Bu haftanın konusu Asgari ücret ve EYT üzerine yapılacak açıklama olarak öne çıkmaktadır. Milyonlarca çalışan bu konularda yapılacak açıklamaları beklemektedir.
Asgari ücret, yasal bakımdan işçilere ödenebilecek en düşük ücret seviyesidir. Çalışanın gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım, barınma gibi gereksinimlerini günün fiyatları üzerinden en az düzeyde karşılayacak biçimde hesaplanır. Aralık ayında toplanmaya başlayan Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun Salı günü yapacağı toplantıda yeni rakamı açıklaması bekleniyor.
Bu günlerde dikkatimi çeken hükümet ve işveren kanadına yakın kişilerin sık sık çeşitli kanallara çıkarak konuşmalar yapması. Çalışanların beklentisini düşük tutmak adına yapılan yönlendirmeler hep bu kişilerin açıklamalarında öne çıkartılıyor. Bu açıklamalara gelen tepkiler azsa komisyon bu rakamlara gelip son kararı veriyor. Tepkiler yüksekse rakam biraz daha yükseltilebiliyor.
Yani; Yersen düşük, yemezsen yüksek!
Bu yorumcular bir anketten söz ediyorlar konuşmalarında.
Ankete göre, işçilerin taleplerinin 7 bin, 7 bin 5 yüz lira arasında olduğu söylenip çalışanların bu rakama alışması sağlanıyor...
Sormayacak mısınız Ya sen bu rakama nasıl geldin? Diye...
Bugün aldığın bir ürünü yarın aynı fiyata alamıyorsun. Her güz zam üstüne zam geliyor. Bunları yaşayan hiçbir çalışan sana bu rakamı söylemez.
Sen, hangi soruyu sordun da işçiler sana bu rakamı telaffuz etti!
Anlayacağınız soru çok önemli!
Sen; Asgari Ücret Tespit Komisyonu, “Asgari ücreti ne kadar açıklar” gibi bir soru sorarsan bu açıkladığın cevabı alırsın. Ama ‘asgari ücret sana göre ne kadar olsun’ diye sorarsan alacağın cevap 15 bin civarında karşına çıkar. Yoksulluk sınırının altında ücret olmaz. Olmamalı da...
Türk-İş verilerine göre Açlık sınırının 7785 TL olduğu ülkemizde, bekar bir çalışanın aylık yaşama maliyeti 10170 liradır. Dolayısıyla Türkiye’de 10 bin liranın altında asgari ücret olmamalı...
Madem AK Parti hükümeti 2023 yılını hedef gösterdi, Her şey güzel olacak diye...
Güzellik 2023 yılına girerken karara bağlanacak asgari ücretle başlasın, EYT tek mağdur bırakmadan yasalaşsın, yoksulluk sınırının altındaki tüm maaşlar yükseltilsin. Çok mu zor? Sistem yanlış olunca çok zor oluyor işte.
Bakın Müslüm Karabacak hoca fıkra niyetine diyerek ne anlatıyor:
Fıkra niyetine...
Kutup ayısı koşa koşa babasına gidip sormuş:
-Yav baba! Bizim soyumuzda boz ayı var mı?
-Yok oğlum! Bizim soyumuz sonuna kadar kutup ayısıdır.
Annesine dönmüş!
-Yav ana! Senin soyuna boz ayı karışmış olabilir mi?
-Ayyyy, yok yavrum. Biz taaaa şeye kadar meşhur ayı zadelerdeniz, kutupgillerden...
İkisine birden dönüp:
-İyi de ben niye donuyorum.... ....?!?!
Demem o ki; tamam, anladım.
Dünyanın en büyük ekonomisi bizde.
Milli gelirimiz uçmuş...
Dünya bizi kıskanıyor...
İyi de ben niye açlık sınırının yarısı kadar maaşı alıyorum?
Önce yanlış olan sistemle yola devam etmeyelim.
Dünya Milli Ekonomi Modeli’nden istifade ederken biz neden uzaklaşıyoruz?
Yıllar evvel Prof. Dr. Haydar Baş asgari ücret konusunda neler söyledi?
Hiç hatırlıyor musunuz?
Elimizden akıllı telefonu hiç düşürmüyoruz. Bir sorun Google’ye, “Milli Ekonomi Modeli nedir” diye.
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş “Mevzu Ekonomi” programlarında ne anlatıyor. Lütfen bu ve benzeri soruları sorun. Sormaktan, araştırmaktan korkmayın! Çözüm sizin elinizde...
Bizim artık kendimize dönmemiz lazım, kapitalizmden yana olanlardan değil Milli Ekonomi Modeli yönünde olanlarla bir olmalıyız. İşte o zaman insan onuruna yakışır bir maaşa ve rahata kavuşuruz.