Pazar günü sandık başına gideceğiz. Genel seçimlere bir seneden fazla zaman olmasına rağmen, bu yerel seçimlerin genel seçim etkisi yapacağı muhakkak.
Yerel seçimler, belediyecilik anlayışı içinde hizmetin ve projenin öne çıkacağı bir tercih… Oysa seçim sathı mahalline girilmesinden kısa bir süre önce patlak veren 17 Aralık operasyonları seçimin mantığını projenin ve hizmetin dışındaki kıstaslara taşıdı.
Hiç düşündünüz mü, hangi genel başkan, belediye başkan adayını veya ilçe adaylarını anlatırken, çözümlerini aktardı?
Partiler üzerinden ve özelde AKP için cemaat eleştirisi ile şekillenen bir seçim çalışması seyrettik.
Biz kendimizi yukarıdaki yorumdan ayrı tutuyoruz. Zira BTP kadroları, Milli Ekonomi Modeli’ni arkalarına alarak, onun sunduğu kaynak zenginliği ile hizmete ve çözüme talipler.
Ekranlardan projelerini anlattılar, iş ve aş sunmanın yolunu izah ettiler.
Milli Ekonomi Modeli’ni deklare ettiğimiz 2005 senesinden bu yana, sandık başına giden seçmenimizin kulağına, bu modelin uygulanabilirliği hakkında veya kaynak meselesiyle ilgili pek çok fitne fısıldandı.
Ancak Rusya da her kuralı devreye giren ve bu ülkenin kalkınmasında temel dinamik olduğu bizzat Putin’in danışmanlarınca defaatle dile getirilen Milli Ekonomi Modeli hakkında uydurulan mesnetsiz dedikoduları aşmıştır.
Artık kimse, parayı nereden bulacak veya nasıl yapacak diyemiyor.
Kapitalizmin pençesindeki Türk halkı için tek çözüm, Milli Ekonomi Modeli’ne geçiştir.
Zira ekonomi; işçiyi, memuru, emekliyi, dulu, yetimi, ev hanımını, öğrenciyi, tarım kesimini, hayvan yetiştiricisini, orman köylüsünü, nakliyeciyi ilgilendirdiği gibi; borç alınarak döndürülen piyasa dengeleri iç siyaseti ve dış politikayı da şekillendiriyor.
Bu hassas noktayı çok iyi gören Atatürk, tam bağımsızlık için ‘milli ekonomi’ demiştir.
Ekonomi sisteminiz kendi kendine yetebilen bir millilikte olmazsa hangi sahayı düşünürseniz düşünün dış güçlerin etkisinden kurtulamazsınız.
Kısaca Türkiye’nin ve Türk insanının, bugün 120 ülkede kısmen uygulanan Milli Ekonomi Modeli’ne ihtiyacı sıkıntılarının halli için bir zorunluluktur.
Ne mutlu o vatandaşa ki, oyu ile adil paylaşımı, istihdamı, sürekli gelişmeyi, tam bağımsızlığı sunacak; bolluk ve bereket getirecek sistemi ve kadroyu seçer!
