Prof. Dr. Haydar Baş'ın gazetemizde yayımlanan 06-06-2011 tarihli yazısıdır
Resmi bir ziyaret için ülkemize gelen ABD Savunma Bakanı Rumsfeld'e AGSK (Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliği) konusunda, Genelkurmay Başkanlığı tarafından gayet kesin ifadeler ve Türkiye'nin haklarının korunması hususunda uyarılar içeren bir bilgi notu sunuldu.
Bilgi notunda, Türkiye'nin AGSK'nin tüm karar mekanizmalarında yer almasının kaçınılmaz bir zorunluluk olduğu, AB'nin AGSK adı altında NATO imkanlarını Türkiye'nin izni olmadan kullanamayacağı, yarım asırdır Avrupa'nın güvenlik mimarisinde yer alan Türkiye'nin gelecekte de bu yapıdan dışlanmaması gibi hususlar yer alıyor.
Genelkurmay Başkanlığı'nın bu tavrı gayet yerinde bir adımdır. Aynı kararlı yaklaşımın Telekom yasası, şeker ve tütün yasaları, IMF mektupları gibi konularda da sergilenmesi gerektiği muhakkaktır.
Zira ekonomik sahada kendini gösteren bağımlılık en az askerî konulardaki bağımlılık kadar mühimdir. Ekonomisi çökertilmiş, iktisadî sahada eli kolu bağlı ve dışa bağımlı hale gelmiş bir ülkede savunulacak hiç bir değer kalmamış demektir.
Nitekim bugün maliye politikamıza istediğimiz gibi yön verememekteyiz. Devlet olarak iç ve dış borçların tehdidi altındayız.
Osmanlı'nın son dönemlerinde Duyun-u Umumiye ile dış mihrakların kontrolü altına giren maliye neticede imparatorluğun çöküşüne sebep olmuştur.
Bugün şu veya bu yolla dış mihrakların maliyemizi kontrol altına almaları, istedikleri şekilde ve biçimde yönlendirmeleri, Duyun-u Umumiye dönemindeki Osmanlı ile aynı kaderin paylaşıldığını göstermektedir.
IMF ile birlikte aynı kulvara giren Türkiye'nin bu vadiden bir an evvel çıkması şarttır. "Enflasyon düştü" şeklindeki bir takım propagandalarla, uygulanan politikanın geçerli olacağını iddia edenler, yarın bu acı faturanın hesabını veremeyebilirler.
Maliyet enflasyonunun yaşandığı bir ülkede, talep enflasyonu varmış gibi tedbirler alarak enflasyonu düşürmeye çalışmak, işsizliğin, yolsuzluğun, rüşvetin çokça yaşanacağı bir ortam yaratmak demektir ki, bu durumda kepenkler kapanır, vatandaş başı boş, eli boş dolaşmaktan başka bir şey yapamaz hale gelir.
O zaman vahim olan sona yaklaşılır ki, elinde işi, evinde aşı olmayan bu insana her türlü işi yaptırmak kolay olur. O takdirde istenilse de, koltuk gücüyle bu insanlar kontrol edilemez bir hale gelir.
Bu sebeple, yol yakınken maliyet enflasyonunu düşürüp, iş imkanları açarak ülkeyi büyütmek suretiyle, bir tek insanımız boş kalmayacak şekilde aşı ve işiyle meşgul olduğumuz zaman istenilen huzur temin edilmiş olacaktır.
Onun için bu konuda (aynı AGSK konusunda olduğu gibi) gerekli hassasiyetin gösterilmesi ve tedbir alınması şarttır.