Anasayfa
  • Ekonomi
  • İslam
  • İlçeler
  • Güncel
  • Analiz
  • Eğitim
  • Siyaset
  • Spor
  • Kültür & Sanat Teknoloji Sağlık Dünya Türkiye Videolar
  • Ara
SON DAKİKA:
13:54
Kilis Üniversitesi Rektör Danışmanı "Göç Yolunda" programına konuk oldu
13:20
Kilis'te Akıllı Bisiklet Kiralama Sistemi hayata geçti
10:09
Altın fiyatları 9 Ağustos 2022
09:37
Yaşam olayları insanın mutluluğunun tek belirleyicisi değildir
Video Galeri Foto Galeri Yazarlar Üye Paneli
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
  1. Köşe Yazarları
  2. Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi
  3. Allah Tevekkül Edenleri Sever
16 Mart 2014 - 22:33

Allah Tevekkül Edenleri Sever

16 Mart 2014 - 22:33
Yorumlar
TAKİP ETTAKİP ET
Yazdır
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi

Herhangi bir işte elinden geleni yapıp daha sonrasını Allah (c.c.) 'a bırakma olarak ifade edilir, tevekkül.

"Hiçbir zaman bize Allah’ın bizim için taktir ettiğinden başkası dokunmaz. O bizim mevlamızdır. Müminler yalnızca Allah’a tevekkül etsinler" (Tevbe Suresi, 51)

"Allah'ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah'tan bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah'a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever." (Âl-i İmrân Suresi, 159)

"Allah size yardım ederse, sizi yenecek yoktur. Eğer sizi yardımsız bırakırsa, ondan sonra size kim yardım edebilir? Mü'minler, ancak Allah'a tevekkül etsinler." (Âl-i İmrân Suresi, 160)

Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.)  de "Eğer siz Allah 'a hakkıyla tevekkül ederseniz, o sizi kuşu rızıklandırdığı gibi rızıklandırır." (İbn Mâce, Zühd 14) buyurmaktadır.

"Kim Allah'a tevekkül ederse, O, ona yeter." (Talâk Suresi, 31)

"Mü'minler, ancak o kimselerdir ki Allah anılınca kalpleri ürperir, onlara Allah'ın ayetleri okunduğunda o ayetler onların imanlarını artırır ve Rablerine tevekkül ederler." (Enfâl Suresi, 2)

Yüce Allah(c.c), kudretini sebepler arkasında gizlemiştir. Âdetullah böyledir. Bizler ise bir iş sahibi, meslek sahibi olup da çalışıp kazanınca; benim malım, ben kazandım deriz. Yani bizim meslek sahibi olmamızın, bizim çalışmamızın sebep olduğunu, esas nimetleri ve başarıyı verenin Allah(c.c.) olduğunu unuturuz. İşte o zaman nankörlük yapmış oluruz. Düşünsenize; bir çiftçi, gece gündüz çalışsa, tohumunu ekse, ağacını budasa, iyi mahsul almak için gerekli tüm bakımları yapmış olsa da; Yüce Allah'ın vereceği bir doğal afet sonrası düzgün mahsul alabilmesi mümkün müdür? El cevap hayır! Demek ki, ekmek, biçmek, kısaca çalışmak ancak sebeplere sarılmaktır. Ama esas olan bu mahsulü, rızkı, çiftçiye veren; bu sebeplerin arkasında kendini gizleyen Allah(c.c.)'tır.

"Sana gelen her iyilik, Allah’ın [bir ihsanı, bir nimeti olarak] gelmekte, her kötülük de [günahlarına karşılık olarak] kendinden gelmektedir. Hepsini yaratan Allahü teâlâdır." (Nisa Suresi, 79)

Sebeplerle, sonuç ilişkisini iyi analiz etmemiz gerekir. Sonuç almak için, çalışmak şarttır, yani sebeplere sarılmak. Ama unutmayalım ki; sonuç Yaratandandır. Demek ki tevekkülü ihmal etmemeli, sebeplere yapıştıktan sonra neticeyi sebeplerden değil, sebepleri de yaratandan yani Allah (c.c.)'tan beklemeliyiz.

Bir de tevekküle başka açıdan bakalım. Diyelim ki; bir odadayız ve bu odanın tek bir çıkış kapısı var.  Amaç bu odadan dışarı çıkmak ise; bu kapıyı açmamız şarttır. İşte tüm sebepler istenilen şeye kavuşmak için, bu kapı gibi yaratılmıştır. Bir sonucun ortaya çıkması için sebep olan şeyi yapmayıp da sebepsiz olarak gelmesini beklemek, kapıyı kapayıp pencereden atılmayı istemeye ya da odanın duvarlarının yıkılmasını beklemeye benzer ki; bu, akla ve mantığa uygun değildir.

İlmi gerekçelerle, söz konusu bir hastalıkta kullanılması kural halini almış bir ilacı, hastalığa yakalanınca kullanmayıp, iyileşmeyi beklemek tevekkül değil, adeta intihardır. Unutmayalım ki; Allah (c.c.) bizler için tüm ihtiyaçlarımızı yaratmıştır; ama bunlara kavuşmak için de sebepler kapısını yaratmıştır. Bize düşen bu kapıları bulmak ve açmaktır. Yani verdiğimiz örnek üzerinde düşünürsek; yapmamız gereken, hasta olduğumuzda, ilmi kanıtlarla ispatlanmış olan tedaviyi uygulayarak sebep kapısını açmak ve sonucu, yani şifayı Allah(c.c.) dan beklemektir.  

Tevekkül, Yüce Yaratanın lütuf ve ihsanının sonsuz olduğuna iman etmekle ancak olur. Bu hâl, kalbin vekile itimat etmesi, güvenmesi, ona inanması ve onun ile rahat etmesidir. Böyle bir insan dünya malına gönül bağlamaz. Dünya işlerinin bozulmasından dolayı üzülmez, bilir ki Allah (c.c.) rızka kefildir. Rızkından endişe etmez.

Büyük velilerden Şakik Belhi (VIII. yyıl) bir kıtlık senesinde, herkesin kara kara düşündüğü bir ortamda, zengin bir adamın kölesinin şakır şakır oynadığına şahit olur. Yanına yaklaşır ve sorar:

- Herkes kıtlıkla, açlıkla karşı karşıya olmaktan inler dururken sen neye güvenerek böyle oynayabiliyorsun? Köle cevap verir:

- Herkesten bana ne? Benim için bir tehlike söz konusu değil. Benim efendimin 7-8 tane köyü var, her ihtiyacımız o köylerden sağlanıyor.

Bu açıklama Şakik'i adeta bir şamar gibi sarsar. Çünkü kendisi de kıtlıktan dolayı endişe içindeydi. Ama köle onu uyandırmıştı ve kendi kendine şöyle der:

- Hey Şakik kendine gel! Şu köle nihayet bir insan olan efendisine bunca güveniyor, kendini emniyet içinde hissediyor. Sen ki bütün canlıların rızkını garanti eden Allah'a inanıyor, tevekkül ediyorsun, Bu nice tevekküldür ki rızık endişesi içindesin?

Bizden istenen aslında tevekkül ve sebepler arasındaki dengeyi sağlayabilmektir. Sebeplere yapışmak tevekküle zıt değildir.  Sebeplerin sonuçlarını Allah (c.c) 'dan bekleyerek, tecrübe edilmiş sebepleri kullanmaktır bizden istenen. Burada yanlış olan; hayâli sebepleri kullanmak ya da sebepleri kullanmadan sonuç beklemektir.

Kulun, kendine emredilen ibadet ve taatleri yerine getirmesi ve sonrasında Allah(c.c) 'un azabından korkması ve merhametinden de ümitli olması gerekir. Allahü teâlânın keremine, ihsanına güvenmek ve emrolunan ibadetleri yapmak, yasak edilenlerden sakınmak. Bizden istenen kulluk ve tevekkül budur.

Tevekkülle beraber çalışmak ve çalışmada da azim şarttır. Çalışacağız, azmedeceğiz ve güveneceğiz. Böylece tevekkül, bir zaafiyet değil, kuvvet doğurur. Nasıl mı? Bu inanç, başlanılan bir işte başaramamak korkusunu giderir. İnsanın elinden geleni yaptığına inanması ve sonucu Allah (c.c.) dan beklemesi ona güç verir, başarma inancını artırır. Sağlanan koşullarla başarı yüzdesi artacaktır. Sadece başarı ihtimalimiz artmayacak, netice ne olursa olsun kazanan taraf olacağızdır. Herhangi bir işte her türlü meşru yola başvurmamıza rağmen başarıya ulaşamazsak, üzülmemeli ve bu sonucun, Allahü teâlânın bizler için münasip gördüğü bir husus olduğunu kabul ederek kaderimize razı olmalıyız. Tevekkül eden Müslüman bilir ki; sonuç ne olursa olsun kendisi için hayırlı olandır. Ehli tevekkül inanır ki; "hayır zannettiğimiz şeylerde şer, şer zannettiğimiz şeylerde ise hayır vardır." (Bakara Suresi, 216 )  Bu da iç huzurumuzu sağlayacaktır.

Ancak insanın sahip olduğu hırs ve acelecilik bazen söz konusu olaylarda yaşanması gereken doğal sürece gereksiz yere müdahale etmesine yol açar ve böylece çoğu kez şerre doğru yol alırız. Bir an evvel zengin olmak isteği, anlık istek ve hırslarla yapılan girişimler bizi hep sonu hüsran olan noktalara götürür. Biz bazen ihmal etsek de; aslında Cenâbı Allah tevekkül edenleri, dünyada da ahirette de kurtuluş ve mutluluğa erdireceğini buyurmuştur.

 "Allah, iman edenlerin Veli'sidir." (Âl-i İmrân Suresi, 122)

Unutmayalım ki; tevekkül, hiç bir zaman, çalışmayı ve sebebe sarılmayı terkedip, "Allah'ın dediği olur" diyerek kenara çekilmek değildir. Gelin, bir karar alalım: Yapacağımız işlerde tüm zâhirî sebeplere sarılalım, alınması gereken tedbirleri alalım, çalışıp çabalayalım, ama gönlümüzü sebeplere bağlamayıp; sadece ve sadece Allah(c.c.)'a dayanalım. Neticenin, bizim için hayırlı olan olduğuna emin olalım.

Ya Rabbi! Hakkımızda her zaman hayırlı olanı ver ve verdiğini de kalbimize sevdir.

Dr. Ali Bestami Kepekçi /  16.03.2014

 

Bu yazı 3192 defa okunmuştur.
  • YORUMLAR
adlı kullanıcıya cevap x

Yazarın Diğer Yazıları

  • Sabit-i Kadem Olmak - 18 Nisan 2022
  • SARS-CoV-2'nin Omicron varyantına karşı bağışıklık koruması için takviye dozu olarak mRNA aşıları öneriliyor - 07 Ocak 2022
  • Hep asgari ücreti konuşuyoruz, ya efektif ücret - 17 Aralık 2021
  • Efendilik mi Uşaklık mı? - 06 Aralık 2021
  • Güçlendirici doz nedir? - 06 Aralık 2021
  • Hekim ücretlerine zam gelmiş! - 04 Aralık 2021
  • Hani %70 ile toplumsal bağışıklık kazanılacak idi! Sorun ne? - 29 Kasım 2021
  • Karar sizin - 27 Kasım 2021
  • Suçlu vatandaş mı? - 18 Kasım 2021
  • Şu renkli harita ne işe yarıyor? - 17 Kasım 2021
  • Ne olacak bu işin sonu? - 16 Kasım 2021
  • Bilmiyorlar ki söylesinler - 06 Kasım 2021
  • Gelin dünya barışı adına, "önce insan" diyelim - 01 Kasım 2021
  • Yoksa biz bağımsız değil miyiz? - 29 Ekim 2021
  • Beyaz adam kim? - 21 Ekim 2021
  • Aklımızı başımıza getirelim - 18 Ekim 2021
  • Bu devran hep böyle sürüp gitmez ki! - 16 Ekim 2021
  • Sapere Aude! - 10 Ekim 2021
  • Sen de Haklısın! - 24 Eylül 2021
  • Yolunuz, yolumuz açık olsun - 16 Haziran 2021
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 8
Köşe Yazarları
Prof. Dr. Haydar Baş
Prof. Dr. Haydar Baş
MEM uygulanmadan Türkiye ekonomisi düzelmez
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi
"Kalpleri sizinle kılıçları size karşı"
Alaaddin Özkar
Alaaddin Özkar
Gelin Bugün Ağlayalım!
Kerbela Ehl-i Beyt'in soykırımdır
Uğur Kepekçi
Kerbela Ehl-i Beyt'in soykırımdır
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi
Sabit-i Kadem Olmak
Mustafa Çobanoğlu
Mustafa Çobanoğlu
Su Kuyruğunu da Gördük
Krala Ateş Edeceksen Öldüğünden Emin Ol…
Selim Baytürkmen
Krala Ateş Edeceksen Öldüğünden Emin Ol…
Arifler ölmez maruf olur, aşıklar ölmez maşuk olur (Akın Aydın)
Misafir Kalem
Arifler ölmez maruf olur, aşıklar ölmez maşuk olur (Akın Aydın)
Çok Okunan Haberler
49 Filminin Kilis Çekimleri devam ediyor
49 Filminin Kilis Çekimleri devam ediyor
Lütfi Dabanıuzun vefat eti
Lütfi Dabanıuzun vefat eti
Kilis Polateli OSB'de ilk fabrikanın temel kazma çalışmaları başladı
Kilis Polateli OSB'de ilk fabrikanın temel kazma çalışmaları başladı
Ana Sayfa
Ekonomi
İslam
İlçeler
Güncel
Analiz
Eğitim
Siyaset
Spor
Kültür & Sanat
Teknoloji
Sağlık
Dünya
Türkiye
Videolar
Foto Galeri
Video Galeri
Köşe Yazarları
Biyografiler
Vefatlar
Üye Paneli
Günün Haberleri
Arşiv
Gazete Arşivi
Anketler
Hava Durumu
Gazete Manşetleri
Nöbetci Eczaneler
Namaz Vakitleri
  • Analiz
  • Eğitim
  • Ekonomi
  • Güncel
  • İlçeler
  • İslam
  • Kültür & Sanat
  • Sağlık
  • Siyaset
  • Spor
  • Foto Galeri
  • Video Galeri
  • Köşe Yazarları
  • Biyografiler
  • Vefatlar
  • Üye Paneli
  • Günün Haberleri
  • Arşiv
  • Gazete Arşivi
  • Anketler
  • Hava Durumu
  • Gazete Manşetleri
  • Nöbetci Eczaneler
  • Namaz Vakitleri

  • Rss
  • Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri

kilispostasi.com Haber Portalı 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na %100 uygun olarak yayınlanmaktadır. Ajanslardan alınan haberlerin yeniden yayımı ve herhangi bir ortamda basılması, ilgili ajansların bu yöndeki politikasına bağlı olarak önceden yazılı izin gerektirir.