İmzalandığı tarihten bu yana yaklaşık 99 yıl geçmesine rağmen Lozan Tartışmaları devam ediyor. 1. Dünya Savaşı sonucunda 24 Temmuz 1923’te İsviçre’nin Lozan şehrinde imzalanan antlaşmaya, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) temsilcileriyle Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika ve Yugoslavya temsilcileri katıldı. Ülke sınırları Irak sınırı hariç belli oldu ve Türkiye açısından I. Dünya Savaşı sona ermişti.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk’ta, Lozan Barış Antlaşması’na ilişkin yaptığı tanımlamada, “Türk milleti aleyhine asırlardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması’yla tamamlandığı zannedilmiş bir suikastın yıkılışını ifade eden bir belgedir.” İfadelerine yer vermişti.
Vuslatının 2. Yıldönümünde özlemle, minnetle, hasretle andığımız Prof. Dr. Haydar Baş, Lozan Antlaşması hakkında “Lozan Antlaşması Türkiye’nin tapusudur” demişti.
Prof. Dr. Haydar Baş, "Bizim yeraltı kaynaklarımızın değeri batılı kaynaklara göre 3 katrilyon dolardır. Bu kaynaklar işlendiği takdirde en az 30 katrilyon dolardır" diye milletimizi ayıktırmaya başlayınca bir fitne kulaktan kulağa, ilden ile ulaştırılmaya başlandı.
LOZAN’DA gizli madde var yalanı.
Bu yalana 20 yıldır ülkemizi yöneten iktidar milletvekilleri, belediye başkanları, üyeleri inandırıldı. İnanmayanlar, bilgisizlikle suçlandı.
Sormadılar, sorgulamadılar, araştırmadılar. Koca bir yalana milleti inandırmak için yarıştılar. Lozan'da gizli madde olsa Maden Teknik Arama MTA 14 Haziran 1935 yılında TBMM’de kabul edilen, 22 Haziran 1935 yılında Resmi Gazetede yayınlanan 2804 Sayılı kanunla kurulabilir miydi?
Böyle gizli bir madde olsa Maden ocaklarında çalışan yurttaşlarımız göçük altında kalıp şehit olabilirler miydi! Bu yalanın hepsi yer altı kaynaklarımızı Amerikalılara, İngilizlere, Fransızlara, Almanlara vermenin yolunu açmak içindir.
Yapılan kongre ile babasının koltuğunu devralan Hüseyin Baş, Lozan’daki gizli madde konusunu gündemine alarak konuyu muhatabına havale etti. Bağımsız Türkiye Partisi BTP Lideri Hüseyin Baş tartışmalara noktayı koyacak, akılları, gönülleri karartan bu iddiaları bitirecek çağrıyı yüksek bir sesle yaptı.
Sayın Baş, ‘bu mesele senin, benim meselem değildir. Devletin meselesidir’ diyerek çok çarpıcı bir çağrıda bulundu:
“Lozan’da gizli madde olup olmadığı hususu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin namusu ile ilgili bir husustur. Eğer bu ülkeyi yönetenler bu ülkenin namusunu düşünüyorsa çıkacak diyecek ki; bu Lozan’da gizli madde vardır veya yoktur.
Ben şimdi buradan bu kalabalığın huzurunda, Sayın Cumhurbaşkanıma rica ediyorum, Lozan antlaşmasında gizli madde varsa lütfen bu halka, gizli maddenin var olduğunu açıklasın. Hayır, Lozan’da gizli madde yoksa ülkemizin yöneticisi, bu antlaşmanın bugünkü sorumlusu ve tarafı olarak çıksın ve bize, ‘Bu Lozan antlaşmasında gizli madde yoktur’ desin”. Konuyu vatandaşlar tarafından CİMER’e sorulmasını isteyen Baş, uyarılarını sürdürdü.
Bahtiyar Süha Keskin isimli vatandaş, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) Lozan Barış Antlaşması’nda gizli madde olup olmadığını sordu.
CİMER’den gelen yanıt bu konuda söylenen tüm yalanları gözler önüne serdi. CİMER’den gelen yanıtta, ‘Lozan Barış Antlaşması’nda gizli maddeler bulunmamakta olup, maden çıkartmamıza engel teşkil eden herhangi bir madde yer almamaktadır’ ifadeleri yer alıyordu.
İşte O yanıt:
Sayın Bahtiyar Süha,
... sayılı başvurunuz incelenmiştir. Lozan Barış Antlaşmasında gizli maddeler bulunmamakta olup, maden çıkartmamıza engel teşkil eden herhangi bir madde yer almamaktadır. Lozan Barış Anlaşması metnine Bakanlığımızın internet sitesinde bulunan Kaynaklar / Kurucu Antlaşmalar linkinden ulaşılabildiği hususunda bilgilerinizi saygılarımla rica ederim.
CİMER’den gelen bu yanıt, Türkiye Basını için hem tarihe ışık tutmak, hem de milletimizi gerçeklerle buluşturmak için çok büyük bir fırsattır. Görünen o ki, Türk basını Hüseyin Baş’ı takip ederek çok şeyler öğrenecektir.