Koşullara bakarak veya mantık üreterek doğru sonuçlara ulaşmak yerine, seçimlerimizin, kolay inanılan ama uygulamada kötü sonuçlara sebep olan tercihleri doğurması, insanoğlunun arkasına sığındığı cahilliğin bir sonucu değildir.
Hangi sınıftan hangi eğitim aşamasından olursa olsun insan, bildiğimiz anlamda cahil değildir. Herkesin bir manzaraya bakıp da aynı şeyleri görüp farklı şeyleri düşünmesi gibi, insanoğlu ne kadar cahil sıfatıyla süslese de kendini veya toplumu, olaylar nettir bir göl manzarası gibi!
Bir gizem yoktur kısaca.
Bu kadar anlatım ile varmak istediğim sonuç şudur ki; Günümüz Türkiye'sinin şu an ki hali noktasında dolaylı veya direkt olarak mesul kişi veya kişilere sıfat olarak atanan cehalet aslında hiç var olmadı.
İnsanlar bilinçli bir şekilde tercih yaparak bu hayatı ve yönetimi seçtiler. Kimse cahil değildi, herkes yaptığının farkındaydı.
Aynı manzaraya bakan iki farklı insan, farklı ayrıntılar görür ama, genel anlamda manzara aynıdır. Bu bir öngörü değil gerçekliktir ve iki gözünüz olması yeterlidir! Profesör veya hamal olmanız manzarayı değil size yaşattığı duyguyu değiştirir sadece!
Seçimlerimiz gayri ihtiyari değil bilinçlidir.
Yani bu yüzden kimse, “ben bilmiyordum”, “bu insanlar cahil”, “ne yaptığını nereden bilsin” gibi ne yaptığını bilmez bir görüntü çizemez. İmam Ali’nin ifadesi ile: “Kibri yüzünden ilim öğrenmeyen cehaletinden istifade etmeyi seçer.”
TÜİK verilerine göre açlık sınırı altında yaşayan 1 milyon 250 bin ve yoksulluk sınırı altında yaşayan 17 milyonu aşkın insanın, dünyada uygulanan bir model haline gelen Milli Ekonomi Modeli’ni seçmek yerine, mevcut duruma evet demeleri; bilmediklerinden mi?, cehaletlerinden mi? yoksa bile isteye tercihlerinden mi kaynaklıdır siz karar verin? Uçurumun kenarında olan bir insanın kendine uzanan eli veya ölmek üzere olan bir kişinin ekmeği reddetmesi kadar delicedir bu durum!
Kurgulanmış olanı beklemek yerine gerçeği görebilmek kadar önemli bir yeteneği yoktur insanoğlunun…