Nişasta bazlı şeker icat olunalı çok oldu ama, Şeker Fabrikaları satışı gündeme gelince hatırladık her nedense bu kadar zararlı olduğunu! Oysa biz ülke olarak doğallıktan çıkalı çok uzun zaman oldu.
Glikoz şurupları ilk kez 1811’de Almanya’da üretilirken, enzim işlemi ile birlikte glikoz şurubu olarak sanayide yerini alması 1970’li yıllara dayanır. Fruktoz şurubu ilk kez o yıllarda ABD tarafından piyasaya sürülüyor. Türkiye’de ise 1997 yılında içecek ve meyve suyu sektörlerinin yoğun talepleri doğrultusunda fruktoz üretimi başlıyor. Sonrasını hepimiz biliyoruz zaten! O yıllardan günümüze neredeyse doğal bir gıdamız kalmadı.
Bunu ortaya çıkaran dünyanın gelişmiş ülkelerinde yasaklanmasına rağmen, dünyanın en büyük şeker pancarı üreticilerinden biri olan Türkiye’de neden halen tüketildiği merak konusudur.
Tarımın ve hayvancılığın dünyada en stratejik sektörler haline geldiği dünyada, biz ülke olarak bunları kaybetmenin sancısını hissetmeden acısını yaşamaya başladık.
Her şey bir yana bu kadar sahtekar ne zaman türedi bu ülkede! Ucuz üretim veya çok fazla para kazanma adına yapılanların insan sağlığını nasıl hiçe saydığını gördük, duyduk!
Soner Yalçın’ın yazdığı köşe yazısında “Plastik Salça” ara başlıklı bölümü gelin beraber okuyalım:
Türk mutfağı salçasız olmaz.
Peki hangi salça?
Sözü yine bir gıda mühendisine bırakayım:
“Son yıllarda salça sanayinde plastik ambalaj (plastik kova ve pet ambalaj) içinde satılan salçalar çok talep görünce satış müdürlerimiz bizden böyle ürünler talep etti. Konu üzerine eğildik; ve Gıda-Tarım-Hayvancılık Bakanlığı tarafından bu tip salçalara kimisine ‘ev tipi' kimisine de ‘konsantre tuzlu salça' diye üretim izni verildiğini gördük. Üretmeye karar verdik.
Ancak aklımıza takılan sorular vardı nasıl oluyor da pastörize edilmiş bir salça (92-93 derecede) böyle plastik ambalajlara konabiliyordu!
İlk önce aklımıza tuz geldi; Türk Standardı 1466'ya göre, yazılan kuru madde oranına bakarak tuz koyduk, fakat salça uzun süre dayanmadı; 10 gün içinde küflendi.
Diğer firmaların nasıl yaptıklarını araştırdık; sodyum benzoat ve potasyum sorbat koruyucular ve aşırı tuz kullandıklarını öğrendik.
Tarım Bakanlığı'nın verdiği üretim izinlerinde yani etiket bilgilerinde koruyucu olarak sadece tuz ibaresi vardı ama değişik koruyucular kullanılıyordu! Üstelik binde 1 olması gereken koruyucuların oranı yüzde 1 seviyesindeydi! Ayrıca 30 brix salçada yüzde 4.2 olması gereken tuzun yüzde 7 oranlarında kullanıldığını gördük.
Halkımızın sağlığı ciddi tehlike altına atılmaktadır; çünkü sodyum benzoat ve potasyum sorbat kanserojen maddelerdir…”
Eğer gereken önlemler alınmazsa, toplum bilinçlenip sırf ucuz olduğu için bu ürünleri satın almayı bırakmazsa, gelecek bizler için çok da aydınlık gözükmüyor.