Ülkemizdeki doğurganlık oranlarındaki düşüş geleceğimiz adına endişe veriyor. Resmi verilere göre, doğurganlık oranı son yıllarda ciddi bir düşüş gösterdi. Bu durum, genç nüfusumuzun azalması ve yaşlanan bir toplum yapısına doğru ilerlememiz anlamına gelmektedir. Gençlerimizin evlenmekten ve aile kurmaktan kaçınmasının sebepleri, geçiştirilecek ya da ertelenecek meseleler değildir. Ülkemizin geleceği için, ekonomik istikrarın sağlanması, genç nüfusun teşvik edilmesi ve güçlü bir devlet yapısının inşa edilmesi için şarttır. Enflasyon ve doğurganlık oranları gibi konular, ülkemizin geleceğini şekillendiren temel unsurlardır. Bu unsurların iyileştirilmesi için atılacak adımlar, sadece bugünümüzü değil, yarınlarımızı da olumlu yönde etkileyecektir.
Enflasyonun yüksek seyri ve hükümetin bu konudaki tutumu, vatandaşlarımızın günlük hayatını doğrudan etkilemekte ve gelecek kaygılarını artırmaktadır. Ülkemizin coğrafi konumu itibarıyla stratejik bir öneme sahip olduğu herkesçe bilinmektedir. Bu stratejik konum, güçlü bir millet ve devlet yapısını zorunlu kılmaktadır. Ancak ekonomik zorluklar, bu gücün sürdürülebilirliğini tehdit etmektedir. Vatandaşlarımızın sabrı ve dayanıklılığı takdire şayan olsa da bu durumun uzun vadede sürdürülebilir olmadığı açıktır.
Ülkemizin ekonomik sıkıntılarına çözüm olan Milli Ekonomi Modeli, toplumumuzun refah seviyesini artırma ve enflasyonu kontrol altına alma potansiyeline sahiptir. Prof. Dr. Haydar Baş'ın sahibi olduğu bu model, vatandaşlık maaşı, evlilik ve doğum yardımları gibi sosyal desteklerle nüfusumuzun artışını ve aile yapımızın güçlenmesini hedeflemektedir. Modelin temelinde yatan fikir, sosyal devlet anlayışını güçlendirerek vatandaşlarımızın yaşam standartlarını yükseltmek ve ekonomik bağımsızlığımızı sağlamaktır. Bu yaklaşım, çocuklarımızı ve ailelerimizi merkeze alarak, onların geleceğine yatırım yapmayı bir ibadet ve milli bir görev olarak görmemizi teşvik etmektedir.
Enflasyonla mücadelede ise, serbest piyasa ekonomisinin, tüketim eksenli model olan Milli Ekonomi Modeli ile değiştirilmesi gerekmektedir. Tüketicinin alım gücünün azalması, piyasalarda durgunluk oluşturacaktır. Bu ise ekonomik dengeleri alt üst edecektir. Milli Ekonomi Modeli'nin uygulanması, sadece ekonomik bir dönüşüm değil, aynı zamanda milli bir uyanış ve yeniden dirilişin simgesi olacaktır. Rusya, Çin ve bazı gelişmiş devletlerin bu modelle başarıya ulaştığına dair örnekler, bu modelin potansiyelini göstermektedir. BTP'nin bu modeli parti programı haline getirmiş olması ve Prof. Dr. Haydar Baş'ın yetiştirdiği kadroların göreve hazır olmaları geleceğimiz adına umut vericidir.
Sonuç olarak, Milli Ekonomi Modeli, ülkemizin karşı karşıya olduğu ekonomik ve sosyal sorunlara çözüm sunabilecek, toplumumuzun refahını artırabilecek ve milli değerlerimizi güçlendirebilecek bir fırsattır. Vatandaşlarımızın BTP'ye verecekleri destek aynı zamanda bu modele ve geleceği inşa etmeye yönelik atılacak en önemli adımlardan biri olacaktır.