Medeniyetimiz bugüne kadar nasıl geldi, yarınlara nasıl ulaşacak?
Dün olan millet birliği bugün niçin yok?
Ruh iklimimiz hangi mevsimi yaşıyor?
İnsanımızı tanıyor muyuz, Türk aile yapısının temelleri nasıl sarsılıyor?
Maddi hayatın idamesi yanında, Ruh dünyasının huzuru için ne yapılıyor?
İnsan ve ailenin toplumdaki yeri ve konumu daha ne zamana kadar, başkalarının insafına bırakılacak?
Fertten, devlete içinde yaşadığımız toplumun, ebet müddet yaşaması tesadüflere mi bırakılacak?
Geçmişimizden haberdar mıyız, geleceğin kaygısını yaşıyor muyuz?
Türk toplumun yapısında Sünneti Seniyye bir harç mesabesindeydi. İnsanlar arası muamelede Peygamberi ölçü, hem ibadet hem de nezaket ve nezafet anlamına geliyordu. Bu karakterin nesilden nesile aktarılması, adeta bir zevk ve yaşam tarzı haline getirilmişti. Uzun yıllar toplumda bir mektep olan Ahmediyye ve Muhammediyye Peygamberi ahlakın bir zevk manzumesi halinde kuşaktan kuşağa aktarılmasının temel örneklerinden idi.
Hak aşıklarının nurlarını anlatan Envârül Âşıkîn; özellikle kadın-erkek ilişkilerini konu alan nasihat kabilinden ahlaki ve edebi ölçüler veren Tûtînâme; Peygamberlerle ilgili kıssaları içeren Kısas-ı Enbiyâ; velilerin hayat hikayelerini içeren Tezkiretül-Evliyâ; nefsleri temizleyen Müzekkin Nüfus; Yusuf ile Zeliha ve benzeri tasavvufi mesneviler; muhtelif divanlar her gün okunan ve tefekkür edilen zenginliklerimiz idi. Çocukluğumda ninemin okuduğu bu ve benzeri eserler hala hafızamda ve gönlümde tazeliğini korumaktadır.
Bu kapsamda bir mektep olan hadis-i şerifler bir zevk cümbüşü içinde, hem insanımızın hem toplumun gününün ve geleceğinin teminatı olmuştur. Yaygın olarak bilinen bazı hadis-i şeriflerin altını çizerek bu temel direkleri daha net görmeye çalışalım.
Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim, (mümin) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir müslümanı(n kusurunu) örterse, Allah da Kıyamet günü onu(n kusurunu) örter.
Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58
Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.
Tirmizî, Îmân, 12; Nesâî, Îmân, 8
Birbirinize buğuz etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize arka çevirmeyin; ey Allahın kulları, kardeş olun. Bir müslümana, üç günden fazla (din) kardeşi ile dargın durması helal olmaz.
Buhârî, Edeb, 57, 58
Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir.
Tirmizî, Birr, 15; Ebû Dâvûd, Edeb, 66
İşçiye ücretini, (alnının) teri kurumadan veriniz.
İbn Mâce, Ruhûn, 4
Günümüze gelince artık çok şeyin değiştiği görülmektedir. Artık nineler torunlarına kitap okumamakta, daha çok televizyon ve internet üzerinden, ölçüden mahrum bir etkileşim, bir kültür emperyalizmi söz konusu olmaktadır. Teknolojik gelişmeler, milli güvenlik açısından göz ardı edilince, topluma milli olan ölçü öğretilmeyince, kaynağı bilinmeyen ölçüler toplum mühendisliğinin bir unsuru olmaktadır.
Bırakın yabancı kanalları Türkçe yayın yapan kanallarda bile haftalık periyoddaki tv. dizilerinin sayısı 100 ün üzerindedir. Artık toplumun geleceği dizilere endekslenmiştir. Adeta bir dizi toplumuna doğru süratle gidilmektedir. Hanımlara, erkeklere; gençlere, yaşlılara hasılı herkese yönelik diziler yapılmaktadır. Toplumun aktörü, aktüalitesi, gündemi, günceli kısacası bütün hassasiyetleri kullanılarak sosyal bombardıman devam etmektedir. Neredeyse hiç açık kapı bırakılmadan her kesimine hitap edilerek toplum acı sona doğru taşınmaktadır.
Artık kendi toplumumuzu tanımakta zorluk çekmekteyiz. Toplumun refleksleri bildik olmaktan çıkmıştır. Toplum cinnet geçirmektedir. Gazete haberleri, tv haberleri izlenir olmaktan çıkmıştır. Bilindiği gibi sosyal hadiseler bulaşıcıdır. İyilik de, güzellik de izleyeni etkisi altında bırakır. Yanlışı düzeltme adına bir gayretin içine girilmezse, yanlış kişiyi etkisi altına alır. Burada Hz. Ömer efendimizin sözü manidardır. İnandığı gibi yaşamayanlar yaşadıkları gibi inanmaya başlarlar. Seyirci belli bir seviyeden sonra ipnotize olmuş gibi başlar aynı hal ile hallenmeye. Dün garip olan hadiseler artık vakay-ı adiyeden kabul edilmeye başlanır. Artık toplum kan kaybetmeye başlamıştır. Madem insan toplumun, toplumda insanın aynasıdır. Artık insanda toplum, toplumda insan seyredilmeye başlanır. İnsan hayatında, aile hayatında, toplum yaşantısında aksaklıklar ortaya çıkmaya başlar. Bir iki derken, artık sorun içinden çıkılmaz bir hal alır.
Toplum mühendisleri saldırıyı planlarken savunmayı da bertaraf etmenin hesaplarını yapmışlardır. İşin acı tarafı taşlar bağlı, köpekler serbest vaziyettedir. Toplumun teminatı olan ölçülere sahip çıkmak, toplumu geleceye taşımaya sahip çıkmak demektir. Bu manada her ne adına olursa olsun, toplumun temel dinamiklerine taarruz edilmesi masum karşılanmamalıdır. Bu konu dini olmanın ötesinde milli karakter taşımaktadır. Yani bir ulusal güvenlik meselesidir. Tarihi bir süreçten geçilen günümüzde, devleti ebed müddet kaygısı çeken herkese düşen görev, geçmiş, bugün ve gelecek bütünlüğü içinde medeniyetimize sahip çıkmaktır.
Dr. Ahmet