Ben küresel güçlerin yöntem değiştirdiğini düşünenlerdenim. Sahip olmak istediği şeyi zorla ve ne pahasına olursa olsun bir mantıkla elde etmeye çalışan bir yol izliyor. Eski yöntem şuydu: ?Gelin dost olalım, biz size teknoloji ve silah satalım, siz de bize ve şirketlerimize kaynaklarınızın her türlü yolunu açın.? Bu bir süre işledi. Modern dünya düzenine ayak uydurmak isteyen birçok ülke de bu ağa düştü.
Bugün Ortadoğu?da ve özellikle Libya?da yaşanan olaylar, bize yöntemin ne kadar değiştiğini gösteriyor. Libya?ya neredeyse herkes müdahale etti. Tomahawk füzeleri, uçaklar ve gelişmiş silahlar devreye girdi. Milyonlarca dolar harcandı. Türkiye de bu işe katıldı.
Yöntem değişmişti, diktatörleri kendi ülkelerinde misafir etmekten, onları ağırlamaktan istedikleri payı koparamayan güçler, düşman seçme yoluna giriştiler. Çünkü dostunuz olandan zorla bir şey alamazdınız. Her şey anlaşmalarda, karşılıklı görüşmelerde kesinleşiyordu. Ama siz onu kendinize düşman yaparsanız, her şeyini almaya hak kazanırsınız. Böyle bir hukuk yok elbette ama, gözlerini petrol ve para hırsı bürümüşlerin metotları bu oldu şimdilerde!
Irak ve Afganistan bugün yaşananların olgunlaşmış birer örneği değil midir? Saddam?ı vuran Amerika?nın geçmişte diktatör dediği lideri ülkesinde ağırladığını, silah fabrikalarını güler yüzlerle gezdirdiğini hepimiz televizyonlardan seyrettik. Şimdi Saddam?ın yerinde yeller esiyor.
Gelinen noktada bir ülkenin zenginlikleri, doğal kaynakları ve kısaca her şeyi var. Amaç ne var ne yoksa tamamen elde etmek. Bunun içinde çeşitli bahaneler üretmek, demokrasi havariliği yapmak çok normal karşılanıyor. Kimsenin yahu siz bir ülkeyi işgal ettiniz, halk ölüyor, hayatta kalanlar ölmekten beter oluyor? diyen yok. Ne kadar suç varsa baştaki diktatörün.
Amaç ve çıkarlar ortak olunca yaşananların veya ölenlerin pek önemi kalmıyor nedense. Olaya müdahil olan ülkelerin insanları bir şekilde sessizleştirilip veyahut buna bile gerek kalmadan kendiliklerinden olayı çabucak kabulleniveriyorlar. Bu da herkesin ben merkezli hareketinin doğal bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor. Kelimelerin kifayetsiz kaldığı durumlar bunlar, bulanıklık ve karmaşa her tarafa ve hatta insanların beyinlerine, düşüncelerine kadar ulaştı.
Sonuçta düşmanımdır, her şeyini almaya hakkım vardır!
Selim Baytürkmen