AB yoksulluk ve açlık sınırını yaşamaya başladı. 503 milyon AB nüfusunun 120 milyonun yoksul ve aç olduğu belirtiliyor.
Yunanistanda yüzde 20ye yaklaşan bir rakam yoksulluk oranının altında yaşıyor, İspanyada genel işsizlik yüzde 26, gençler arsındaki işsizlik ise yüzde 50yi aştı.
AB içinde en yoksul ülkeler de açıklandı: Romanya, İspanya, Bulgaristan ve Yunanistan
ABnin lokomotifi Almanyada 82 milyonluk halkın yüzde 27si borçlu.
Son iki yılda korkunç bir gerilemeye giren AB ülkeleri, bu gidişle bizim 15 yıl içinde dağılacak öngörümüzden de önce dağılacağa benziyor.
AKPnin bitmez rüyası ABde sona yaklaşılırken, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu da ABnin değişmeyen bir hedef olduğunu ifade etti.
Bize kesin bir tarih versinler diyen Kılıçdaroğlu da, Türkiyenin ABsiz yapamayacağını düşünüyor.
Yazılarımızda Türkiyenin hükümetlere göre değişmeyen bir dış siyaset politikasına malik olmadığını dile getiriyoruz.
Bunun tek istisnası AB hayali olsa gerek. Başa gelen her hükümet veya mecliste temsil edilen her muhalif parti için AB olmazsa olmaz bir kaide haline getirildi. Ancak bu dış siyasetteki ağız birliği, milli çizgi ile ne kadar bağdaşıyor acaba? AB uğruna son on yılda verilenler dikkate alındığında ABye girmek bize nelere mal olacak?
Ermeni soykırımı yasasını meclisinden geçiren Fransanın AB üyesi olmamız yönündeki adımları, TBMMdeki, Türk - Fransız Dostluk Komisyonunun açılması karşılığı destekleyeceği öğrenildi
Sayın Bakan basın toplantısında bu fikri beğendiğini ve Türkiyeye dönünce çalışmalara başlayacaklarını ifade etti. Türkiye, Ermenilere soykırım yapmamıştır ve bu yanlışı meclisinde onaylayanlarla beraber dostluk konseyini kabul etmemize de imkân yoktur.
Son dönemde tamamen siyasi tavizlerin gerekçesi haline getirilen Avrupa Birliği üyeliği, bizce siyasilerimizin Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve Türk halkının önüne konulabilecek ikinci bir ülküye sahip olamamalarından bu noktaya getirilmiştir.
İlelebet payidar kalmalıdır düşüncesi ile kurulan, tam bağımsızlık karakteri üzerine bina edilen Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu temel vasıflarını, bir hayalin ötesine geçemeyen siyasiler ile koruyamaz.
Artık vazife milletimizdedir. Bu nakıs ve tek istikameti gören bakış açısını değiştirecek irade millettir.
Gün, Türk milletlinin bu durumu değerlendirmesi ve kendi adına tedbir alması gereken gündür.
Gün, milletlin kaderini kendinin belirleyeceği gündür.