Bu hafta Mecliste görüşülecek olan Türk Petrol Kanunu Tasarısına göre, orman sayılan yerlerdeki ve milli parklardaki ruhsat ve izin alanlarında, ilgili mevzuata göre izin almak ve bedelleri ödenmek suretiyle petrol arama ve işletme faaliyetleri yapılabilecek.
Yani bu tasarı ile Türkiyenin orman alanları bile yabancılara açılıyor. Tasarıya göre Türkiye arazileri bu kanun bakımından kara ve deniz bölgeleri olarak ikiye ayrılacak. Bir arayıcı veya işletmeci ürettiği petrolün sekizde birini devlet hissesi olarak ödemekle yükümlü olacak.
Petrol hakkı sahibi, petrol işlemi için gereken yabancı personeli bakanlığın uygun görüşüne istinaden, İçişleri Bakanlığınca düzenlenecek çalışma amaçlı ikamet tezkeresi ile özel kanunlarda belirlenen hükümler saklı kalmak, yabancı ile işverenin diğer kanunlardan doğan yükümlülüklerini yerine getirmek kaydıyla yabancıların çalışma izinleri hakkında kanun hükümlerine bağlı olmaksızın en fazla altı ay süre ile çalıştırabilecek
Yani yabancılar orman alanlarında ve milli parklarda bedellerini ödedikleri ve izin aldıkları takdirde petrol arama ve işletme faaliyetinde bulunabilecekler.
AKP iktidarı 2004 yılında çıkardığı 5177 sayılı kanunla yabancıların çıkardığı madenden devlet payını yüzde 2ye düşürdü. O günden bu ana kadar 350 yabancı maden firması topraklarımızın yüzde 23.5ine karşılık gelen arazileri ele geçirdi.
AKP iktidarı boyunca topraklarımızın yüzde 25 i yabancılara maden ruhsatı olarak satıldı. Yani 400 bin kilometrekare toprağımız üzerinde yabancı şirketler maden arama ruhsatına sahip oldu.
Bu, maden rezervlerimizi global güçlere peşkeş çekmekten başka bir şey değildir Şu anda maden ruhsatı alarak faaliyetlerini yürüttükleri bölgeler ağırlıklı olarak Doğu Karadeniz, İç Anadolu ve Batı Anadoludur.
Petrol ise ülkemizde bulunan madenler içinde özel bir yere sahiptir. Shell firmasının eski genel müdürü Tüm Amerikan petrol şirketleri bilir ki, yapılan araştırmalar Türkiyenin bir petrol denizi üzerinde olduğunu gösteriyor demektedir.
Bilindiği gibi beş yıl önce dönemin Cumhurbaşkanı Necdet Sezer tarafından milli menfaatleri gözetmediği gerekçesi ile veto edilen petrol kanunu, birkaç basit değişiklikle Meclisten geçti.
Şu anda ise orman alanları ve milli parklarda bile yabancıların petrol aramasının önü açılmak isteniyor Bu uygulamanın milli menfaatlerimizle uzaktan yakından bir ilgisi olmadığı açıktır.
Yeraltı kaynakları bir millete ait doğal zenginliklerdir. Devletlerin yapması gereken, milletin olan bu kaynakları yine milletle beraber çıkarmak, işletmek ve satmaktır. Bu madenler devlet-millet ortaklığı ile kurulacak şirketler vesilesiyle veya devlet tarafından işletilmelidir.
Aksi takdirde milletler hazine üstünde oturan dilenci gibi sefalet çeker. Dünyanın en fakir ülkesi olan Sierra Leona elmas madenleri açısından dünyanın en zengin ülkesidir. Ancak bu elmas madenleri yabancılar tarafından sömürüldüğü için fakirlik ve zaruret içindedirler.
Bu sebepledir ki milli ekonomi anlayışımızda madenlerimiz ve diğer yeraltı kaynaklarımız öncelikle milli menfaatlerimiz esas alınarak değerlendirilecektir. Ve yabancıların madenlerimiz üzerindeki hâkimiyetine son verilecektir. Yabancılara satılmış olan ruhsatlar değerinin 3-4 misline geri alınacaktır. Madenlerimiz yerli sanayinin gelişmesinde kullanılacak, hammaddeler olarak ihracına izin verilmeyecek, işlendikten sonra yüksek bir kârla satılması sağlanacaktır.
Ülkemizdeki yeraltı kaynaklarının toplam değeri 3 katrilyon dolardır. Bu millet olarak bize ait bir servettir. Ayağımızın altındaki bu servete sahip çıkmak ve global tefecilerin tekeline terk etmemek elimizdedir. Bunun için öncelikle milli menfaatleri esas alan zihniyeti iktidar etmek zorundayız.