Her şey ne kadar da çabuk gerçekleşiyor, zaman ne kadar da hızlı akıyor. Kilis’te yaşamam sebebiyle ticaret yapmak için yıllarca Suriye’ye gidip geldim. Hz. Zekeriya ve Hz. Yahya Peygamberlerimizin mübarek kabirleri orada. Hz. Hüseyin Efendimizin mübarek başı, Hz. Zeynep Annemizin ( Hz. Fatıma ile Hz. Ali’nin kızları), Hz.Habibe , Hz. Ümmü Seleme Annelerimiz, Hz.Bilal ve bir çok Ehl-i Beyt aşıkları orada meftun.
İnsanı kendine aşık eden manevi bir havası var bu beldenin. Diyar-ı Şam’ın… Hz. Peygamber Efendimizin de bu belde ile ilgili birçok hadisi var. Bir hadisinde Peygamber Efendimiz (s.a.v)“ Allah dünyaya on bereket gönderdi, dokuzunu Diyar-ı Şam aldı “ buyurur.
Manevi büyüleyici havasının yanında böyle de maddi olarak bereketli bu topraklar. Halkının refahı için temel ihtiyaçları devlet garanti altına almış. (Eğitim, sağlık) ücretsiz. Hatta bununla ilgili bir anım var. Eşimin rahatsızlığı nedeniyle hastaneye gittik. Muayeneydi, ilaçtı ne gerekiyorsa yaptılar. Çıkışta ücret ödemek için vezneye uğradık. Devlet hastanelerinde her türlü hizmetin ücretsiz olduğunu öğrendik. Ki biz T.C. vatandaşı olmamıza rağmen. En güzide lokantalarda ailelerin çoluk çocuk hep beraber yemek yediklerine şahit olduk.
Refah ve bereket içinde bir hayatları vardı bu ülke halkının. Ancak bu güzel ülkenin şu an ki durumu içler acısı. Neden mi? Türkiye’yi idare edenler sayesinde komşuluk vazifemizi çok güzel bir şekilde yerine getirdik(!) Dostumuz Esad bir gecede oldu Esed . O gün bu gündür kan ağlıyor Diyar-ı Şam.
Peki, şimdi biz huzurlu muyuz? Huzuru bırak ülkemiz Prof. Dr. Haydar BAŞ Bey’in dediği gibi zifiri karanlığa girmiştir. Bu durumdan kurtulmanın tek yolu milletimizin ayıkmasıdır. Aksi takdirde Suriye ile aynı kaderi yaşamamız kaçınılmaz olacaktır. Her gün TV’ler de Suriye’de ki vahşeti izliyorken şimdi Suriye biz olduk.