İnsan olarak birçoğumuz, genel bir anlayışa sahibizdir. Görmediğimiz veya güvendiğimiz bir ağızdan duymadığımız çoğu şeyin, gerçekliğine inanmakta zorluk çekeriz. Kalbimizin tam olarak tatmin olması, bilgi dağarcığımızda mevcut olan bu bilgilerin, tam olarak ispatlanması ile mümkündür. Bunun tam olarak ifadesi, gerçekle yüzleşmedir.
Geçtiğimiz günlerde aslında bildiğim ama gerçekliğine şahit olamadığım, ülkemizin bir gerçeğiyle yüzleştim. Türkiye genelinde mangal kültürünün ne kadar yaygın ve vazgeçilmez olduğunu hepimiz biliriz. Havanın açık veya kapalı olması mangalcıları engelleyemez hiçbir zaman. Bir fırsatını bulup o an elde ne tür bir malzeme varsa, et, tavuk v.s fark etmez, hemen mangal yakılır ve tadı çıkarılır.
Oysa ülkemizde bu mangal keyfini senede sadece bir kez yaşayan, sayıları azımsanmayacak kadar çok bir çoğunluk mevcutmuş. İşte bu halde olan bir vatandaşımızla yaptığımız Ne olacak bu memleketin hali? konulu bir sohbette, ağızlarından dökülüverdi sadece Kurban Bayramında ailesi ile birlikte mangal yapabildiği. Biliyorduk belki fakir halkın, etsiz bir yılı nasıl geçirdiğini ama, ilk ağızdan duyduğunuzda gerçekliğine tam olarak şahit oluyorsunuz. Ve bu gerçeklik sizi bir hayli kötü etkiliyor.
Aklınıza, canım mangal yapmayıversinler onlar da, gibi bir düşünce gelebilir. Mangal yapıp yapmamak değil anlatmak istediğim. Ülkemizde büyük bir çoğunluğun, çok fakir olduğuna dikkat çekmek istiyorum ve eti rüyalarında gördüklerine. Biliyoruz bunları diyebilirsiniz, ben de biliyordum. Ama bu gerçekle yüzleşince, durumumuzun ne kadar acı verici olduğunu ve bu duruma siyasilerin ne kadar duyarsız kaldığını ayın ondördü gibi gördüm.
Bu vatandaşlarımız tam anlamıyla bir yokluk yaşıyorlar. Devletin onlara yaptığı yardımlar konusunda da bir çift lafları var. Aynen aktarıyorum dikkatle okuyun: Beyim, her yıl kömürümüz geliyor. Doktora ve ilaca para ödemiyoruz. Bulgur, simit, yağ gibi gıda yardımı alıyoruz. Ancak geçinemiyoruz. Bundan önce işimizde kazandığımız parayla, yakacağımızı alıyor, doktora parayla gidiyor, ilacımızı karnesiz, paramızla alıyorduk. O zamanlar daha iyi geçiniyorduk. Bize eski işlerimizin olduğu günleri versinler. Gerisi kendilerinin olsun.
İşte bunlar ülke ekonomimizin nereden nereye geldiğine dair kesin bir delildir. İnsanımız, yardım yapılmasını istemiyor. Kendi kazanıp kendi yemek istiyor. Bu noktada yapılan yardımların bir işe yaramadığını gösteriyor. Açık o kadar büyük ki, göstermelik yardımlarla bunu kapatmak tamamen imkânsız.
Seçimlerle ilgili haberlerin artmaya başladığı, şu parti alır, bu parti geride kalır anketlerinin yapıldığı şu günlerde, millet olarak her zamankinden daha dikkatli olmamız çevremizde olup bitenlerin farkına varmamız gerekiyor. Gerçeğin ötesinde yaşamak yerine, gerçekle yüzleşmenin vakti geldi.
Selim BAYTÜRKMEN