Bugün demokratik açılım adı altında başlatılan Kürt açılımı ve özellikle Ermeni açılımı aslında üçlü koalisyon döneminde imzalanan AB müktesebatının gereği olarak AB uyum yasaları çerçevesinde başlatılan bir sürecin neticesidir. Yani bu açılımın mazisi 1999a dayanır.
Bakın ne diyor AB müktesebatının siyasi Kriterlerinde. Eğer Türkiye AB ye girmek istiyorsa AB uyum yasalarını çıkartarak aşağıdaki şu şartları yerine getirmelidir:
1-Türkiye Kıbrıs adasının % 33 ünü yasa dışı olarak işgal etmektedir, eğer Türkiye ABye girmek istiyorsa derhal bu işgale son vermelidir. Rauf DENKTAŞIN Cumhurbaşkanlığını kaybetmesi ve yerine Türkiyenin desteği ile Mehmet Ali TALATIN cumhurbaşkanı seçtirilmesinin altında AB Kriterleri vardır. Kıbrıs Rum kesiminin AB üyesi olmasını bu çerçevede değerlendirmek gerekmektedir.
2- Ermenistanla aranızda sözde ermeni soykırımı gibi ciddi sorunlar var, eğer ABye girmek istiyorsanız Ermenistanla aranızdaki sorunları acilen ve en kısa zamanda çözmeniz gerekmektedir. Ermenistanla ilişkilerin normalleştirilmesi ve anlaşma sağlanması ile karşılıklı imzaların atılmasının altında yine AB Kriterleri vardır bunun ileri aşaması sözde soykırımı tanımak olacaktır. Sözde soykırımı tanımak tazminat ve toprak talebini beraberinde getirecektir.
3- AB parlamentosundan Karen FOG diyor ki! Türkiyenin güneydoğu sınırları belli değildir eğer ABye girmek istiyorsanız güneydoğu sınırlarının yeniden belirlemelisiniz. AB yetkililerinin Avrupa birliğine giden yol Diyarbakırdan geçer açıklamaları rastgele söylenmiş sözler değildir. Dikkat edin Türkiyeye gelen hemen bütün parlamento üyeleri ilk olarak soluğu Diyarbakırda alırlar ve adeta güneydoğuda ajanlık görevi görürler.
Zaman zaman AB ülkelerinin başkentlerinde ve NATO toplantılarında Türkiyenin güneydoğusunu Kürdistan sınırları içinde gösteren haritaların Türk bürokratlarının önüne düşmesi tesadüf değildir. Demokratik açılım adı altında başlatılan Kürt açılımını, PKKnın siyasallaşmasını ve Silopideki karşılama törenleri ile sözüm ona barış masallarını AB Kriterleri ve BOP çerçevesinde değerlendirmek gerekmektedir.
4- AB diyor ki! Türkiyede 36 etnik gurup vardır ve bunlar azınlıktır, eğer ABye girmek istiyorsanız bu azınlıklara kültürel, siyasi ve demokratik haklarını vermeli siniz. Lozanda azınlık kavramı Müslüman olan olmayan olarak belirlenmiştir, Müslüman olmayanlar azınlık olarak kabul edilmiştir. Oysa AB azınlık kavramını etnisite temeline oturtuyorlar, yani Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Abaza, Boşnak, Arap, Çerkez, Çeçen, Arnavut vb. bunların hepsini azınlık olarak görüyorlar bu anlayış ülkede birlik ve beraberliği yok eder ve ülkeyi böler. Altıncı AB uyum yasalarında çıkartılan azınlık yasasının süreci olarak kabul edilen çıkartılan ana dilde eğitim, anadilde yayın, Kürt sorununu ve açılım. AB uyum yasaları çerçevesinde değerlendirilmelidir.
5- AB diyor ki! Yunanistanla aranızda egede kıta sahanlığı sorunu vardır, eğer ABye girmek istiyorsanız Yunanistanla aranızdaki ege sorununu Yunanistanın istediği şekilde çözmelisiniz.
6- AB dyor ki! Eğer ABye girmek istiyorsanız Fener Rum patriği Bartelomeausa ekümenik (din devlet başkanı) sıfatı vermelisiniz. İstanbul sur içinde Ortodokslara ait bir site din devleti kurdurmalısınız.
ABnin siyasi Kriterlerinin maddelerini uzatmak mümkün ancak arif olana sözü daha fazla uzatmaya gerek yok. Zira ABnin ekonomik, kültürel ve hukuki bütün Kriterlerinin siyasi amacı vardır, oda Türkiyenin bölünüp parçalanmasıdır bu böyle biline.
Şimdi hem Türkiyenin ABye girmesine taraftar olup Kopenhag Kriterlerinin altına imza atarak AB uyum yasalarının üç paketini mecliste kabul edip onaylayarak yürürlüğe koyacaksınız hem de açılım sürecine karşı çıkarak ahkâm keseceksiniz, buna tiyatro oyunu denir. Efendim biz AB ye onurlu üyelikten yanayız diyorlar, AB üyeliği demek Türkiyenin bağımsızlıktan vazgeçip egemenliğini ABye teslim etmesi demektir, kölelik demektir, köleliğin onuru olur mu?
Peki, Bağımsızlık nedir? Bağımsızlık izzettir, şereftir, haysiyettir, onurdur, can emniyetidir, mal emniyetidir, namus emniyetidir, din ve vicdan emniyetidir, geçim garantisidir, sağlık garantisidir, eğitim garantisidir, ülkenin geleceğini milletin kendisinin belirlemesidir.
Bütün bu sayılanlar genelde Türk milletinin değer yargılarıdır bu değer yargılarını kaybeden millet bağımsızlığını ve geleceğini kaybetmiş sayılır. Onun için ülkenin geleceğini düşünen halkçı, milliyetçi ve dindar olan vatansever herkes şu inanca sahip olup ne ABD ne AB tek çözüm Bağımsız Türkiye demeli ve tercihini Bağımsız Türkiyeden yana kullanmalıdır. Vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğüne, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğuna inanan bütün dostlara selam olsun.
Mehmet İNEKÇİOĞLU