• Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri
Anasayfa
  • Ekonomi
  • İslam
  • İlçeler
  • Kilis Güncel
  • Analiz
  • Eğitim
  • Siyaset
  • Vefat
  • Spor
  • Bitki Rehberi
  • Güncel Haberler
  • Kültür & Sanat Teknoloji Sağlık Dünya Türkiye Videolar
  • Ara
SON DAKİKA:
09:52
Dolar - Euro - TL Kuru 23 Haziran 2025
09:51
Altın Fiyatları 23 Haziran 2025
Video Galeri Foto Galeri Yazarlar Üye Paneli
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
  1. Köşe Yazarları
  2. Prof. Dr. Haydar Baş
  3. Milli iradenin yıldönümü
Yayınlanma: 23 Nisan 2025 - 09:21

Milli iradenin yıldönümü

23 Nisan 2025 - 09:21
Yorumlar
TAKİP ETTAKİP ET
Yazdır
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
Prof. Dr. Haydar Baş
Prof. Dr. Haydar Baş

Prof. Dr. Haydar Baş'ın gazetemizde 23.04.2012 tarihli yayımlanan yazısıdır

Türk olmakla gurur duyarak anlattığımız şanlı tarihimizin altın sayfaları ne de çoktur.

Yedi düvele karşı verilen bağımsızlık mücadelesi yokluktan yeniden var olan bir milletin dirilişidir.

Kahramanlık destanları, fedakârlık timsali Türk milletini anlatmakta aciz kalmaktadır.

Şanlı tarihimizde dönüm noktalarından biri de 23 Nisan 1920'dir.

Bu tarih, millet iradesine dayalı Meclisin açıldığı gündür.

Öyle ki, Millet Meclisi henüz tam bağımsızlık kazanılmadan faaliyete geçirilmiştir.

19 Mayıs 1919'da Atatürk'ün Samsun'a ayak basması ile başlayan Kurtuluş Savaşı henüz nihayete erdirilmeden açılan Meclis, millet iradesinin ne kadar önemli olduğunun işaretidir.

Bölgelerinden seçilerek gelen delegeler ile oluşturulan Meclis, "genç Türkiye Cumhuriyetinin temellerini atmak" demekti.

Bağımsız bir devlet dendiğinde yasama, yürütme, yargı erklerinin başka bir güçten etkilenmeden faaliyet gösterebilmesi anlaşılır.

Egemenlik ise, çoğunlukla yasama erkinin yani meclisin hür bir irade ile faaliyette bulunmasını ifade etmektedir.

Bu gerekçe ile Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" yazmaktadır.

AB üyeliğine kabul sürecinde talep edilenler, milli iradeyi temsil eden bu Mecliste maddeleşmektedir.

Avrupa Birliği; İtalya, Almanya, Yunanistan, Fransa demekse, "biz millet iradesini temsil eden Meclisimizden bu ülkelerin taleplerini maddeleştiriyoruz" manası çıkmıyor mu?

Türk milleti, bundan 93 yıl evvel başlattığı kurtuluş savaşı ile halen küresel güçler karşısında ezilen halklar için bir örnektir.

Ülkemizi işgal eden İngiltere, Fransa, İtalya vesaire güçler, şu anda İslam aleminin topraklarına ve kaynaklarına göz dikmiş durumdadır.

Ortadoğu her an yeni bir savaşla karışabilir.

Ne yazık ki, emperyalizme karşı verdiği mücadele ile örnek ülke Türkiye, bugün işgal edenlerin safında yer almaktadır.

Anlatılanları Türk Milletinin düşünmesi, tefekkür etmesi, kaybetme yolunda olduğu değerlerini tekrar kazanma noktasına gelmesi lazımdır.

23 Nisan ulusal egemenliğin bayramı

Prof. Dr. Haydar Baş'ın gazetemizde 23.04.2018 tarihli yayımlanan yazısıdır.

23 Nisan 1920 tarihi Osmanlının son dönemleri ile genç Cumhuriyetin arasında belki de kilit gündür.

Bugün, milleti temsil eden Meclis açılmış, millet iradesi yetkiyi eline almıştır.

Artık söz milletindir.

16 Mart 1920'de İstanbul işgal edilir.

Meclisin açılması İstanbul'un işgalinden bir ay sonradır.

Yani İstanbul hükümetinin tamamen devreden çıkmasıyla millet egemenliğini temsil eden Meclis dönemi başlar.

'Hoş Geldin Atatürk' eserimizden o günleri hatırlayalım: "16 Mart günü İstanbul işgal edilir. İstanbul Limanı'nı dolduran harp gemilerinin en büyükleri köprüye ve rıhtımlara yanaştırılarak en büyük topları İstanbul üzerine tehditkâr bir vaziyette çevrilmişti.

İngilizler ve hatta bütün yabancılar Türk milletini öldürmeye müekkel olan (yönlenmiş) bu hareketlerine Saray'da kuvvetli bir müzahir ve muavin bulmuşlardı.

Saray devlet ve millet aleyhine yapılan ve yapılacak her hareketi tasvip ediyor, hatta bu hususta aklınca ecnebilere yol bile gösteriyordu.

Hayret! İstanbul işgal olunuyor fakat makamat-ı resmiye (resmi makamlar) ve Saray'da hiç telaş yok. Pek tabii bir hal karşısında imişler gibi hiçbir teşebbüs ve tedbir yok.

Mustafa Kemal, her livadan beş azanın seçilmesini vazetmiş, Müdafaa-i Hukukların, belediyelerin dahi iştiraki ile geniş bir temsil kuvveti oluşturmasını amaçlamıştır.

Gönderdiği beyannamede, İstanbul'da tecavüze uğramış olan Meclis-i Mebusan'ın yok edildiğinden bahsediliyor, açmayı düşündükleri yeni Meclisin, milletin mukadderatı hakkında onun yerine kaim olacağını ve belki ondan da mühim kararlar vermek hal ve mevkiinde bulunacağını ifade ediyordu.

Mustafa Kemal, milletin kaderini milletin azim ve kararı belirlesin diye Meclisi açmaya çalışırken, Saray büyük ölçüde İngilizlerin etkisindedir, desek yanlış ifade etmeyiz herhalde?

27 Nisan 1920'de henüz Meclisin açılmasından birkaç gün sonra Mareşal Fevzi Çakmak, Büyük Millet Meclisi'nde buna değinerek şunları diyordu: 'İngilizlerin istediği, Kuva-yı Milliye'nin red ve suçlandırılması idi. 

Biz de Kuva-yı Milliye'nin haksız işgallerden ve Yunanlılardan İzmir ve Aydın'daki zulümlerinden doğduğunu ve bu haklı savunmayı reddetmenin ulusumuza karşı bir hıyanet teşkil edeceğini, bunu yapamayacağımızı söylüyorduk.

Malumunuz olan hatt-ı hümayunlar ve fetvalar, İslam'ı birbirine düşürmek için 1400 senelik İslam tarihinde misli görülmemiş bir İngiliz ara bozuculuğunun acı bir belgesidir. İngilizler bize açıkça söylediler: 'Biz dilediğimiz yolda yani en ağır şartları imzalayacak bir hükümeti bulup getireceğiz' dediler. 

Bu tarihte İngilizlerin düzenledikleri planın esas hatları, önce ulusu iç ayrılıklara düşürmek ve bölmek idi. Gerçekten, iç ayrılıklarla ulusun bütünü ile çökeceğini ve tüm memleketin bir-iki ay içerisinde kölelik zincirine vurulacağını ümit ediyorlardı.'

Bu süreçte, Sait Molla da sahnededir.

İngilizlere yazdığı mektuplar vasıtası ile Damat Ferit ile İngilizler arasında ilişkiyi sağlamış, Ferit Paşa'nın ve Ali Rıza Paşa'nın Mustafa Kemal'den kurtulma planlarına destek olmuştur.

İskilipli Atıf da aynı gayelere hizmet etmekte, İngiliz ve Yunan kuvvetlerinin galip gelmesinde çalışmakta idi.

Saraya sahte din âlimlerinin ajan faaliyetlerine, halkı kandıran fetvalarına ve düşman güçlerine karşı Mustafa Kemal, millet iradesini hayata geçirmeyi başardı ve 23 Nisan 1920'de 1. Millet Meclisi Cuma günü dualarla, tekbirlerle, çoğunluğu hoca vekiller ile açtı. Kanun çıkarma yetkisini padişahtan ve Saray'dan alarak, vekilleri vasıtası ile Meclise verdi.

Atatürk, elde ettiği başarılar ve yıktığı Saray iradesinin ardından istese tek adam olabilirdi. Ancak o, milleti tercih etti.

Bakınız, Padişah Vahdettin ile İzmir'in işgalinden hemen sonra 1919 Mayıs'ının 15'inde yani Samsun'a çıkma kararından birkaç gün önce Cuma namazının ardından bir konuşma yapar. 

Bir saatte fazla süren konuşmanın ardından Vahdettin, İzmir işgalinden dolayı teessürler izhar etmiş fakat Samsun ve havalisinde sükûnet temin edilmezse oranın da işgal edilebileceğinden bahsetmiştir.

Görüşme sonrası Mustafa Kemal, 'Çok alçak bir adam! Millet memleket mahvoluyor, o yalnız kendini düşünüyor' diyordu.

Millet iradesinin önemini ve Meclisin açılma zorunluluğunu şöyle anlatır Gazi: Bir devre yetiştik ki, onda her iş meşru olmalıdır. Millet işlerinde meşruiyet ancak millî kararlarla istinat etmekle, milletin temayülat-ı umumiyesine (genel eğilimleri) tercüman olmakla hâsıldır.

Milletimiz çok büyüktür. Hiç korkmayalım o esareti ve zilleti kabul etmez."

Atatürk'ün altını çizdiği sözlerden şunu anlıyoruz: Demokrasinin ve daha sonra ilan edilecek Cumhuriyetin meşruluğu millettedir. Millet yararına da olsa her ne adım atılırsa atılsın meşruluk şarttır. Bunun yolu da yetkiyi milletten almak, işleri ona sormaktır.

Ancak millet iradesinin tam manasıyla devreye girmesi ile Fransızlar, Mustafa Kemal ve Kuvva Harekâtını muhatap kabul etmiş, Türkiye Cumhuriyeti'nin tapu senedi Lozan, Türk milletinin temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileri ile imzalanmıştır.

Türk Milletinden alınacak meşruluk konusu, bunun yolunun milli kararlara riayette gizli olduğu, büyük Türk milletinin esareti ve zilleti kabul etmeyeceği tezi bizce bugün de dikkat edilmesi gereken hususlardır.

İlelebet payidar kalmasını ümit ettiğimiz genç Cumhuriyet ancak Atatürk'ün bu prensiplerine uyularak payidar kalabilir.

Millet egemenliğinin yıldönümü Türk Milletine hayırlı olsun.

Prof. Dr. Haydar Baş'ın son 23 Nisan mesajı

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı vesilesiyle bir kutlama mesajı yayınladı.

23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin (TBMM) Atatürk'ün emriyle Kuran-ı Kerim tilavetiyle ve dualarla açıldığını ifade eden Prof. Dr. Haydar Baş, Atatürk'ün bu büyük olayın gerçekleştiği günü Türk ve dünya çocuklarına armağan ederek taçlandırdığını söyledi.

BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş mesajında şunları kaydetti: "23 Nisan 1920'de TBMM'nin açılışıyla bir ana esas olarak gündem edilen "Milli Egemenlik" nüktesini Türk Milletinin tarihi seyri içinde kimlik ruhunda aramak gerekir. 

Ankara'da TBMM'nin açıldığı günlerde işgal kuvvetleri 100 kilometre ileride Polatlı'daydı. Bu irade, bu Meclis, tüm namüsait şartlara rağmen İstiklal Savaşı'nı yönetmiştir. Yüz binlerce şehit pahasına milli egemenlik korunmuş ve bağımsızlığa kavuşulmuştur.

'Meclis, Kuran ile açıldı'

Gazi Mustafa Kemal, 23 Nisan 1920'de Meclis'in açılışından iki gün önce Anadolu'daki bütün askeri ve mülki makamlara talimat göndererek Meclis'in Cuma namazının kılınmasını müteakip dualarla tekbirlerle açılacağını bildirmiştir. 

TBMM'nin bütün milletvekilleri Cuma günü Hacı Bayramı Veli Camii'nde kılınan Cuma namazının ardından Kuran-ı Kerim okunarak, salât-ü selamlar getirilerek, Sakal-ı Şerif ve Sancak-ı Şerif'in bulunduğu daire ziyaret edilerek ve kurbanlar kesilerek Meclis'in açılışını gerçekleştirmişlerdir. 

Atatürk bu büyük olayın gerçekleştiği günü Türk ve dünya çocuklarına armağan ederek taçlandırmıştır. 'Bağımsızlık benim karakterimdir' diyen Atatürk'ün, gençliğe emanet ettiği cumhuriyetin teminatı, bağımsızlık sevdalısı Türk Milleti'dir. 23 Nisan 1920'de, henüz savaş şartlarında Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde hayata geçirilen millet egemenliğini esas alan siyaset, bugün de bizlere örnektir.

Milli irade bayramı

23 Nisan çoluk-çocuk topyekûn Türk milletinin milli irade ve ulusal egemenlik bayramıdır. Bu büyük günü Türk milletine bayram olarak armağan eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün şahsında tüm gazi ve şehitlerimize Yüce Allah'tan rahmetler diliyor; Tüm çocuklarımızın ve topyekûn Türk milletinin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı gönülden kutluyorum."

Bu yazı 212 defa okunmuştur.
  • YORUMLAR
adlı kullanıcıya cevap x

Yazarın Diğer Yazıları

  • Yine aynı iftira - 23 Haziran 2025
  • Anayasamıza ve AB'ye aykırı gidişat - 22 Haziran 2025
  • Hangi şartsız zafer? - 21 Haziran 2025
  • Kendimizi kandırmayalım - 20 Haziran 2025
  • Aklı olan - 19 Haziran 2025
  • Atatürk'ün hilafet hakkındaki görüşleri - 18 Haziran 2025
  • İmam Ali'nin hilafeti - 17 Haziran 2025
  • İslam tarihinde ilk fitne - 16 Haziran 2025
  • Gadir-i Hum Bayramınız mübarek olsun - 15 Haziran 2025
  • Gadir Hutbesi Hz. Ali'nin halife tayininin ilanıdır - 14 Haziran 2025
  • Milletin kaybına gelişmeler - 13 Haziran 2025
  • Terörün ve işsizliğin halli BTP ile olacaktır - 12 Haziran 2025
  • Hak arama devletle mücadeleye dönüşmemelidir - 11 Haziran 2025
  • ABD'nin gerçek müttefiki kim? - 10 Haziran 2025
  • Ehl-i Beyt bugün de kurtuluş gemisidir - 09 Haziran 2025
  • Kuran-ı Kerim okumanın adabı ve fazileti - 07 Haziran 2025
  • Kurban Bayramımız mübarek olsun - 06 Haziran 2025
  • Sınırlama da tiyatro - 05 Haziran 2025
  • Atatürkçü iseniz... - 03 Haziran 2025
  • MHP - 02 Haziran 2025
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 98
Köşe Yazarları
Ah !! O eski Kilis Konakları 
Güner Özbalcı
Ah !! O eski Kilis Konakları 
Mehmet Beşe
Mehmet Beşe
DÜNYADA VE TÜRKİYE'DE GIDA SEKTÖRÜ
Doğruları söylemek… / Taner Tümerdirim
Misafir Kalem
Doğruları söylemek… / Taner Tümerdirim
Alaaddin Özkar
Alaaddin Özkar
Zirai Don Yalnızca Çiftçiyi Vurmadı…
Prof. Dr. Erdoğan Taşkın
Prof. Dr. Erdoğan Taşkın
Mühim Mevzu Marifetli Matris
Mustafa Çobanoğlu
Mustafa Çobanoğlu
Nefes Alıyorsan Ölüme Koşuyorsun!
Gadir-i Hum Bayramı hakkında bilinmesi gerekenler -8-
Uğur Kepekçi
Gadir-i Hum Bayramı hakkında bilinmesi gerekenler -8-
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi
ABD, İsrail ve İran Arasındaki Savaş Nereye Evriliyor?
Prof. Dr. Haydar Baş
Prof. Dr. Haydar Baş
Yine aynı iftira
Çok Okunan Haberler
BTP'den Türk milleti kavramının tartışılmasına tepki!
BTP'den Türk milleti kavramının tartışılmasına tepki!
Türk Kimdir?
Türk Kimdir?
Altın Fiyatları 3 Haziran 2025
Altın Fiyatları 3 Haziran 2025
Ana Sayfa
Ekonomi
İslam
İlçeler
Kilis Güncel
Analiz
Eğitim
Siyaset
Vefat
Spor
Bitki Rehberi
Güncel Haberler
Kültür & Sanat
Teknoloji
Sağlık
Dünya
Türkiye
Videolar
Köşe Yazarları
Foto Galeri
Video Galeri
Biyografiler
Vefatlar
Üye Paneli
Günün Haberleri
Arşiv
Gazete Arşivi
Anketler
Hava Durumu
Gazete Manşetleri
Nöbetci Eczaneler
Namaz Vakitleri
  • Analiz
  • Eğitim
  • Ekonomi
  • İlçeler
  • İslam
  • Kilis Güncel
  • Kültür & Sanat
  • Sağlık
  • Siyaset
  • Spor
  • Foto Galeri
  • Video Galeri
  • Köşe Yazarları
  • Biyografiler
  • Vefatlar
  • Üye Paneli
  • Günün Haberleri
  • Arşiv
  • Gazete Arşivi
  • Anketler
  • Hava Durumu
  • Gazete Manşetleri
  • Nöbetci Eczaneler
  • Namaz Vakitleri

  • Rss
  • Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri

kilispostasi.com Haber Portalı 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na %100 uygun olarak yayınlanmaktadır. Ajanslardan alınan haberlerin yeniden yayımı ve herhangi bir ortamda basılması, ilgili ajansların bu yöndeki politikasına bağlı olarak önceden yazılı izin gerektirir.