Küçük Kız
Bir kız çocuğu yaşardı bu evde ilkokul 3. Ve 4 . Yıllarında (9 - 10 yaşlarında)
Babası eski evlerini satmış ,
Bu evi kiralamış, kalan parayla küçük kızın abisine
Bisiklet alınmış , eve TV alınmış ve baba ikinci evliliğe hazırlık yapmıştı.
Herkeste bir umut ışığı doğmuştu ev eski olsa da
Onlar için yeni eşyalar yeniydi
Onlara bakan babaanne
Fazla heveslenmeyin üvey anne gelince beni de, eski evinizi de çok ararsınız diyordu .
Babaanne eski akıllı , deneyimli bir insan olduğu için olacakları önceden tahmin edebilmişti.
Küçük kız sepetteki çocuk adlı yabancı bir dizi filim izlerdi . Hevesle yeni televizyonlarından ....
Sepette bulunan bir çocuğun
Çocuk esirgeme kurumuna
Verilme hikayesiydi bu,
İlgiyle izlerdi küçük kız .
Bir de susam sokağı vardı.
Çocuklar için eğitici bir program .
Birde Türk filmi çok severdi , küçük kız
Ediz hun ve hülya Koçyiğit'in
Sen bir meleksin filmi....
Hülya Koçyiğit'in mürebbiye olarak girdiği o evde çocuklara piyano çalarak, do notanın ilk harfi Re ondan sonra gelen şarkısını severek izler
Bir gün öğretmen olacağı ve çocuklara şarkı öğreteceği hayallerini kurar
Aynanın karşısına geçip
Kirpiklerini elleriyle kıvırıp
Dudaklarını inceltip
Burnunu kaldırarak
Hep o şarkıyı söylerdi
Büyünce Ediz Hun ya da
Kadir İnanır ile evlenecek
Boy boy çocukları olacak
Onlara piyano çalacak şarkı söyleyecekti...
O kadar çok çocuğu olmasa da sepetteki çocukları büyütecek,
Susam sokağında çocukları eğitecek
Onun Ediz Hun’u
Belki abdi olacaktı
Ya da Kadir inanır ' ı
Mesut olacaktı
Çünkü onlar sınıfın en çalışkan öğrencileriydi.
Yakışsa yakışsa
Onlardan biri yakışırdı küçük kıza...
Ama üvey annesi kızın neşesini, sevecenliğini kıskanıyor.
Şarkı söylemesini, aynaya bakmasını; saçlarını taramasını, ders çalışmasını,
TV izlemesini istemiyor
Hatta babasıyla konuşması
Babası bağlama çalarken
Türküyle eşlik etmesi
Babasının yanına oturması bile, yasaktı küçük kıza.
Bunlardan hangisini yapsa suçtu ceza olarak dayak yiyordu küçük kız babası yokken....
Küçük kız üvey annesini
Babasına şikayet etmiyor
Çünkü babasının yıllar sonra
Yakaladığı sandığı Mutluluğu bozulsun istemiyordu ...
Bir gün babası işe giderken
Küçük kızı öperek Allahaısmarladık demiş, küçük kız güle güle diyerek babasını uğurlamış
İç odadaki üvey anne
Baba aşağıya inince bir hışımla kalkmış , ben sana
Baban gidene kadar uyanmayacaksın demedim mi diye bağırarak! Dövmeye başlamış !
Küçük kız abla yapma , vurma bana bu suç değil ki
Sende uyan babamı hep
Beraber yollayalım canım çok acıyor ne olur bana vurma diye ağlarken
Baba alt kattaki tuvalette olanları duymuş , yukarı çıkarak üvey anneyi evden kovmuştu...
Yıllar sonra küçük kız memleketine geldiğinde eski yaşadığı evin sosyal hizmetlere verildiğini şaşkınlıkla görmüş duygulanmıştı.
Garip bir tesadüf ki
Küçük kız da büyümüş ve
Sosyal hizmetlerde çalışıyordu ...
O evi gördüğünde heyecanlanmış filim şeridi gibi yaşadıkları gözünün önünden geçmiş ama üzülmemiş ,
Üvey annesinin içerdeki yatak odası olarak
Kullandığı odayı bile görmek istemiş ,
Bulunduğu yeri için defalarca Rabbine şükretmiş.
Çünkü küçük kız kimsenin desteği olmadan köstek olanları da geride bırakıp
Hayallerinin çoğunu tek başına zor şartlarda tırmanarak geç de olsa gerçekleştirmişti.
Susam sokağındaki gibi
5 , 6 yaş grubundaki çocuğu
Severek eğilmiş, onun öğrencilerine ilköğretimden düzeyleri yüksek olduğu için özel sınıflar açılmış,
Bir çok sepetteki çocuğa umut olmuş kanayan yüreklerini , gözlerindeki sevgi açlığını gözlerinden okumuş
Okşayarak sevecenliğiyle iyileştirmeye çalışmış onların sesi olmuş
Onlarla özgürce şarkı söyleyerek çoşmuş coşturmuştu...
Güner ÖZBALCI
Hayatın getirdiklerini samimi, duygu dolu,sade bir dille ifade etmiş,kalemine sağlık
0 kadar doğal,içten ve yalın olarak kaleme alınmış ki...Okurken yaşıyor insan...Her zaman olduğu gibi muhteşem...Elinize,yüreğinize sağlık...