Geçtiğimiz günlerde Alman İçişleri Bakanı Hans Peter Friedrich ilginç bir açıklama yaparak, 3 yıldır içinden çıkılamayan ekonomik iflasın çözümü için Yunanistan?ın milli paraları drahmiye geçmesini önerdi.
AB yardım paketinin ikinci kısmı olan 130 milyar Euro?nun serbest bırakılması ile birlik tarafından desteklenen ancak, yıllarca sürecek bir ekonomik cendereye alınan Yunanistan bu çözümün kendilerini kurtaramayacağının çoktan farkında ki cadde ve sokaklarda protesto gösterileri sürüp gidiyor. Avrupa Birliği?nin amiral gemisi konumundaki Almanya bu işe en çok karşı çıkanlar arasında yer alırken, Almanya İçişleri Bakanı?nın bu çıkışı Merkel?i de fena halde kızdırdı. Çünkü AB?nde ortak fikrin, serbest bırakılan ekonomik yardım paketinin gereklerinin Yunanistan tarafından bir an önce yerine getirilmeye başlanması olarak ortaya çıkıyor. Görülüyor ki, rakam ne kadar büyükse, Yunanistan?ın boynundaki kıskaç da o kadar daralıyor. Yani Avrupa?da kimse Yunanistan?ın Drahmi?ye geçmesine iyi gözle bakmıyor, Alman İçişleri Bakanı hariç!
Yunanistan halkı geçmişte güle oynaya girdikleri AB?nin kendilerini bu duruma düşüreceğini bilselerdi, tavırları herhalde farklı olurdu. Çünkü yardım paketlerinin serbest bırakılması ile zaten zor günler yaşayan emekli, çalışan memur ve işçi maaşlarında yapılan kesintilerin devam edeceğinin herkes farkına varmış gözüküyor. Bu da elbette komşunun işine gelmiyor. AB ise iflas eden bu organlarını yaşatmak için güya yardım ediyor ama bu yardımın istenilen zamanda geriye dönebilmesi için kimsenin gözünün yaşına bakmıyor.
Zamanında Milli Ekonomi Modeli?nin sahibi olan BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Avrupa Birliği?ne 15 yıl ömür biçtiğinde, çoğu kimse AB?nin yıkılmaz bir kale olduğunda hem fikirdi. Ama zamanla, milli paralarını basmayı terk ederek Euro bölgesine giren bütün ülkeler, ne denli büyük karlardan vazgeçtiklerini içine düştükleri milyarlarca Euro borcu gördükten sonra anlayabildiler. Yunanistan aysbergin sadece görünen yüzüdür. Avrupa Birliği?ne üye birçok ülke ciddi borçlar altında ezilip büzülürken, dışarıya biz güçlüyüz imajı vermeye çalışıyorlar. Ama mızrak çuvala sığmadığı için işsizlik rakamları, ekonomik veriler bunun tam aksini yansıtıyor.
Milli paranın en büyük gelirlerinden olan senyoraj hakkını kullanamayan Avrupa Birliği devletleri, piyasada bulunması gereken parayı dengelenmek için borçlanma yoluna gidiyorlar. AB tarafından kendilerine ayrılan miktarla yetinmek zorunda bırakılan devletlerde, bu borçlanma bir gereklilik olarak sürüp gidince, borçlarda alıp başını gidiyor. İşte Yunanistan?ı iflasın eşiğine taşıyan durum budur.
Aslında ülke olarak bizim durumumuz daha içler acısıdır ki, Türkiye Avrupa Birliği?ne üye olmadığı halde, senyoraj hakkını kullanıp kendi parasını basmıyor. Emisyon açığını Hard Currency?ler (Euro, Dolar) ile iç ve dış borçlanma yolu ile halletmeye çalışıyor. Aslında en güzeli Yunanistan Drahmi?ye dönmesi, bizim de Türk Lirası?nın ne kadar kıymetli olduğunun farkına varmamız olacaktır.
Selim Baytürkmen