Sınır ticaretinin sona ermesi ile birlikte ciddi bir girdi kaybı yaşayan Kilis Ekonomisi, ardından yaşanılan roket felaketi ile adeta dibe vurdu. Geçimi çiftçilik ve sınır ticaretine bağlı Kilis’in ekonomik sorunları, ne yazık ki halen çözülebilmiş değil!
Bugün burada toplumun hangi kesiminin ne gibi sorunları olduğundan veya bunlara getirilecek çözüm yollarından bahsetmeyecek, “Şehrin ekonomisi nasıl düzelir?” diye sorular sormayacağım. Asıl sorum başlıkta da sorduğum soru olacak: “Kilis’in sorunlarını çözmek istiyor muyuz?”
Bu soruyu sormamın nedenlerinin başında; yıllar önce bir yetkili ile aramızda geçen diyalog yatar. O zaman üzüm ve zeytinyağı fiyatları dibe vurmuş. Çiftçi, maliyetlerini bile çıkaramaz bir duruma düşmüştü. O arkadaş şunları söylemişti: “Yıllardır aynı ürünleri yetiştiriyoruz. Çiftçi de para kazanacak şeyler ekmeyi öğrenmeli.”
Bu birincisiydi. İkincisi ise esnafların bazı yetersizliklerini ekonomik sorunlara bağlayanlar, sorunun temelinde esnafının veya tüccarın ekonomik becerisizliğinin yattığını savunuyorlar. Elbette burada kim ne dedi? Ne için dedi? Neyi amaçladı? sorularının cevaplarını aramıyoruz.
Kısaca herkes birilerini suçlayarak, işin kolayına kaçıyor. Kimse Kilis’in sorunlarını çözmek istemiyor. Bu nedenledir ki, yıllardır birçok sorunla boğuşa boğuşa ekonomik anlamda çöken bir şehir düze çıkamıyor.
Şu şöyleydi, bu böyleydi diyerek bahaneler arkasına saklanmak gibi bir alışkanlığın hakim olduğu yerde sorunların kendiliğinden çözüm bulmasını bekleyemezsiniz.
Sorunun temelinde, Kilis’i ve Kilislileri olduğu gibi kabul edememek, bu noktadan hareketle ekonomik sorunların çözümüne yönelik harekete geçmemek yatıyor.