Çarşamba akşamı idrak ettiğimiz Mirac Kandili, Taksim parkındaki eylemci gençlerimiz arasında da kutlandı.
Yanlarına gelen vatandaşlara kandil simidi dağıtan gençler, yaptıkları eylemlerin, bazılarının dile getirdiği gibi, içki eyleminin ötesinde bir sesleniş olduğunu da gösterdiler.
Yaşananlar, bilinçli bir toplumun anayasal yani meşru tepkisidir.
Asıl olan bu gerilimin vatandaşın hükümete karşı tepkisi olarak kalmasıdır. Farklı mecralara çekilmek istenen eylem, Türkiyede tehlikeli faciaların bahanesine dönüştürülmemelidir.
Bu noktada, kolluk kuvvetlerimizin dikkatli çalışmalarının yanı sıra, milli birlik ve bütünlüğümüze halel getirecek tuzaklara ve manevralara karşı ayık olmak, tahriklere kapılmamak bir vatan borcudur.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tarihi geçmişi ve stratejik konumu ile çok önemli bir ülke. Ve bu ülke üzerinde hesaplar oldukça fazla.
Bu sebeple içinden geçtiğimiz kritik süreç, milli birlik ve bütünlüğümüzü hassasiyetle muhafaza etmemiz gereken bir dönemdir.
Zira globalizmin karşında duracak güç milli devlettir ve milli devletin devamı içteki birliğin teminine bağlıdır.
Dini, tarihi, kültürü, gelenekleri, örf ve adetleri bir olan büyük medeniyet birikimi ile şekillenmiş Türk kimliğimiz farklı görüşleri bünyesinde toplamış, yekvücut ve tek kimlik haline getirmiştir. Bunun adı da Türk milletidir.
Türk milleti denilince ayrışımlardan değil, tek olan bünyenin asla birbirinden kopartılamayacak uzuvlarından, başından, elinden ve ayağından bahsedilir.
Dışarıdan destekli provokatörlerin organize etmeye çalıştığı birçok yanlış, eylemciler tarafından engellenmiştir
Eylemlerin amacını aşmasının önüne geçecek böyle hareketler, eyleme de ikinci bir meşruluk kazandırmaktadır.
Zaten aksi tutum, ülkeyi kaosa sürükleyebilecek bir ateşin ilk kıvılcımı olabilir. Bu sebeple, Arap Baharına dönmesini bekleyenlerin hevesini kursaklarında bırakacak hareket, bir olmaktır.
Devletimizin bekası ve cumhuriyetimizin teminatı, milli birlik ve beraberliğimizdir.
Dış mihrakların senaryolarına ve içteki destekçilerin provokelerine karşı ülkemizi ve devletimizi koruyacak olan bizleriz.
Bu noktada siyasilerimize de önemli vazifeler düşüyor.
Hukuki hakkını kullanarak iktidarı protesto için sokağa çıkan insanlara terörist muamelesi yapmak, hem hürriyetleri gasp hem de ciddi bir yanlıştır.
Milli şuur ve değerler etrafında bütünleşmeyi sağlayacak, sivil-asker birliğini ve dayanışmasını temin edecek; devlet ile milleti kenetleyecek bir siyaset anlayışı, bu tür ayrımcılık hareketlerinin önünü kesecek etkili bir yol olacaktır.
Prof. Dr. Haydar Baş / 7 Haziran 2013