Kör kime denir sizce? Öncelikle aklımıza ilk; fiziksel olarak etrafımızı algılamamıza yarayan Rabbimin bizlere en büyük lütuflarından olan gözlerimizin işlevini yapamaması durumu ya da somut olanı görüneni görememek gibi düşünceler gelmiş olabilir.
Peki, insanoğlu gözü sağlam iken de kör olabilir mi? Bir düşünür bakmak ile görmek arasında fark vardır derdi. Bu gerçekten çok doğru. Bir çoğumuz evden işe, okula, pazara vs. giderken yolda mendil satan çocuğa, dükkânını erken açan yaşlı amcaya, yapraklarını döken ağaca, bulutlara bakarak gideriz de çok azımız onların halini görür düşünürüz. Dünyanın koşturmacasına, telaşına o kadar dalmışızdır ki mendil satan çocuğun gözlerindeki umudu, dükkânını sabah erken açan yaşlı amcanın duasını, yapraklarını döken ağacın selamını, bulutların huzurunu alamadan geçip gideriz...
Bazen “Mış “ gibi hayatlar yaşar keşkeler tespihi çekeriz. Çünkü umutsuz, isteksiz ve şükürsüz yaşarız ve adeta tutulması gereken 1-24 nöbeti gibi düşünürüz hayatı. Sahi “Nerden gelmiştik? Nereye gidiyorduk? Daha önemlisi NİÇİN GELMİŞTİK?” bu dünyaya unuturuz. Bakkala ekmek almaya giden çocuğun alacak listesini unutması ve sonra atıştırmalık ıvır-zıvırla heybesini doldurması misali anlamsız ve gereksiz dünya dertleriyle doldururuz heybemizi.
Görme duyumuzu kaybettiğimiz bu ahir zamanda, beni şiiriyle derinden etkileyen ve bir nebze de olsa baktığımı görmemi, görünenin arkasındakini düşünmemi sağlayan bir zat sabah namazına kalkamaz. Bunun üzerine büyük bir üzüntü yaşayan , hislerini çok derin bir şekilde ifade ettiği tarihe geçen meşhur şiirini kaleme alır…
Uyan ey gözlerim gafletten uyan,
Uyan uykusu çok gözlerim uyan,
Azrail’in kastı canadır inan.
Seherde uyanırlar cümle kuşlar,
Dillu dillerince tespihe başlar
Tevhit eyler dağlar, taşlar, ağaçlar.
Bu dünya fanidir sakın aldanma.
Mağrur olup tacı tahta dayanma
Yedi iklim benim deyip güvenme
Uyan ey gözlerim gafletten uyan
Ben aciz kulun suçumu affet