Bu haftaki yazıya nasıl başlayayım , hangi konuyu işleyeyim bilemiyorum! Bir tarafta savaş, bir tarafta ülkemizde yaşanan ekonomik istikrarsızlık ve diğer bir tarafta hekimlerle yaşanan problemler. Aşık Mahzuni Şerif’in,
“Mevlam gör diyerek iki göz vermiş,
Bilmem ağlasam mı ağlamasam mı”
sözlerinden yola çıkarak, “Farz edin 3 günlüğüne gittik buralardan” diyen hekimlerimizi bilmem yazsam mı yazmasam mı diyorum.
Bu gün 14 Mart “Tıp Bayramı” hekimlerimiz bayram kutlaması yapmak yerine bilmem gitsem mi gitmesem mi karamsarlığındalar. “Farz edin 3 günlüğüne gittik buralardan” diyorlar...
Bağırmak istiyorum, GİTMEYİN diye dağlara, taşlara duyururcasına. Biz hekimlerimizi seviyoruz. “Beni Türk Hekimlerine Emanet Ediniz” diyen Atatürk’ün evlatlarıyız. Bilmem duydunuz mu duymadınız mı!
Bir tarafta hekimlerimizin 14-15-16 Mart’ta tüm ülkede iş bırakma kararı, diğer bir tarafta “14 Mart Tıp Bayramı” bilmem kutlasam mı kutlamasam mı?
Ülkemizde Tıp Bayramı kutlaması ilk kez 1919 yılının 14 Mart’ında işgal altındaki İstanbul’da gerçekleşmiştir. O gün, tıbbiye 3. Sınıf öğrencisi Hikmet Boran’ın önderliğinde, tıp okulu öğrencileri işgali protesto için toplanmış ve onlara devrin ünlü doktorları da destek vermişti. Böylece tıp bayramı, tıp mesleği mensuplarının yurt savunma hareketi olarak başlamıştı. Bu günde 14 Mart Tıp Bayramı hak arama adına kutlanıyor, iş bırakma kararı ile destekleniyor.
Evet, 14-15-16 Mart’ta tüm ülkede hekimler iş bırakacak. Yaşadıkları problemleri anlatacaklar. Sistemin getirdiği problemlerle halk ve hekimler karşı karşıya getiriliyor. Sürekli vatandaşlarımıza bir kutuplaşma dayatılıyor. Bilmem anladınız mı anlamadınız mı?
Hükümet sorunlara çözümler üretmekten ziyade kutuplaşmayı körüklüyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan "Açık konuşuyorum, gidiyorlarsa gitsinler" diye açıklamalar yapıyor.
Bu da yetmiyor Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Açık konuşuyorum, varsın gidiyorlarsa gitsinler. Bizler de üniversiteyi yeni bitiren doktorlarımızı istihdam ederiz. Biz asistan doktorlarımız ile buralarda devam ederiz. Daha da ileri gidiyorum; yurtdışından dönmek isteyenlerin dönüşünü sağlar, buralarda görevlendiririz" diye sözlerini devam ettiriyor. Hatırlarsanız yıllar öncesinde de Cumhurbaşkanımız sorunlarını anlatan bir çiftçiye “Ananı da al git” demiş ve üretici kesimini küstürmüştü. Neticede geldiğimiz bu noktada ülkemizde kıtlıktan söz ediliyor. Kendi kendine yeten ülkeden eser yok. Zamlar yağmur gibi yağıyor bilmem ağlasam mı ağlamasam mı!
Söyler misiniz ben hangisini yazayım!
Okuduğu bir şiirden dolayı mağduriyet yaşatılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ezilenden yana bir görüntü vererek, ülkemizi yönetme hakkını elde etmişti. Şimdi ise görüştüğüm vatandaşlardan edindiğim bilgelere göre; AK Partinin Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Partisi, kuruluş felsefesini oluşturan ezilenden yana olma ve mağduriyeti, zamanla öyle evrim geçirdi ki; ezenden yana bir hal aldı. Tepkiyle karşılanan 5 li çeteler, yandaşlar çoğaldı. Yapılan son anketlerde vatandaşlar artık; Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı ve AK Partiyi ezenden yana bir Lider ve Parti olarak görüyor ve yeni arayışlar peşinde.
Erken yada vaktinde bir seçim sürecine girdiğimiz bu günlerde halkımıza 20 yıl daha kaybetmemek adına sesleniyorum. Artık laf kalabalığı ile beyinlerimizi dolduranlardan yana olmayalım. Bizler çözümü olan yarınlarımıza ışık olacak partiler ve liderler bulalım. Atatürk’ün yolundan gidecek gençlerle olalım. Bağımsız Türkiye Partisi BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş’ı yakından takip edelim.
“Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur” (M. Kemal Atatürk)
Bu minvalde tüm tıp camiasının 14 Mart Tıp Bayramını kutlar, ülke sorunlarının çözülmesini temenni ederim.