Enflasyon belasıyla başa çıkmak zorunlu bir meseledir. Çünkü enflasyon canavarı herkesi yutar. Vatandaş "Ben maaşım arttıkça geçimin daha zorlaşıyor" diyor. Enflasyon, sürekli artan pahalılık ve cebinizdeki paranın değer kaybetmesidir. Daha önce aklımıza gelmeyecek şekilde artık karpuz pazarlarda dilim ile satılmaya başladı. Ülkemizde uzun zamandır devam eden enflasyon belasıyla neden başa çıkılamadı. Bu hastalığın sebebi belirlenemeyince de tedavi yapılamıyor. Türkiye'deki enflasyonu bu şekilde okumak gerekiyor.
Birincisi; gerçekler görmezden geliniyor. Gerçekler değil algı üzerinden yürünüyor. Bir simülasyon yaparak konuyu daha anlaşır hale getirelim. Hastanın ateşini ölçen termometre yanlış, tansiyon cihazı yanlış, hastanın filmini çeken cihaz hatalı sonuç veriyor. Teşhis koyacak olan doktorlar bu durumda nasıl ilerleyecek? Hastanın takibini nasıl yapacak ve hangi tedbirleri alacaklar? Türkiye'de yaşanan enflasyon sorunu da aynı. A'dan Z'ye bütün toplumu ilgilendiren enflasyon belasının bulguları yanlış ölçülüyor ve sonuç doğru değerlendirilmiyor. Bazılarının işine gelmediği için doğru ölçümler yapılmıyor. Uzun zamandır hasta olan ekonomiyi iyileştiremeyen yetkililer başarılı değillerse başka bir sağlık kuruluşuna gidelim, başka bir yöntemi deneyelim gibi söylemlerle karşılaşmak istemiyorlar. Alaattin Aktaş köşe yazısında, TÜİK'in sakladığı 100 madde fiyatını inceleyerek, güzel bir araştırma makalesi yazmıştır. TÜİK enflasyon hesaplaması yaparken hesaplama listesindeki ürünlerin fiyatları gerçekten çok uzak olarak belirlemiş. ENAG'ın açıkladığı enflasyon fiyatlarının neredeyse yarısı kadar enflasyon oranı gösteren TÜİK'in bunu nasıl becerdiği böylece anlaşılıyor. Fiyatlara baktığımızda, enflasyon değerlerinin neredeyse yarı yarıya daha düşük gösterildiği görülmektedir. Bunun sebebini anlamış olduk. Neden? Çünkü ortaya koymuş olduğu veriler maddi gerçeklikten uzaktır. Masa başı fiyatlarıyla bu verilerin oluşturulduğu görülmektedir.
İkincisi, bulgular doğru da olsa enflasyona doğru teşhis konamıyor. Böylece kanser hastasına grip, grip hastasına kanser tedavisi yapılmış gibi absürt bir tablo ortaya çıkıyor. Bugün ülkemizde talep enflasyonu vardır denilerek, talebi kısmak üzere mali program oluşturulmaktadır. Talebi kısacak tedbirler alınmaktadır. Bu yöntemlerle enflasyon düşmez, tam tersine daha da artar. Enflasyonun geçici olarak düşse de, vatandaşın cebine para geçtiği zaman yeniden talep artışına neden olur ve enflasyon tekrar yükselir. Ülkemizde talep enflasyonu teşhisi koyup bu sorunu çözebilecek hiçbir ekonomist yoktur. Dün de başaramadılar, bugün de başaramayacaklar. Sayın Şimşek de başarılı olamayacak çünkü teşhisi yanlış koyuyorlar.
Çözüm; mevcut enflasyon belasını ortadan kaldıracak ve problemleri çözecek tek irade Milli Ekonomi Modelidir (MEM). Bugün ülkemizde yaşanan enflasyon maliyet enflasyonudur. Maliyetin yüksek olmasından dolayı fiyat artışı devam etmektedir. MEM’i parti programı haline getiren Bağımsız Türkiye Partisi'nin uygulamaları ile enflasyon sorununun üstesinden gelinebilir. Milli Ekonomi Modeli uygulanmadığı sürece enflasyon kalıcı olarak çözülemez. Hükümetin ve aynı politikayı vaat eden muhalefet de sorunların üstesinden gelemez. Bunların yaptıkları insanlara mezar hayatını yaşatmaktır
Lütfen tarihe not düşün, bu da unutulmasın. Göreceksiniz, Şimşek geçici olarak enflasyonu düşürebilir ama bu geçici bir çözüm olacak ve enflasyon tekrar yükselir. Prof. Dr. Haydar Baş’a ait Milli Ekonomi Modeli ile enflasyon canavarı yenilebilir. Enflasyonu düşürmek için maliyetleri aşağı çekmek gerekiyor. Yani elektrik, su, vergi, hammadde, faiz gibi temel giderler maliyetlerini aşağı çekmek gerekir. Ürün maliyetleri düştüğünde fiyatlar da düşer ve böylece enflasyon düşecektir.