyükleri çocuklara şeker dağıtırlar.
Çarşı her zamankinden daha çok kalabalıklaşır, caddelerde koşuşturmalar çoğalır, havaların sıcak oluşu ise gece mesaisi kültürünü geliştirdi Kiliste, evveli terziler sahura kadar çalışırlardı, şimdi ise bütün esnaf saat bire kadar, kebapçılar ise sahura kadar açık tutuyorlar işyerlerini. Cumhuriyet meydanı karnaval yerine dönüşmüş gibi, seyyar satıcılar arasında salepçiler ön sırada, haa birde bu sene nargile modası çıkıverdi, daha çok gençlerin ilgi göstermesi ilginçtir tabi
Evlerdeki koşuşturma ise çok farklı, çünkü artık Bayram gecesi olmuştur, hazırlıklar finale yaklaşmıştır ev hanımları yemek telaşına başlamıştır, yemekler Bayrama has seçilir, menü ise özel, etler kuş başından büyük, kaz başından küçük sinirlerden arındırılmış, önce kazanda kavrulur sonra su ilave edilip kefin çıkması beklenir;kef etin suda kaynamasıyla su üzerindeki oluşan bir tabaka, bu tabaka kevgirle alınıp atıldıktan sona, bir mangal kömür hazırlanır et kazanı üzerine konup yatılır. Evin erkekleri Bayram namazına kalktığında evin hanımı da kalkar kazandaki eti kontrol eder, et pişmişse süzülmüş yoğurt katar kazana tekrar ağır ateşte bekletilir,bu arada pirinç pilavı hazırdır üzerine meşhur sarı yağ dökülür,kara biber serpilip dinlenmeye alınır.Namazdan gelindikten sonra Orman ve pilav yenilir,birinci gün bu yemek yenilir,ikinci gün kızartma pilav ,üçüncü gün ise ikisinden kalanlar yenilir,afiyet olsun.Yemekten sonra kıyafetler giyilir, Bayramlaşma başlar, hane halkı büyüklerin elini öper, çocuklar sevindirilir, armağanlar verilir, daha sonra topluca mezar ziyaretine gidilir.Kabirdeki akrabalara dualar edilip bir gün bizde buraya geleceyiz deyip oradan sonra yaşayan akraba,eş-dostları ziyaret edilir.Bayram süresince ziyaretler devan eder, bazen Bayramdan sonrada ziyaret devam eder.Çocuklar ise kendilerine zaman ayırıp bayram yerlerine koşarlar,oradaki salıncak,naarba,dönme dolap,höngülhöçe binerler.Elmalı şeker,pamuk şeker,ballı şekerler ise en fazla uğrak yeridirler.
Böylece büyükküçük, ölü diri, yaşlı-genç herkes Bayramın vermiş olduğu hazı, neşe ve bereketi doya doya yaşarlar. Mübarek Ramazan Bayramı tüm halkımıza, milletimize, sevenlerimize ve sevdiklerimize hayırlar getirmesi dileyişle nice bayramlara diyor ve Bayramınız hayrola.
YUSUF YAKUT