Büyük bir felaketin acısını hep birlikte yaşıyoruz. Acımız kelimelerle ifade edilemeyecek kadar büyük. Herkes endişe içerisinde olabilecek depremlerde bulunduğu binanın güvenli olup olmadığı düşüncesiyle meşgul.
Bu felaketlerde sorumluluğu alacak bir kimse de ortaya çıkmıyor. Birbirlerini suçlayarak olaya yaklaşılıyor.
Peki suçlu kim?
Prof. Dr. Cihan Dura sosyal medyadan bir hikaye paylaştı. Bende sizlerle paylaşayım:
Günlerden bir gün şeytanın yolu bir köye düşmüş. Keyfi yerinde olan şeytan, sırtını bir ağaca dayamış ve buzağısı kazığa bağlı olan ineği sağan genç bir kadını uzaktan izlemeye başlamış.
Şeytan, kadını epeyce izledikten sonra yerinden kalkıp kazığa bağlı buzağının ipini biraz gevşetmiş. Buzağı bu, az ötede annesinin sütünün kovaya sağılmasını aç karnına izlemeye daha fazla dayanamamış. Buzağı yerinde debelendikçe boynundaki ip biraz daha gevşemiş ve sonunda yular hepten çözülmüş. Koşarak annesini emmeye giden buzağı, süt kovasına çarpmış ve bütün sütler yere dökülmüş.
Sağdığı süt ziyan olunca siniri tepesine çıkan genç kadın, eline geçirdiği odunu buzağının kafasına vurmasıyla yavru kanlar içinde yere yıkılmış. Yavrusuna saldırılmasına kayıtsız kalmayan inek bir tekmede kadını yere serip öldürmüş.
Uzaktan geçmekte olan kadının kayınpederi, ineğin gelinini öldürdüğünü görüp, elindeki tüfekle ateş ederek ineği öldürmüş.
Silah sesini duyan koca koşup gelmiş. Karısını yerde cansız yatar, babasını da elinde tüfekle görünce, belinden silahını çekip, tek atışta babasını öldürmüş. Kısa bir süre sonra gerçeği öğrenen genç adam bu kadar acıya dayanamayacağını düşünüp, bir kurşun da kendi kafasına sıkarak canına kıymış.
Bütün bu olanları bir kenardan izleyen şeytan, “şimdi, bu felaketi de bana yüklerler. Buzağının ipini gevşetmekten başka ne yaptım ki ben” demiş.
Aynı şeytan gibi ben ne yaptım diyoruz.
Sosyal medya paylaşımlarına devam edelim.
Hasan Kanaatlı Hoca da İmam Ali ( as)’ dan tam da zamanımızı tarif eden hikmet dolu cümleler diyerek şu paylaşımı yapıyor.
“Biliniz ki sizler gerçekler doğrultusunda hakça konuşanların az olduğu, doğruyu söyleyenlerin dillerinin tutulduğu, hakka sarılanların zayıf düştüğü bir zamanda yaşıyorsunuz. Bu zamanın insanları yalakacılıkta uzlaşmış, gençleri kötü ahlaklı, yaşlıları günahkar, alimleri münafıktır” (Hz Ali)
Suçluyu uzakta aramayalım. Suçlu; sen, ben, biziz, onlardır. Çünkü, İnsanları kutuplaştırmanın peşinde koştuk. Ağzı iyi laf yapan siyasetçinin peşinden gittik...
Bizler bu yaşananlardan ders çıkartıp değişmek zorundayız. Artık ötekileştirmekten geri durmalıyız. Acımasız rekabet, rant, köşe dönme ve kervanı yollarda dizmek gibi haller her birimiz den uzak olmalıdır. Hele hele iyi lider ağzı laf yapandır fikri tamamen milletimizden uzak olmalıdır.
Bu kötü alışkanlıkları bırakıp Ahlaklı olmayı, bilimi rehber edinip, dini kendi çıkarımız uğruna kullanmaktan tamamen vazgeçmeliyiz. Daha büyük acılarla yüzleşmemek için kendimize gelip doğru adımlar atmalıyız.
Unutmayın ki; “İnsanlık bir nimettir, herkese nasip olmaz” (İmam Ali)
Kalın sağlıcakla...