Bir
mucize lazım bize
Hayat
biraz gülsün diye,
Ayıp
değil günah neden?
Tanrım
bize mucize... (GÜLAY)
Bir ikindi sonrası bitmeyen dünya telaşını çay
deminde içerken biraz acı tat verdi hayat. Ben paşa çayı istemiştim, hayat bana
tavşan kanı çay ikram etmişti. Her yudumunda yutamadığım, yutarken zorlandığım
hayatları içiyorum adeta.
Siz hiç hayatı kendisine iki beden büyük
gelmiş insanlarla tanıştınız mı? Hayatı, yaşadıkları ve acıları büyük gelmiştir
ona; adeta bayramlık kıyafeti büyük gelen bir sonraki yıl da giyer diye büyük
alınmış çocuk kıyafeti misali. Ağırdır, zordur taşıması hatta dinlemesi bu hikayeleri.
Üniversitede Çocuk esirgeme kurumunda gönüllü
ablalık yaptığım yıllarda karşılaştığım ağır hikayelerden birine bu hafta iş yerimde rastladım... Günlerden bir gün
çarşambanın çarşafa dolandığı, ruhumun sıkıldığı, hazin bir ikindi başka
hayatlara pencere açtım. Yağmur’un hayatına açılan pencereydi bu. Meraklı, heyecanlı ve bir okadar duygu
dolu sohbet sonunda bir filmin fragmanını izlediğimi hissettim adeta.
Yağmur 25 yaşında 2 çocuk annesi dünya tatlısı birisiydi. Her gün güler
yüzü ve sohbetkar tavırlarıyla yanındaki insanların yüzünü bolca güldürüyordu.
Gülen yüzüne ters düşecek kadar hüzünlü ve agır bir hikayesi olduğunu onunla
sohbet ederken anlamıştım. Yağmur henüz 6 yaşındayken anne babası ayrılınca 2
aylık erkek kardeşi ve 3 yaşındaki kız kardeşiyle çocuk esirgeme kurumuna verilmişler. Daha tek başına bakkala
gidemeyeck yaşta kendinin deyimiyle “ 6 yaşında anne oluvermişti. Yuvaya
verildikten sonra anne- babasıyla olan bağları
tamamen kopmuştu. Özellikle annesiyle... Hem babası hem de annesi başka
insanlarla evlenmiş ve yeni çocuklar dünyaya getirip unutuvermişti onları.
Yıllarca
süren yuva yaşantılarında acıkan, hasta olan, üşüyen kardeşleri için annelik,
babalık yapan Yağmurun çocukluğunu nasıl askıya aldığını, ertelediğini dinlemek
bana ağir gelmişti ona 2 beden büyük gelen hayatı misali.
16
yaşına kadar Türkiye’nin farklı şehirlerindeki çocuk yuvalarında kalmıştı.
Kardeşleri ise farklı şehirlerde ve farklı hikayelerde yaşıyorlardı. Yıllarca
ona sahip çıkmayan babası 16 yaşında onu hatırlamıştı. Yağmur baba evine
gelince üvey annesine rağmen mutlu olmak isterken yine bir hayal kırıklığı
yaşamıştı. Çünkü babası onu evlendirmeye karar vermişti. Hem de ona sormadan,
fikrini almadan ödünç bir şey verir gibi vermişti. Henüz 17 yaşında evli bir
kadın olmuştu yüreği küçük kız. Kardeşleriyle bağını hiç koparmamış ve onların
sorumluluklarını hep üstlenmişti. Hatta evlendikten sonra kardeşleri yurttan
çıkınca yanında yaşamaya başlamışlardı. Çünkü babası kardeşlerini kabul
etmemişti.Yağmur 18 yaşında ise annelik duygusunu kızı dünyaya geldiğinde
birebir yaşamıştı. Ve iki yıl sonra da oğlu doğunca ikinci kez daha doğrusu 4. kez
anne olmuştu.
Yaşadığı
çocukluğu, hüzünleri ve erken mesaiye başladığı hayat serüveninde çocukları,
eşi ve kardeşleriyle umutlara yelken açmıştı geçmişi sıfırlarcasına. Hayat
telaşı, geçim sıkıntısı ve şartlar Yağmur’un çalışmasını gerektiriyordu ve
zaten bu güçlü kadın çalışmak istiyordu fazlasıyla. Ve sevindirici şey oldu,
yağmur iş buldu. Devletin çocuk esirgeme kurumunda büyüyen çocuklara sağladı
imkanlardan faydalanarak devlet memuru oldu. İşe başlayınca yarınlara daha da
umutla bakmaya başladı. Çocukları, kardeşleri güvence içinde yaşayabilecekleri için biraz daha umutluydu.
Yağmur’un
mutlulukları, sevinçleri kahkaları eksikti. Sanki hep bir yerde bir
şeyleri yarım kalmıştı onun için “anne sevgisi” gibi.
Yağmur
şuan 25 yaşında ve tam 19 yıldır annesiyle hiç görüşmemişti. Ona kızgın,
kırgın, ve sitem doluydu haklı olarak. Bir yanı bunları söylerken diğer yanı
anne şefkati arıyor onun şuan ki görünüşünü, kokusunu, hayatını deli gibi merak
ediyordu. Bazen TV programlarında izlediği yıllar sonra buluşan anne kız
hikayelerini dinledikçe acaba bende arasam bulsam mı? Diye kendince hayallere
dalar ama sonra içindeki kırgın çocuk buna izin vermezdi.
Yağmur
kızı, 6 yaşına girdiğinde ana sınıfına giderken tam da bu yaşta annesinden
ayrıldığını hatırlayınca içi acıdı. O gün yaşadığı tüm mutsuz, eksik anıları
bir kenara bırakarak annesini bulmaya karar
verdi ve kısa süre sonra annesinin Ankara’da yaşadığını başından iki
evlilik geçip iki kardeşi daha olduğunu öğrendi. Bütün çabaların sonunda
annesinin numrasına da ulaştı.
Şimdi
asıl hikaye başlıyor. Çünkü yağmur bu hafta sonu annesiyle buluşuyor. 19
yıl sonra ilk kez birbirini görecekler.
Tüm kara bulutları, yaşlı gözleri ve mutsuzlukları geride bırakarak bu
buluşmanın bembeyaz bir sayfa açmasını diliyorum yağmura, annesine ve
kardeşlerine.
Bu
güçlü kadını tanımak, dinlemek ve onun penceresinden hayata bakmak duygu
doluydu. Mucizeler, güzellikler onlarla olsun inşallah...
NEZİHE KARA
13 EKİM 2016
Çook zor bir olay hele final hepsnden zor... Ablmları ve öz ailemi yirmi yaşnda tanımş biri olark yazıyorum. Ama iyiki tanımışm. İyiki varlr.