• Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri
Anasayfa
  • Ekonomi
  • İslam
  • İlçeler
  • Kilis Güncel
  • Analiz
  • Eğitim
  • Siyaset
  • Vefat
  • Spor
  • Bitki Rehberi
  • Güncel Haberler
  • Kültür & Sanat Teknoloji Sağlık Dünya Türkiye Videolar
  • Ara
SON DAKİKA:
10:03
Dolar - Euro - TL Kuru 5 Temmuz 2025
10:02
Altın Fiyatları 5 Temmuz 2025
Video Galeri Foto Galeri Yazarlar Üye Paneli
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
  1. Köşe Yazarları
  2. Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi
  3. Allah Tevekkül Edenleri Sever
Yayınlanma: 16 Mart 2014 - 22:33

Allah Tevekkül Edenleri Sever

16 Mart 2014 - 22:33
Yorumlar
TAKİP ETTAKİP ET
Yazdır
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi

Herhangi bir işte elinden geleni yapıp daha sonrasını Allah (c.c.) 'a bırakma olarak ifade edilir, tevekkül.

"Hiçbir zaman bize Allah’ın bizim için taktir ettiğinden başkası dokunmaz. O bizim mevlamızdır. Müminler yalnızca Allah’a tevekkül etsinler" (Tevbe Suresi, 51)

"Allah'ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah'tan bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah'a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever." (Âl-i İmrân Suresi, 159)

"Allah size yardım ederse, sizi yenecek yoktur. Eğer sizi yardımsız bırakırsa, ondan sonra size kim yardım edebilir? Mü'minler, ancak Allah'a tevekkül etsinler." (Âl-i İmrân Suresi, 160)

Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.)  de "Eğer siz Allah 'a hakkıyla tevekkül ederseniz, o sizi kuşu rızıklandırdığı gibi rızıklandırır." (İbn Mâce, Zühd 14) buyurmaktadır.

"Kim Allah'a tevekkül ederse, O, ona yeter." (Talâk Suresi, 31)

"Mü'minler, ancak o kimselerdir ki Allah anılınca kalpleri ürperir, onlara Allah'ın ayetleri okunduğunda o ayetler onların imanlarını artırır ve Rablerine tevekkül ederler." (Enfâl Suresi, 2)

Yüce Allah(c.c), kudretini sebepler arkasında gizlemiştir. Âdetullah böyledir. Bizler ise bir iş sahibi, meslek sahibi olup da çalışıp kazanınca; benim malım, ben kazandım deriz. Yani bizim meslek sahibi olmamızın, bizim çalışmamızın sebep olduğunu, esas nimetleri ve başarıyı verenin Allah(c.c.) olduğunu unuturuz. İşte o zaman nankörlük yapmış oluruz. Düşünsenize; bir çiftçi, gece gündüz çalışsa, tohumunu ekse, ağacını budasa, iyi mahsul almak için gerekli tüm bakımları yapmış olsa da; Yüce Allah'ın vereceği bir doğal afet sonrası düzgün mahsul alabilmesi mümkün müdür? El cevap hayır! Demek ki, ekmek, biçmek, kısaca çalışmak ancak sebeplere sarılmaktır. Ama esas olan bu mahsulü, rızkı, çiftçiye veren; bu sebeplerin arkasında kendini gizleyen Allah(c.c.)'tır.

"Sana gelen her iyilik, Allah’ın [bir ihsanı, bir nimeti olarak] gelmekte, her kötülük de [günahlarına karşılık olarak] kendinden gelmektedir. Hepsini yaratan Allahü teâlâdır." (Nisa Suresi, 79)

Sebeplerle, sonuç ilişkisini iyi analiz etmemiz gerekir. Sonuç almak için, çalışmak şarttır, yani sebeplere sarılmak. Ama unutmayalım ki; sonuç Yaratandandır. Demek ki tevekkülü ihmal etmemeli, sebeplere yapıştıktan sonra neticeyi sebeplerden değil, sebepleri de yaratandan yani Allah (c.c.)'tan beklemeliyiz.

Bir de tevekküle başka açıdan bakalım. Diyelim ki; bir odadayız ve bu odanın tek bir çıkış kapısı var.  Amaç bu odadan dışarı çıkmak ise; bu kapıyı açmamız şarttır. İşte tüm sebepler istenilen şeye kavuşmak için, bu kapı gibi yaratılmıştır. Bir sonucun ortaya çıkması için sebep olan şeyi yapmayıp da sebepsiz olarak gelmesini beklemek, kapıyı kapayıp pencereden atılmayı istemeye ya da odanın duvarlarının yıkılmasını beklemeye benzer ki; bu, akla ve mantığa uygun değildir.

İlmi gerekçelerle, söz konusu bir hastalıkta kullanılması kural halini almış bir ilacı, hastalığa yakalanınca kullanmayıp, iyileşmeyi beklemek tevekkül değil, adeta intihardır. Unutmayalım ki; Allah (c.c.) bizler için tüm ihtiyaçlarımızı yaratmıştır; ama bunlara kavuşmak için de sebepler kapısını yaratmıştır. Bize düşen bu kapıları bulmak ve açmaktır. Yani verdiğimiz örnek üzerinde düşünürsek; yapmamız gereken, hasta olduğumuzda, ilmi kanıtlarla ispatlanmış olan tedaviyi uygulayarak sebep kapısını açmak ve sonucu, yani şifayı Allah(c.c.) dan beklemektir.  

Tevekkül, Yüce Yaratanın lütuf ve ihsanının sonsuz olduğuna iman etmekle ancak olur. Bu hâl, kalbin vekile itimat etmesi, güvenmesi, ona inanması ve onun ile rahat etmesidir. Böyle bir insan dünya malına gönül bağlamaz. Dünya işlerinin bozulmasından dolayı üzülmez, bilir ki Allah (c.c.) rızka kefildir. Rızkından endişe etmez.

Büyük velilerden Şakik Belhi (VIII. yyıl) bir kıtlık senesinde, herkesin kara kara düşündüğü bir ortamda, zengin bir adamın kölesinin şakır şakır oynadığına şahit olur. Yanına yaklaşır ve sorar:

- Herkes kıtlıkla, açlıkla karşı karşıya olmaktan inler dururken sen neye güvenerek böyle oynayabiliyorsun? Köle cevap verir:

- Herkesten bana ne? Benim için bir tehlike söz konusu değil. Benim efendimin 7-8 tane köyü var, her ihtiyacımız o köylerden sağlanıyor.

Bu açıklama Şakik'i adeta bir şamar gibi sarsar. Çünkü kendisi de kıtlıktan dolayı endişe içindeydi. Ama köle onu uyandırmıştı ve kendi kendine şöyle der:

- Hey Şakik kendine gel! Şu köle nihayet bir insan olan efendisine bunca güveniyor, kendini emniyet içinde hissediyor. Sen ki bütün canlıların rızkını garanti eden Allah'a inanıyor, tevekkül ediyorsun, Bu nice tevekküldür ki rızık endişesi içindesin?

Bizden istenen aslında tevekkül ve sebepler arasındaki dengeyi sağlayabilmektir. Sebeplere yapışmak tevekküle zıt değildir.  Sebeplerin sonuçlarını Allah (c.c) 'dan bekleyerek, tecrübe edilmiş sebepleri kullanmaktır bizden istenen. Burada yanlış olan; hayâli sebepleri kullanmak ya da sebepleri kullanmadan sonuç beklemektir.

Kulun, kendine emredilen ibadet ve taatleri yerine getirmesi ve sonrasında Allah(c.c) 'un azabından korkması ve merhametinden de ümitli olması gerekir. Allahü teâlânın keremine, ihsanına güvenmek ve emrolunan ibadetleri yapmak, yasak edilenlerden sakınmak. Bizden istenen kulluk ve tevekkül budur.

Tevekkülle beraber çalışmak ve çalışmada da azim şarttır. Çalışacağız, azmedeceğiz ve güveneceğiz. Böylece tevekkül, bir zaafiyet değil, kuvvet doğurur. Nasıl mı? Bu inanç, başlanılan bir işte başaramamak korkusunu giderir. İnsanın elinden geleni yaptığına inanması ve sonucu Allah (c.c.) dan beklemesi ona güç verir, başarma inancını artırır. Sağlanan koşullarla başarı yüzdesi artacaktır. Sadece başarı ihtimalimiz artmayacak, netice ne olursa olsun kazanan taraf olacağızdır. Herhangi bir işte her türlü meşru yola başvurmamıza rağmen başarıya ulaşamazsak, üzülmemeli ve bu sonucun, Allahü teâlânın bizler için münasip gördüğü bir husus olduğunu kabul ederek kaderimize razı olmalıyız. Tevekkül eden Müslüman bilir ki; sonuç ne olursa olsun kendisi için hayırlı olandır. Ehli tevekkül inanır ki; "hayır zannettiğimiz şeylerde şer, şer zannettiğimiz şeylerde ise hayır vardır." (Bakara Suresi, 216 )  Bu da iç huzurumuzu sağlayacaktır.

Ancak insanın sahip olduğu hırs ve acelecilik bazen söz konusu olaylarda yaşanması gereken doğal sürece gereksiz yere müdahale etmesine yol açar ve böylece çoğu kez şerre doğru yol alırız. Bir an evvel zengin olmak isteği, anlık istek ve hırslarla yapılan girişimler bizi hep sonu hüsran olan noktalara götürür. Biz bazen ihmal etsek de; aslında Cenâbı Allah tevekkül edenleri, dünyada da ahirette de kurtuluş ve mutluluğa erdireceğini buyurmuştur.

 "Allah, iman edenlerin Veli'sidir." (Âl-i İmrân Suresi, 122)

Unutmayalım ki; tevekkül, hiç bir zaman, çalışmayı ve sebebe sarılmayı terkedip, "Allah'ın dediği olur" diyerek kenara çekilmek değildir. Gelin, bir karar alalım: Yapacağımız işlerde tüm zâhirî sebeplere sarılalım, alınması gereken tedbirleri alalım, çalışıp çabalayalım, ama gönlümüzü sebeplere bağlamayıp; sadece ve sadece Allah(c.c.)'a dayanalım. Neticenin, bizim için hayırlı olan olduğuna emin olalım.

Ya Rabbi! Hakkımızda her zaman hayırlı olanı ver ve verdiğini de kalbimize sevdir.

Dr. Ali Bestami Kepekçi /  16.03.2014

 

Bu yazı 3556 defa okunmuştur.
  • YORUMLAR
adlı kullanıcıya cevap x

Yazarın Diğer Yazıları

  • Muhalefet Neden Kaybediyor? Eurofighter Typhoon Üzerinden Bir Okuma - 05 Temmuz 2025
  • NATO Savunma Harcaması Kararı ve Türkiye: Güvenlik mi, Bağımlılık mı? - 04 Temmuz 2025
  • Karikatür Krizi, Şeyh Said Gündemi ve Siyasal İtibar Restorasyonu: Görünenden Fazlası - 02 Temmuz 2025
  • Büyük Ortadoğu Projesinde Yeni Aşama - 01 Temmuz 2025
  • Yeni Anayasa mı? - 30 Haziran 2025
  • Medeniyetler Savaşında Türkiye'nin Yeri - 29 Haziran 2025
  • Yeni Anayasa İçin CHP Hamlesi: Siyasal Mühendisliğin Şifreler - 28 Haziran 2025
  • CHP, Kılıçdaroğlu ve Muhalefetin İtibarsızlaştırılması Üzerine Satranç Hamleleri - 27 Haziran 2025
  • Ortadoğu'da ve Türkiye'de Çözüm Bu Topraklardadır - 26 Haziran 2025
  • Zeytin, Maden, Yasa: Kimin İçin? - 25 Haziran 2025
  • ASALA – PKK Ortaklığı, Talat Paşa ve Güncel Siyasi Bağlantılar - 24 Haziran 2025
  • Kürecik, NATO ve Türkiye - 23 Haziran 2025
  • "Hedef Türkiye" Söylemi: Gerçek mi, Algı mı? - 22 Haziran 2025
  • KCK Açıklamasından İran Krizine Ortadoğu'nun Yeni Haritası - 21 Haziran 2025
  • Üç Öküz Masalından Terörsüz Türkiye'ye - 20 Haziran 2025
  • Ortadoğu'daki Güç Gösterisi - 19 Haziran 2025
  • İki Aslanı Toklaştırmak - 19 Haziran 2025
  • Gazze Unutturuluyor, Hedef: İran ve Yeni Cizye Düzeni - 17 Haziran 2025
  • Ortadoğu'da Kritik Savaş ve Türkiye'nin Rolü - 16 Haziran 2025
  • İsrail'in Mesajı ve Ortadoğu'nun Kaderi - 15 Haziran 2025
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 16
Köşe Yazarları
Ah !! O eski Kilis Konakları 
Güner Özbalcı
Ah !! O eski Kilis Konakları 
Mehmet Beşe
Mehmet Beşe
DÜNYADA VE TÜRKİYE'DE GIDA SEKTÖRÜ
Doğruları söylemek… / Taner Tümerdirim
Misafir Kalem
Doğruları söylemek… / Taner Tümerdirim
Prof. Dr. Erdoğan Taşkın
Prof. Dr. Erdoğan Taşkın
Mühim Mevzu Marifetli Matris
Mustafa Çobanoğlu
Mustafa Çobanoğlu
Nefes Alıyorsan Ölüme Koşuyorsun!
Alaaddin Özkar
Alaaddin Özkar
İmam Hüseyin İçin Gözyaşı Dökmek.
Prof. Dr. Haydar Baş
Prof. Dr. Haydar Baş
İmam Hüseyin ve Kerbela vahşeti
Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -6-
Uğur Kepekçi
Kerbela hakkında bilinmesi gerekenler -6-
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi
Emekliler Baş Tacıdır, Hakkı Teslim Edilmeli!
Çok Okunan Haberler
Kürecik’ten İran’a: “Radarlar Kimi Gözetliyor?” sorusu artık ertelenemez!
Kürecik’ten İran’a: “Radarlar Kimi Gözetliyor?” sorusu artık...
"İsrail'in elinde 90- 100 tane nükleer silah var"
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş’tan Talat Paşa çıkışı
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş’tan Talat Paşa çıkışı
Ana Sayfa
Ekonomi
İslam
İlçeler
Kilis Güncel
Analiz
Eğitim
Siyaset
Vefat
Spor
Bitki Rehberi
Güncel Haberler
Kültür & Sanat
Teknoloji
Sağlık
Dünya
Türkiye
Videolar
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Video Galeri
Biyografiler
Vefatlar
Üye Paneli
Günün Haberleri
Arşiv
Gazete Arşivi
Anketler
Hava Durumu
Gazete Manşetleri
Nöbetci Eczaneler
Namaz Vakitleri
  • Analiz
  • Eğitim
  • Ekonomi
  • İlçeler
  • İslam
  • Kilis Güncel
  • Kültür & Sanat
  • Sağlık
  • Siyaset
  • Spor
  • Foto Galeri
  • Video Galeri
  • Köşe Yazarları
  • Biyografiler
  • Vefatlar
  • Üye Paneli
  • Günün Haberleri
  • Arşiv
  • Gazete Arşivi
  • Anketler
  • Hava Durumu
  • Gazete Manşetleri
  • Nöbetci Eczaneler
  • Namaz Vakitleri

  • Rss
  • Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri

kilispostasi.com Haber Portalı 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na %100 uygun olarak yayınlanmaktadır. Ajanslardan alınan haberlerin yeniden yayımı ve herhangi bir ortamda basılması, ilgili ajansların bu yöndeki politikasına bağlı olarak önceden yazılı izin gerektirir.