1915 yılında Osmanlı Devleti birinci dünya savaşında cephedeyken, öteden beri teba-i sadıka kabul edilen Ermeniler bir gece ansızın harekete geçerek Vanda binlerce Türkü öldürmüştü. Bu tarihten sonra da Anadolunun değişik yerlerinde yaklaşık 520.000 Türk insanı, Ermeniler tarafından öldürülmüştür. Osmanlı, bu katliamlara sebebiyet veren Hıncak ve Taşnak partilerini kapatmış, ardından olaylara karışan Ermenilere tehcir uygulamıştır. Göç esnasında Ermenilerden de can kaybı meydana gelmiştir. O günün koşullarında yaşanan mukatele esnasında her iki taraf da kayıp vermiştir.
Bilindiği gibi Ermenilerin Türklere yönelik katliamları Kafkaslarda ve Azerbaycanda da devam etmiştir. 1919 yılından itibaren katliamların yoğunlaştığı görülmektedir. Bazı örnekler verecek olursak, Nahçıvan ve Şerür çevresindeki 45 köyün yakılması, Erivan'da Uluhanlı yanındaki Karadağlı adlı İslam köyünde, Uluhanlı'nın 5 km. kuzeyinde Cebeçalı köyünde, Erivan'da Hacıbayram ve Haberbegli köylerindeki Ermeniler tarafından yapılan baskınlar, Erivan yakınından trenle Gence'ye giden 500 Müslüman, Gümrü yakınında vagonlardan indirilerek, hepsi öldürülmüştür. Tarihler 2526 Şubat 1992yi gösterdiğinde Ermeniler her türlü savaş silahı ile, Hocalıya saldırdılar ve genç, yaşlı, kadın, çocuk demeden, herkese kıydılar. Hocalı Katliamı adıyla da anılan bu hadisede yüzlerce Azeri Türkü öldürülmüştür.
Netice olarak son iki asırdan beri Ermenilerin sistematik saldırı ve baskılarıyla, 1. 5 milyon Azerbaycan Türkü Ermenistan'daki yurtlarından, dağlık Karabağ bölgesinden ayrılmak zorunda kalmışlardır. 1988'den itibaren Ermenistan'da Azeri vatandaş kalmamıştır.
Son aylarda Erivan-Antalya uçak seferleri başlatılmıştır. Daha önce kapatılan Türk hava sahası, sessiz bir şekilde açılmıştır. Hava sahamızın kapatılma sebebi olan dağlık Karabağın işgali acaba kanıksanmış mı ki bu karar alınmıştır. Kamuoyu bunun cevabını merakla beklemektedir. Sonra alınan bu karar Azeri kardeşlerimizi de incitmiştir. Ermeni mezalimi, Azerbaycanın sürekli olarak ıstırabını yaşadığı bir konudur.
Geçen zaman zarfında Ermeniler politikalarından bir adım geri atmamışlardır. Üstelik dünya kamuoyunu da arkalarına almışlardır. Türk hükümeti ise, Kıbrısta olduğu gibi barış adına taviz diplomasisi uygulamaktadır. Hatırlarsınız 2007 tarihinde Van Ahtamar kilisesi devletin kesesinden ciddi harcamalar yapılarak restore edilmiştir. Cumhurbaşkanı Gül Karsta ahi harabelerini ziyaret etmiştir. Sözde Ermeni soykırımı iddialarını boşa çıkartacak araştırmalarıyla ün salmış Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlunun kurumdaki görevine son verilmiştir. Bütün bunlar yapılırken Ermeni tarafı ise, bir tek adım bile atmamış hatta her fırsatta sözlerinin ve duruşlarının değişmediğini deklare etmiştir. Türkiye bu tutumuyla Ermenileri öteden beri iddia ettikleri sözde soykırım iddiaları konusunda şımartmış olmaktadır.
Unutulmaması gereken nükte, dış politikadaki istikrarsızlık mutlaka iç politikaya, iç ve dış güvenliğe de yansıyacaktır.