Hatay'ın Reyhanlı İlçesi'nde Cumartesi günü patlayan iki bomba, son açıklamalarda 43 cana mal oldu. Bombalama olayları bize ilk anda, Apo'nun 21 Mart'ta açıkladığı "Misak-ı Milli sınırlarının genişletileceği" beyanını hatırlatmıştır.
Yaşanan hadiseler, Türkiye'nin hızla parçalanma akıbetine sürüklendiğini gösteriyor.
Bunun provalarından biri, Türkiye'nin topraklarının genişletildiği izleniminin verilmesiydi ki, bugün yaşadığımız kaos ortamının ardından Suriye'ye girilmesi ile bu gerçekleşebilir.
Ardından gelecek, federatif yapıya geçişin bahanesi bu suni genişleme olacaktır. Yoksa vaad edildiği gibi, bizim toprak kazanımımız gibi bir durum söz konusu değildir.
Ancak bu proje için Rusya engeli vardır.
Eğer Rusya, Türk ordusunun Suriye'ye geçişine izin vermezse, o zaman federatif yapı ile içten bölünme gündem edilecektir.
Bunun adına, ister Misak-ı Milli sınırlarını genişletme, ister federatif yapıya geçiş densin; Türkiye'nin parçalanacağına kimsenin kuşkusu olmasın.
Faciada müthiş bir güvenlik zafiyeti söz konusudur. Bomba yüklü iki kamyonun Reyhanlı Belediye Binasına ve PTT'nin önüne kadar hiçbir müdahale görmeden nasıl geldiğini sormak zorundayız.
"Sıkıyönetim dönemlerini çoktan geride bırakan ülkemizde asayiş yok mu?" dedirten korkunç bir olaydır bu.
İlk açıklamalar, bombalamanın faillerinin sınırlarımızın ötesinden, Suriye tarafından ve hükümet yanlılarından olduğu şeklinde idi.
Devlet erkânından gelen bu bilgiler doğru kabul edilse bile, bugün o ülke ile olan sınırlarımızın güvenliği "Özgür Suriye Ordusu" denilen Suriyeli muhaliflere ait değil mi?
Yönetime karşı giriştiği silahlı eylemleri yapan bu ordunun, Esad yanlısı bir eylem planında, o bölgede kuş uçurtmaması gerekmez mi?
Eğer bombalar Suriye'den geçebildi ise, biz sınırlarımızı emanet ettiğimiz Özgür Suriye Ordusu'nu hangi gerekçe ile iki yıldır besliyoruz?
Kimin yaptığı noktasında "Esad yönetiminin dahli" olduğu düşüncesine katılmıyoruz.
Zira Rusya'nın desteğini açıkça arkasına almışken Suriye'nin buna ihtiyacı yoktur.
Üstelik Rusya, ABD'yi ve İngiltere'yi Suriye'nin geleceği ile ilgili olarak bir konferansa ikna etmiştir.
Bu konferansa Ortadoğu'nun aktörlerinden sadece geçenlerde Putin'in bizzat arayıp "Suriye'yi bombalamayın" dediği İsrail davetli değildir.
Esad yönetiminin destek verdiği bu yeni konferansa Türkiye, Esad iktidardan çekilirse katılacağını söyledi ki, mevcut şartlarda bu söz konusu edilmemiştir.
Kısaca, işgal harekâtı boyunca Suriye'nin yanında yer alan Rusya'nın başını çektiği ve Suriye'nin lehine olan bu konferansta, İsrail devre dışıdır ve bu elim hadise Suriye'nin geleceğine karar verilecek konferansın netleşmesinin ardından gerçekleşmiştir.