Bu hafta büyük bir devlet adamını, vatan ve millet sevdalısının aramızdan ayrılışının 2. Yıldönümünü yaşıyoruz. 14 Nisan 2020 de kendisinden istifade edemediğimiz İlim, fikir ve gönül adamı, “İnsan gönüldür gönül” diyen Prof. Dr. Haydar Baş Hakk’a yürüdü.
Prof. Dr. Haydar Baş’ı lisede okuduğum yıllarda tanımaya başladım. İcmal dergisinden O’nu takip ediyor, tanımaya çalışıyordum. Hep Türkiye’mizin en çok ihtiyacı olan birlik ve beraberlikten bahsediyordu...
1993 yılında bir grupla beraber Haydar Baş Hocamı ziyaret etmek nasip oldu . Bu ziyaret ile O’nu ilk kez görme imkanını yakalıyordum. Uzun bir otobüs yolculuğunun ardından Haydar Hocamın karşısına çıktık. Bizleri görünce ağzından ilk dökülen sözler, “Hoş geldiniz, yolculuğunuz nasıl geçti...” gibi baba şefkatiyle sorulan sorulardı.
Bu ilk görüşmemizde Prof. Dr. Haydar Baş Bey, birlik, beraberlikten, vatan, millet sevgisinden söz etti. Uzunca birlik ve beraberliğimizin temel unsurlarını anlattı. Adeta o görüşme sonrasında bizleri, vatan, millet, bayrak sevgisiyle yükledi. Fabrika ayarlarına dönen cihazlar gibi bizleri de fabrika ayarlarımıza döndürdü. Bizler de artık her yerde vatan sevgisinden birlikten söz ediyor ve halkımızı; bizleri bölmek, parçalamak isteyenlere karşı uyarıyor bir ve beraber olmaya davet ediyorduk. Öyle ki, askerlik görevim sırasında arkadaşlarımın hatıra defterlerine hep vatan sevgisinden, birlik ve beraberlikten söz eden yazılar yazmıştım. Hatta terhisi gelen bir arkadaşın kontrolleri sırasında hatıra defterine yazdığım yazı Alay Komutanımız tarafından görülmüş ve tüm alay a örnek olarak gösterilmişti.
Vatanımıza göz diken leş kargası görüldüğü zaman ilk tepki ondan gelirdi. Feto tehlikesini 1996 yılında ilk Prof. Dr. Haydar Baş Bey haber vermişti. Önce Feto elebaşına gönderdiği mektupla onu uyarmış, ayıkmayınca onunla mücadelesini sürdürmüştü.
Yine askerlik hatıramdan devam edeyim bu konuya. Bir grup arkadaşlarla çarşı iznine çıkmıştık . Konya’da Mevlana Türbesi, Şems Türbesi, Zafer, Alaaddin Tepesi ve Meram bölgelerini gezdikten sonra İcmal Dergisi Temsilciliğine uğradık. Burada Ali Akbal Bey, bize Fetullah Gülen’in Papaya yazdığı mektubu gösterdi. Mektubu okuyunca hepimiz şok olmuştuk. İslam’ı papaya şikayet eden bir dinciyi, milletimizin dinden çıkmasına zemin hazırlayan Müslüman kılıklı insanları tanımaya başlıyorduk.
Haydar Hoca tehlikeyi daha başlamadan haber vermişti. Ekonomik uyarılarına sırtımızı döndüğümüz gibi dini ve milli bütünlüğümüze tehditler konusundaki uyarılarına da sırtımızı dönmüştük. Tarih Haydar Hocayı haklı çıkardı. Tarihler 15 Temmuz 2016’ yı gösterdiğinde O’nun ne kadar da haklı olduğunu gördük. Ne yazık ki yine hakkını teslim edemedik!
O, tehlikeleri önceden haber verendi. O, birlik ve beraberliğimiz uğruna , vatan ve millet sevdasıyla dağ taş demeden gezerek, “Bu vatan bizimdir bizim kalacak” diyendi.
O, benim kavgam vatanımıza göz diken leş kargalarıyladır diyen ve “Benim davam bir partinin bir millete iktidar olma davası değil, gönüllerde hakkın iktidar olma davasıdır” diyendi. O, “Ben senden oy dilenmeye gelmedim, seni kurtarmaya geldim kafana akıl koy” diyendi.
O, Türk Milletini fabrika ayarlarına döndüren, insanı kendi yararına kazanmak için varını yoğunu ortaya döken büyük bir lider, Türk düşmanı diye bilinen Ruslara “Ne mutlu Türküm diyene” dedirtendi.
O, 73 yıllık ömrü boyunca milletini uyaran, bu milleti sevecek, hizmet edeceksin, ben milletime aşığım diyendi.
O, Hakk’a yürümesinden yaklaşık 7 ay önce Eskişehir’ de yine birlikten beraberlikten söz ederek, Eskişehirlileri bir ve beraber olmaya davet edendi.
Prof. Dr. Haydar Baş, Milliyetçilik, “Bu vatanın taşına, toprağına, çakılına, insanına, hayvanına sahip çıkmaktır” diyendi.
O, “Atatürk vatandır,
Atatürk bayraktır,
Atatürk tam bağımsızlıktır,
Atatürk birleştirici harçtır” diyendi.
Prof. Dr. Haydar Baş 73 yıllık ömrünü istikametten sapan milletimizi yaptığı uyarılarla fabrika ayarlarına döndürendi.
Tarih hep onu haklı çıkardı...
O, çocuklar aç kalıp açlıktan ölmesin diye “Milli Ekonomi Modeli”ni yazandı.
Haydar Hoca “Hoşgeldin zenginlik, güle güle fakirlik” diyendi.
O bir idi binler olup Rabbinin davetine icabet etti
O’nu anlatmaya kelimelerin yetersiz kaldığı bu acılı günlerde Haydar Baş Hocama Allah’tan rahmet, ailesine, sevenlerine ve milletimize başsağlığı diliyorum.