Her Ankara yolculuğumuzda olduğu gibi, yine otelinin kapısından içeriye adımlarımızı atar atmaz o güler yüzlü ve babacan çehresiyle karşılaşmanın bir güzel mutluluğunu duydum. Elbette
bu mutluluğu yansıtmam lazım. Bazıları bu yansıtışlarının altındaki güzelliği Türkçedeki çirkin kelimelerle de olsa benzediğinden zannederim bu yazdığım insanları tanımadıkları içindir. Hele Taş-
kında onların arasındaki diyalog artık bir yaşlı çınar benzetmesinin güzelliği gibidir, insanlar 65 yaşından sonra hâlâ yazıyor ve konuşuyorsa bunun altında bir şeyler aramak aykırı fikirlerin gebeliği sayılır.
Ne ise, herkes her düşüncede hür olduğuna göre insanların bizim için de düşünceleri ne olursa olsun toplum taralından sevilen ve sayılan insanlar yaşadığı dönem içinde hep saygı ile ve sevgi ile anacağız. Çünkü, Erşanlı Mennan bu sevgiye ve saygıya layık bir insan konumundadır.Otel lobisinde kaldığım birkaç saat içindeki manzarayı size aktarabilseydim, bunda ne derece haklı olduğuma siz de kanaat getirirdiniz. Zira otel resepsiyonunun çalan telefonlarının onda yedisi Erşanlı ile ilgili ve onun yardım edeceği bir sahanın belirtileri.Her telefonun sonunda “Olur, takip eder, size neticeyi bildiririm; hasta iyileşmek üzere;
evet evet öğretmenler gecesi bu akşam bizim otelde kutlanacak; hayır Kilis Valisi ile görüşecek, size bilgi vereceğim..." İşte tüm bunlar bir Erşanlı’nın günlüğü içinde etrafa yansırken bu dopdolu insanın hayatını kitaplaştırdığımızda her çevreden aldığımız tebrik ve teşekkür mesajları hâlâ benim için en iyi mükafaat olarak arşivimdedir.. Lügatında “hayır, olmaz, yok” kelimesi bulunmayan bu insan Kilisli Mennan Erşanlı’dır.
Çok uzaklara gitmeden onun hayat hikayesini yazdığım kitabındaki şu satırlar, sayın Fahrettin
Karadeniz’e aittir. Okurken gözlerinizden kaçmış olabilir düşüncesiyle yazımı bu satırlardaki paragraflarla noktalamak istiyorum;
“Mennan bey, yaştaşımdır. Bir mahalleli olduğumuzdan 1932 senesinde Kilis’te Şehitsakıp okulunda beraberce halen bitmeyen tahsile başladık. Allah rahmetler versin, çok muhterem hocamız Lütfiye Kışlalı hanım 1. Sınıfta bize majüskül el yazısını dahi öğretmişti.Mennan beyle birlikte çok sıkı arkadaşımız da
rahmetli Raşit Atasoy’du... Okul arkadaşlarımızın bir çoğu okudular, askerliklerini subay olarak yaptılar. Biz de vatan millet sağ olsun üç-dört sene yaptık, İyi ki dört sene yaptık. Zira o kıtlıkta, o yoklukta çok şeyler öğrendik.Mennan bey, akıllı ve cesur bir insandır. Çocukluğundan beri hiç değişmeyen munis, alçak gönüllü, hürmetkar, dürüst, hizmeti ve yardımı seven hadim dostumdur.
Ancak Mennan bey, sadakat, samimiyet ve çalışkanlığın tevlit ettiği itibarla elde edilen
bir varlık mukaddestir. Bunun en bariz misali çorbacılıkla işe başlayan bugünkü Mennan beydir. Ne mutlu o örnek insana...”işte bu satırların sahibi hâlâ aramızda yaşayan sevgili Karadeniz.... O halde siz de bir gün Ankara’ya yolunuz düştüğünde eğer bugüne kadar onunla tanışmadınızsa bir ayak üstü uğrayıp bir
fincan acı kahvesini içerek bizim dediklerimiz de yanılmadığımızı görecek ve eminiz ki onunla hemen dost olacaksınız. Zira ondaki Kilis sevgilerindeki özellik onu bu noktalara taşımıştır. Bizim
her Ankara yolculuğumuz da onun yeri ziyaretgahımızdır ve ziyaretgahımız olarak kalacaktır. Uzun ömürler dileğiyle...
Rahmetli Mennan ağabey ile tanışıklığımız 1970 li yıllara dayanır...O zamanlar Ankara.Ulusta Meşhur ŞEHİR Oteli vardı..Ben gitar sanatçısıydım..Mennan ağabey de patronumuzdu..Otelin alt kat girişinde çok geniş bir düğün salonu vardı..Haftada bir kaç kez düğün nişan olurdu..Biz salon orkestrası idik.İşlerimiz baya yoğundu.fasılalarla 3-5 yıl çalıştım.Bu süre içerisinde Rahmetli Mennan ağabey den iş ciddiyeti ve disiplini öğrendim.Kimseyi kırmaz,hep teşvik ederdi,Güleryüz ve idareciliğini hiç unutamam.Allah gani gani rahmet eylesin...Bu zamanda o yıllardaki yaşı olacaktı rahmetlinin,neler yapmazdıki...Mesleğinde ne kadar usta bir kişi olduğunu zamanla insan anlıyor sevgili Mennan ağabeyimizin....Ne diyeyim değerlerimiz böyle gidiyor...Geride ka***larda onun izinden giderler inşallah....Saygılarımla