Anasayfa
  • Ekonomi
  • İslam
  • İlçeler
  • Güncel
  • Analiz
  • Eğitim
  • Siyaset
  • Spor
  • Kültür & Sanat Teknoloji Sağlık Dünya Türkiye Videolar
  • Ara
SON DAKİKA:
14:36
Altın Fiyatları (19 Mayıs 2022)
11:03
Kilis’te 19 Mayıs Coşkuyla Kutlandı
11:03
Kilis’te Gençlik Yürüyüşü
Video Galeri Foto Galeri Yazarlar Üye Paneli
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
  1. Köşe Yazarları
  2. Prof. Dr. Haydar Baş
  3. Eğitimci olarak bizim kafamızdaki model nedir?
25 Aralık 2021 - 10:38

Eğitimci olarak bizim kafamızdaki model nedir?

25 Aralık 2021 - 10:38
TAKİP ETTAKİP ET
Yazdır
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
Prof. Dr. Haydar Baş
Prof. Dr. Haydar Baş

Trabzon Lisesi'nde çalıştığım dönemde, bazı konuları arkadaşlarımla istişare mahiyetiyle münakaşa ederdik. Eğitimci olarak bizim kafamızdaki model nedir?  Biz, nasıl bir insan tipi meydana getireceğiz? Bunu çok sorardık.

Hatta ben, bizi teftişe gelen müfettiş hocamıza da bu soruyu tevcih ettim. "İlk defa ben böyle bir soru ile karşılaşıyorum. Çok ilginç. Hakikaten bizim modelimiz nasıl bir modeldir?" dedi.

Ne yetiştirdiğini bilmeyen bir eğitim anlayışı gençliği mesuliyetsizlik badiresiyle iç içe bırakıyor ve ondan istenilen neticeyi elde edemiyor. Onun için eğitimimizde bu temelleri atacak "Türk Genci" modelini ideal bir gaye olarak benimsetecek bir anlayışa,  bir eğitime ve de öğretime geçersek, kanaat-i şahsiyem o ki, bu hastalığı tedavi edip yeni bir dönemeyeni bir devreye kavuşacağız.

Asrımızda biz, insanla uğraşmak, insanın bizatihi kendisiyle meşgul olmak yerine, hep insanın dış tabiatında mevcut olan varlıklarla meşgul olduk. Bunun adına teknik dedik, teknoloji dedik, sanat dedik, eğitim dedik, ziraat dedik, ormancılık dedik, tarım dedik vs; hep, insanın dışında mevcut olan realiteyle, malzemeyle uğraştık. Bir bakıma insanı, biz, yalnız bıraktık.

İnsan, bir başına yalnız kaldı. Yani, bir noktada insan kendinden kopunca ki, onun da tedaviye ihtiyacı var, gıdaya ihtiyacı var; bu açlık, bu gıdasızlık, onda birtakım hastalıklara sebep oldu. Kendi, kendini tanıyamadı. Ne olduğunu bilemedi. O zaman onda, bir "adam sende, boş ver" devri başladı.

Mesuliyetsizlik günümüzde had safhada

Ben psikolog değilim. Ama görebildiğim kadarıyla en yakınlarımdan olaya baktım. Çocuğa, delikanlıya bakıyorsun. Zekası fevkalade. Hafızası fevkalade. Kavrama kabiliyeti fevkalade. Ama ondan bir netice alamıyorsun. Bir iş veriyorsun, neticesi sıfır.

Bir örnek vereyim; bir delikanlı düşünün, yarın imtihanı var. Matematikten işte belli iki-üç tane konu vardır. "Şuraya çalış bakalım. Ben, seni bir saat sonra imtihan edeceğim" diyorsunuz.

Bir saat sonra huzurunuza alıyorsunuz. Bir saat çalışmış olmasına rağmen, mevcut olan konular içerisinden en azından bir tanesini yapmış olması lazım. Ama bir satırını bile okumamış.

Ne kitabın başından kalkmış, ne bir başka yere gitmiş. Kitaba bakıyor. Ama kendisi bir başka alemde seyrediyor. "Yavrum! Niye böyle yapıyorsun? Oysa senin kafan çalışıyor" diyorsun. Bu tip insanların zeka seviyelerini test ettim. Müthiş bir zekaları vardır.

Onu devreye koymanın da birtakım metotları var. O metotlarla giriyorsun, bir saatte yaptıramadığın bir sayfayı, 20 dakikada 20 sayfa olarak yapıyor.

O zaman diyorsun ki, "Demek ki bu tip insanlarda, bu modellerde bir rahatsızlık var. Bir hastalık var." Dünyaya boş vermiş. Okumaya boş vermiş. Her türlü imkânı önüne sermenize rağmen netice alamıyorsunuz. Bu öyle bir hastalık ki kendini hiçbir şeyden mesul kabul etmiyor.

Mesuliyetsizlik, duyarsızlık, günümüzde had safhada. İnsanın kendi kendini böyle bir badireye sokması zor bir olay ama hadiseler, öyle bir noktaya getiriyor ki onu, okula gidiyor, okulda okumuyor. Meslek veriyorsunuz, meslekte başarılı olmuyor. İşe koyuyorsunuz, işte başarılı olmuyor. Sanata veriyorsunuz, sanatta başarılı olmuyor. Hülasa, ebeveyni veya yakını bir bunalıma düşüyor.

"Allah, Allah. Nereye verdi isek başarılı olmadı" diyor

Burada temelde yatan espri, ya da hastalık; o genç, o delikanlı, o hanımefendi kendini mesut kabul etmiyor. O mevzu ile ilgili bir sorumluluk yüklenmiyor. Sorumluluk yüklenmediği için de, sen ne dersen de o bildiğinden şaşmıyor.

Görebildiğim kadarıyla günümüzde, tahsil çağındaki gençliğimizde maalesef bu hastalık alabildiğine yoğun derecede görülmektedir. Ne o gençler kabiliyetsizdir, ne zeka seviyeleri düşüktür, ne de hafıza kaybı vardır. Hepsi fevkaladedir. Sadece onu mesuliyetle iç içe bulamıyorsunuz.

Aynı delikanlı bir yanlış eyleme karar veriyor, aynı hanımefendi bir yanlış meseleye karar veriyor; bir bakıyorsun başarmış. O zaman da diyorsun ki "bunu nasıl yapmış?"

Bunu yapmak için az zeka da yetmiyor. Az çalışmak da kafi gelmiyor. Çünkü o işte kendisini mesut kabul ediyor. "Ben bu işi yapacağım, yaparım" diyor.

Niye? Çünkü kendisini öyle bir kulvara kanalize etmiş ve o kulvarda kendini mesul kabul etmiş de ondan.

İnsanı tanıma ve yönlendirmede yanlış yapıyoruz

O zaman, demek ki biz, bir şeyi yanlış yapıyoruz. İnsanı tanıma ve onu yönlendirmede yanlış yapıyoruz. Bir eğitimci olarak bizlere düşen vazife insanı tanımaktır."

(Prof. Dr. Haydar Baş, Hikmetin Sırları eseri)


Bu yazı 312 defa okunmuştur.
  • YORUMLAR
adlı kullanıcıya cevap x

Yazarın Diğer Yazıları

  • Atatürk vatandır - 19 Mayıs 2022
  • Tek çıkış yolu Milli Ekonomi Modeli - 18 Mayıs 2022
  • Gerçek özgürlük gerçek hürriyet - 17 Mayıs 2022
  • Kalpler kör mü oldu? - 16 Mayıs 2022
  • İslam Ekmeldir - 11 Mayıs 2022
  • İslâm ideoloji değil dindir - 10 Mayıs 2022
  • İslam tevhit üzerine bina edilmiştir - 09 Mayıs 2022
  • Ramazan Bayramımız mübarek olsun - 01 Mayıs 2022
  • 1 Mayıs - 30 Nisan 2022
  • Allah'a kulluk ne güzel esarettir - 29 Nisan 2022
  • Hesap verme şuuruyla yaşamak - 28 Nisan 2022
  • Dedikodu değil, ibadet zamanı - 21 Nisan 2022
  • İnsanoğlunun bitmeyen arayışı - 18 Nisan 2022
  • İnsan neyi aradığını bilmiyor - 16 Nisan 2022
  • İki kapılı bir han - 14 Nisan 2022
  • İman-İslam-İhsan - 12 Nisan 2022
  • İslam dünyası olarak acilen ayıkmamız gerekmektedir - 11 Nisan 2022
  • İnsandaki merkez nokta: Kalp -1 - 09 Nisan 2022
  • Ramazan ayı hayırlara vesile olsun - 08 Nisan 2022
  • İmam Ali'den sabır ve adalet örnekleri - 07 Nisan 2022
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 46
Köşe Yazarları
Prof. Dr. Haydar Baş
Prof. Dr. Haydar Baş
Atatürk vatandır
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi
13 Nisan'daki biz olmak
Alaaddin Özkar
Alaaddin Özkar
Deliler gibi ekmek
Gündemi değiştirmek
Uğur Kepekçi
Gündemi değiştirmek
Kilis'te Herkese Bir Trafik Polisi Düşmüyor Unutmayın!
Selim Baytürkmen
Kilis'te Herkese Bir Trafik Polisi Düşmüyor Unutmayın!
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi
Sabit-i Kadem Olmak
Mustafa Çobanoğlu
Mustafa Çobanoğlu
EYT ve Çözüm
Bayram Sevinci
Güner Özbalcı
Bayram Sevinci
Arifler ölmez maruf olur, aşıklar ölmez maşuk olur (Akın Aydın)
Misafir Kalem
Arifler ölmez maruf olur, aşıklar ölmez maşuk olur (Akın Aydın)
Çok Okunan Haberler
KİŞAD da geleneksel bayramlaşma
KİŞAD da geleneksel bayramlaşma
Lozan’da maden çıkarmamıza engel gizli bir madde yokmuş
Lozan’da maden çıkarmamıza engel gizli bir madde yokmuş
Özel Meltem’den Coşkulu 23 Nisan Kutlaması
Özel Meltem’den Coşkulu 23 Nisan Kutlaması
Ana Sayfa
Ekonomi
İslam
İlçeler
Güncel
Analiz
Eğitim
Siyaset
Spor
Kültür & Sanat
Teknoloji
Sağlık
Dünya
Türkiye
Videolar
Foto Galeri
Video Galeri
Köşe Yazarları
Biyografiler
Vefatlar
Üye Paneli
Günün Haberleri
Arşiv
Gazete Arşivi
Anketler
Hava Durumu
Gazete Manşetleri
Nöbetci Eczaneler
Namaz Vakitleri
  • Analiz
  • Eğitim
  • Ekonomi
  • Güncel
  • İlçeler
  • İslam
  • Kültür & Sanat
  • Sağlık
  • Siyaset
  • Spor
  • Foto Galeri
  • Video Galeri
  • Köşe Yazarları
  • Biyografiler
  • Vefatlar
  • Üye Paneli
  • Günün Haberleri
  • Arşiv
  • Gazete Arşivi
  • Anketler
  • Hava Durumu
  • Gazete Manşetleri
  • Nöbetci Eczaneler
  • Namaz Vakitleri

  • Rss
  • Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri

kilispostasi.com Haber Portalı 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na %100 uygun olarak yayınlanmaktadır. Ajanslardan alınan haberlerin yeniden yayımı ve herhangi bir ortamda basılması, ilgili ajansların bu yöndeki politikasına bağlı olarak önceden yazılı izin gerektirir.