Ramazan Anadoluda dolu dolu yaşanıyor. Anadolunun serhat şehri olan Kilis de bu kapsamdadır. Günün her vaktinde Ramazanın bir başka güzelliğini yaşamanız mümkündür Kiliste. Ramazan ve Kilis yan yana geldiğinde hemen sela hatıra gelir. Çünkü her fırsatta minarelerden Peygamberimiz Efendimize methiyeler dizilir .
Şahidim arz u semâdır bütün ecrâmiyle,
Aşıkım sıdk ile ben Hazret-i Şâh-ı Rusûle,
Yaksa da âh-ı derûnum beni bu hasret ile,
Tâkati yok dilimin halimi takrîre bile,
Ey bâd-ı sabâ uğrarsa yolun semt-i Haremeyne,
Tazimimi arzeyle Rasûlüs Sakaleyne!..
Çocukluk yıllarımızda minarelere çıkıp, müezzin efendinin okuduğu kasidelerin, nat-ı şeriflerin ardından amin amin diye bağırmamız hala kulaklarımızda çınlar.
Sahur vakti minarelerden gelen sela sesleri ile Kilis halkı sahura kalkar.
Bu günahkâr gidişin son demi bilmem ne olacak?
Gelecek bir gün ecel, kâse-i ömrün dolacak,
Yevme lâ yenfeûda her kişi râhın bulacak,
Aman ey Kân-ı Kerem, yok elimden tutacak,
Ey bâd-ı sabâ uğrarsa yolun semt-i Haremeyne,
Tazimimi arzeyle Rasûlüs Sakaleyne!..
Müezzinin yanık sesi ile Peygamberimizin gönüllerdeki aşkı tazelenir
Hanımlar sahura her zaman daha erken kalkarlar. Beyleri ve çocukları için yemekler hazırlar, çay demlerler. Sahur için özel kahkeler sofrada yerini almıştır bile. Bütün aile fertleri sofranın başında yerini alır ve ezan okununcaya kadar sohbet, muhabbet ve yemek faslı devam eder. Ezanın okunması ile birlikte camilere gidilir ve cüz sürülür.
Gün içinde herkes işinde gücündedir. Eli iştedir, ama gönlü iftar hazırlığındadır. Misafir çağıracaktır veya bir misafirliğe gidecektir.
İftar yaklaştığında etrafı bir telaş kaplar. Alışverişini yapan, meyan şerbetini alan herkes evinin yolunu tutar. Bir anda etraf yoğunlaşmıştır. Trafik tıkanmıştır, insanlar çabuk çabuk yürümektedir, genellikle de ellerinde yiyecek malzemeleri vardır. Ezan okunmadan yemek sofrasındaki yerini almanın heyecanı yaşanır.
İftar vakti caddeler ve sokaklar bir anda sakinleşse de hemen akabinde yeniden şehre bir hareket ve canlılık gelir. Bu defa kadınıyla erkeğiyle; çoluğuyla, çocuğuyla sağa sola kaçışan insanlar doldurur şehri. Bir an önce camiye gitmek ve teravihini rahat kılacak bir yer tutmak için gayretlidir. Yemeğini yiyen, çayını içenler soluğu camilerde alırlar. Teravih öncesinde de minarelerden gelen kaside sesleri gönüllerimizi doldurur.
Hâkine sürmek için ne yüzüm ne imkânım var...
Tahsis-i şefaat kebâir ehline, imanım var...
Ancak beni kurtaracak bir ulu sultanım var...
Aman ey Kân-ı Şefâat, pek büyük isyanım var...
Ey bâd-ı sabâ uğrarsa yolun semt-i Haremeyne,
Tazimimi arzeyle Rasûlüs Sakaleyne!..
Tabii camiye erken gelip de boş durmak olur mu? Olmaz tabii. Kuran-ı Kerim okunur, Hatm-i Şerif yetiştirilmeye gayret edilir, varsa kaza namazları kılınır, yoksa nafile namaz kılınarak ibadetin engin ufuklarında huzur bulunur. Teravih kılmak için camileri gezmek de adettir Kiliste. Her gece bir camide namaz eda edilir. Namazın bitiminde hanımlar evlere giderken, beyler tatlıcı dükkânlarında kemali afiyetle birbirlerine ziyafet çekerler.
Bayram yaklaştıkça her Kilis evinde gerebiç yapma seferberliği vardır. Bazen komşular, bazen da akrabalar bir araya gelerek nefis Kilis gerebici yaparlar. Bayramda gelecek misafirlere sunulacak değişmez ikramdır gerebiç.
Sizinde yolunuz Kilise düştüğünde mutlaka bu ziyafetlerden istifade edin.