Sözde barış süreci ile meşgul Türkiye, bu barışın tesisi sonrasında ekonominin canlanacağı hakkında yorumlar dinliyor. O bölgede iş imkânlarının artacağı ve bölgenin kalkınacağına dair öngörüleri duyuyor.
Oysa sorunların halli neticesinde bahsi geçen bu gelişmelerin sağlanmasına dair tek bir çözüm önerisinde bulunan yok.
Üstelik ekonomik kalkınmaya, iş imkânına ve aşa sadece Doğu ve Güneydoğu halkımız değil, tüm Türk halkı muhtaç.
Açlık sınırının altında yaşayan milyonlar, aziz Türk Milletinin kaderi haline getirildi.
Bu noktada tarım kesiminin ve hayvan yetiştiricisinin durumu daha da vahim.
Sabit bir geliri olmayan bu vatandaşlarımız, ancak yetiştirirse, evine ekmek götürebilir.
Özellikle son dönemde, katıldığımız Milli Kahramanlarımızı Anma Programlarında yanımıza gelen çiftçi kardeşlerimizin ve hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımızın dertlerini sıklıkla dinliyoruz.
Yem ve gübrenin pahalılığı, mazotun yüksek fiyatı, ürünün ve hayvanın para etmemesi bıktırmış durumda.
Dışarıdan gelen ithal hayvan ve kesilmiş etler de ayrı bir mesele.
Bu şartlarda, elinden başka bir iş imkanı da gelmeyen vatandaşımıza, biz ayağınıza gelerek size cennet gibi çözüm paketleri sunduğumuzda neden bizi desteklemediniz, demekten kendimizi alamıyoruz.
Bugün Rusya Devlet Başkanı Putinin uygulayacağım dediği ve hayata geçirdiği Milli Ekonomi Modeli (MEM), tarım ve hayvancılık konusunda da tek çözümdür.
Zira bu kesimlere verilecek devlet desteğinin karşılanması, senyoraj ile temin edilmektedir. Tezin temel görüşlerinden olan ihtiyaçların sınırlı kaynakların ise sınırsız olduğu gerçeğinin kabulü ise, kaynak paylaşımında adil bir gelir dağılımı için şarttır.
Kapitalist ve liberal sistemlerin insandan uzak yaklaşımına karşılık, MEM, insan merkezli tek ekonomi sistemidir. Tüketiciyi dikkate aldığı için ezilen çiftçinin, hayvan yetiştiricisinin, işçinin, memurun, ev hanımının, emeklinin, öğrencinin vs. tüketen herkesin gelirden hak sahibi olmasını temin eder.
Tüketenin aynı zamanda ekonomiye katkı sağlayan tüketim kabiliyetini sosyal devlet projeleri ile devreye koyan MEMdeki, proje mukabili sıfır faizli kredi imkânı da milletin yüzünün gülmesi için çok önemlidir. Biz çiftçimiz için bu krediyi, gerekirse geri ödemesini ürün olarak da verebilirler şeklinde düzenlemiştik. Bugün aldığı kredileri ödeyemediği için evi, tarlası ve traktörü haczedilen çiftçi kardeşlerimiz bizi iyi dinlesinler;
Bağımsız Türkiye Partisi olarak bizler, Tahditleri kaldıracağız. Devlete ait toprakları uzun vadeli, sembolik ücretler karşılığında kiraya vereceğiz. Bizim dönemimizde ürün fiyatları çiftçiler tarafından, üretici kooperatif üzerinden belirlenecek. Devlet üreticinin yetiştirdiği ürünün yüzde 50sine en az 6 ay evvelinden avans verecek. İthal ürünlere karşılık yerli üreticinin korunması devlet garantisinde sağlanacak. Devlet ürünlere pazar garantisi verecek. Gübre ve tarım ilaçları konusunda yatırımları teşvik edeceğiz. Çiftçiye emeklilik desteği ve doğal afetlere karşı sigorta desteği sağlayacağız derken, tezimiz olan Milli Ekonomi Modeline güvenerek bunları vaat etmiştik.
Yine Hayvan yetiştiricisi vatandaşlarımıza; sıfır faizli kredi desteği vereceğiz, üreticiye yem desteği vereceğiz, hayvancılık sektöründe yüksek fiyatla alım garantisi getireceğiz, damızlık desteği sağlayacağız, et ithalinde uygulanacak gümrük vergileri ile yerli üreticiyi koruyacağız, doğrudan gelir desteğinin yanında, sigorta ve ıslah çalışmaları ile de üretici desteklenecek dediğimizde bunları MEMe güvenerek vaat etmiştik.
Ve bunları yapma noktasında kendimizden o kadar emindik ki, sözlerimizi noter tasdikli senet halinde sizlere sunmuştuk.
O gün bize inanmayan, nasıl yapacak, nereden verecek diye hakkımızda uydurulanlara inanan sizler bugün icra kapılarında, açlık ve işsizliğe elinizle mahkûm oldunuz.
Lütfen, bu yanlışı bir kez daha yapmayalım. Geliniz, Bağımsız Türkiye Partisini ve uygulayacağı Milli Ekonomi Modelini hayata geçirelim ve tüm dertlerinizden kurtulun.