2022’nin ilk gününün sabahına büyük bir umutla uyandım. Güzel haberler duymak, güzellikleri yaşamak hayalleri ile...
1 Ocak geceden gelen zamlarla başladı, doğalgaz, elektrik, benzin, ve ulaşım gibi, “suya sabuna zam var, iğneden ipliğe zam geliyor. Çok fazla bu karamsar tabloda kalmamam lazım. Karamsarlıktan kurtulmak için kendime bazı uğraşlar bulmaya çalışıyorum. Kitaplarımı karıştırıyor, birer cümle okuyup bir kenara bırakıyorum...
İşte buldum sanki!
Kitabın sayfaları arasına bir not iliştirmişim.
“Bir adam helal olmayan yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek alır. Neden sonra, yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey yapmış olmak için bunu Hacı Bektaş Veli‘nin dergahına kurban olarak bağışlamak ister. O zamanlar dergahlar aynı zamanda aşevi işlevi görüyordu.
Durumu Hacı Bektaş Veli’ye anlatır ve Hacı Bektaş Veli helâl değildir diye bu kurbanı geri çevirir. Bunun üzerine adam Mevlevi dergahına gider ve aynı durumu Mevlâna’ya anlatır Mevlâna ise bu hediyeyi kabul eder.
Adam aynı şeyi Hacı Bektaş Veli’ye de anlattığını ama onun bunu kabul etmemiş olduğunu söyler ve Mevlâna‘ya bunun sebebini sorar:
Mevlâna şöyle der:
– Biz bir karga isek Hacı Bektaş Veli bir şahin gibidir. Öyle her leşe konmaz. O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o kabul etmeyebilir.
Adam üşenmez kalkar Hacı Bektaş Dergâhı’na gider ve Hacı Bektaş Veli‘ye, Mevlâna‘nın kurbanı kabul ettiğini söyleyip bunun sebebini bir de Hacı Bektaş Veli‘ye sorar.
Hacı Bektaş da şöyle der:
– Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise Mevlâna’nın gönlü okyanus gibidir. Bu yüzden, bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin gönlü kirlenmez. Bu sebepten dolayı o senin hediyeni kabul etmiştir..”
Bizim siyasilerimizi hatırlattı bu hikaye bana. Ne kadarda bir birlerine ağır ithamlar ediyorlar. Kavgada söylenmeyecek kelimeler, ekranlarda siyasilerin ağından dökülüyor. Oysa bu ülke hepimizin.
Taşına toprağına kurban olurum Türkiye’m! Ne zor günler yaşıyorsun.
Ne vardı siyasilerimizde Hz. Mevlana ve Hacı Bektaş Veli gibi hoşgörülü olabilselerdi!
Ne vardı, Türkiye’nin daha ileri gitmesi için ortak noktalarda buluşabilselerdi!
Ne vardı, Tüm dünyanın kurtuluş olarak gördüğü Prof. Dr. Haydar Baş’ın “Milli Ekonomi Modeli” etrafında buluşsalardı!
Bu düşüncelerime Cahit Sıtkı Tarancı'nın şu şiiri eşlik ediyor.
Öyle bir yıl olsun ki;
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun.
Kuşların, çiçeklerin diyarı olsun.
Öyle bir yıl olsun ki;
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun.
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.
Öyle bir yıl olsun ki;
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun.
Kış günü herkesin evi barkı olsun.
Öyle bir yıl olsun ki;
Yaşamak sevmek gibi gönülden olsun.
Olursa bir şikayet ölümden olsun.
Ve bu yazının son sözü; 2022 öyle bir yıl olsun ki, Milli Ekonomi Modeli ile Türkiye’m KAİNAT DEVLETİ OLSUN. Türkiye’min topraklarında Kurtla kuzu kardeşçe yaşasın.
Selam ve sevgilerimle..