Bu hafta Cuma namazını yeni sanayi camiinde kılmak nasip oldu. Camii imamının sesi, kıraati, makamı ve ahlakı gayet mükemmel bir kardeşimiz, kendisini tanıdığım kadarıyla hafızı kelam ve Kur’an okuma yarışmasında da gayet iyi bir derecesi var. Bütün bu güzel meziyetler bir araya gelince iyi bir satıcı misali Cuma günleri sanayi caminde yer bulmak imkânsız hale geliyor.
Neyse ki bu kalabalık arasında bizde kendimize bir yer bulduk ve oturduk cumanın sünnetini eda ettikten sonra imam efendiyi dinlemeye başladık. İmam efendi her Cuma olduğu gibi bu cuma da Ankara da yazılan ve bütün camilerde okunmak üzere müftülüklere gönderilen hutbeyi okumaya başladı. Hutbenin konusu israf, israfla ilgili ayetler, hadisler okundu huşu ile dinledik. Ankara dan gönderilen hutbe de yazılı olsa gerek ki, israf etmeyin zira yeryüzündeki hiçbir kaynak sınırlı değil denilmez mi, bende ne feyiz, ne de huşu kaldı.
Asıl anlatmak istediğim bu olmadığı için bu konuya yani kaynaklar sınırlı mevzusuna başka bir yazıda değineceğim. Neyse, hutbe bitti dua bölümüne geçildi, cemaatin elleri açık havada tabiî ki bizim de eller açık ve havada imam efendi gayet samimi dua ediyor bizlerde âmin diyoruz.
İmam “Allah’ım dertli kullarına deva, hasta kullarına şifa, borçlu kullarına edalar nasip eyle, nahak yere mahpus yatan din kardeşlerimizi de hayran halas eyle” diye dua etti bizlerde hep beraber âmin dedik. İmam efendi ayrıca 24 Mart 2013 Pazar günü yapılacak olan YGS sınavına girecek bütün öğrencilerimizin bu sınavda başarılı olmasını dileyerek dua etti. O sırada herkesin elleri açık âmin derken ben ellerimi indirdim âmin demedim.
Yanımdaki arkadaşın dikkatini çekmiş olacak ki namaz bittikten sonra dışarı çıktığımızda bana neden sınava girecek öğrencilere dua edildiğinde ellerini indirdin âmin demedin dedi. Bende arkadaşa bu dua âmin denecek dua değildir de ondan dedim. Arkadaş niye diye sordu? Bak kardeşim sınava yaklaşık iki milyon kişi girecek, bunların hepsinin kazanması mümkün değil zaten bunların hepsi kazanacak olsa sınava ne gerek var. Dolayısıyla bu sınavda sadece iki yüz bin kişi kazanacak bir milyon sekiz yüz bin kişi de kaybedecek bu gayet açık ve net, bu yüzden bu duanın kabul olması mümkün değil.işte bundan dolayı âmin demedim, çünkü âmin denecek dua değil.
Eğer “Allah’ım geçlerimizi şu sınav belasından, stresinden kurtar, gençlerimize gelecek yıl sınavsız üniversiteye girme imkânını nasip eyle” diye dua edilseydi canı gönülden âmin derdim.
Şu anda AKP iktidarında bu mümkün değil, bırakın sınavsız üniversiteyi, her geçen yıl üniversitelere girme imkânı gittikçe zorlaştırılıyor, gerçi üniversiteyi bitirsen ne olacak ki üniversiteli işsizler ordusu her geçen yıl daha da artıyor. Yanlış anlaşılmasın üniversite sınavı konusunda CHP ve MHP nin de politikalarını da çok iyi biliyoruz, onlarında bu konuda AKP ile hiçbir farkları yok.
Prof. Dr. Haydar BAŞ seçim bildirgelerinde sınavsız üniversiteye girme sözü vermişti. Bu söze inanmayanlar varsa Prof. Dr. Haydar Baş’ın Milli Ekonomi Modeli kitabı ile Milli Devlet Sosyal Devlet kitaplarını okusun nasıl yapılacağını öğrensin. Vesselam.
Not: Suriye den gelen mülteciler Türkiye de istedikleri üniversiteye sınavsız girebiliyorlar, hükümet bu konuda aylar önce açıklama yapmıştı.
Mehmet İNEKÇİOĞLU
[email protected]