Son dönemlerde rüşvet,devlet
malını talan, ihaleye fesat karıştırma yolsuzluk gibi olaylar sıradanlaştı
ve bu öyle bir hal aldı ki, insanlarımızın
artık bu fiili işleyenleri ayıplamayı bırak, kınadıklarına dahi
şahit olamıyoruz.Bu yanlış işlerin devletlerin
çöküşüne sebep olduğunu anlatmaya çalıştığınızda insanımız hemen
savunmaya geçiyor ,yahu sen daha hala orda mısın ?
"Bal tutan
parmağını yalar"
"Çalıyorsa da
yapıyor ya"
"Kim olsa
aynı şeyi yapar " gibi ifadeleri kullanırken
aslında kendi ruh halini ifşa ediyor, anlayacağınız benim elime geçse
böyle bir fırsat bende aynı şeyi yaparım diyor . Bu kötü hastalık ne yazık ki aşağıdan yukarıya
tüm kurumlarımıza ve idarecilerimize bulaşmış durumda(istisnalar kaideyi
bozmaz). Bu durumu en iyi şekilde
anlatan bir kıssayı sizinle paylaşmak istedim.
Bir zamanlar Çin'de bir
adam o kadar aç ve bitkin düşmüştü ki, dayanamayıp bir armut çaldı..
Adamı yakalayıp
cezalandırılmak üzere İmparator'un karşısına çıkardılar. Hırsız İmparator'u
görünce ona şöyle dedi;
"Değerli efendim, çok
açtım, dayanamadım çaldım ve yedim. Beni affetmeniz için yalvarıyorum. Eğer
affedersiniz size paha biçilemez bir armağanım olacak.."
İmparator dudak büker;
"Senin gibi birinde
paha biçilemez ne olabilir ki?"
Hırsız, avucunun içindeki
armut çekirdeğini uzatır ve;
"Bu çekirdeği
ekerseniz bir gün içinde altın meyveler veren bir ağacın yeşerdiğini
göreceksiniz.."
İmparator kahkaha atarak;
"Ek o zaman, altın
meyveleri görünce affederim seni.." dedi.
Yoksul
adam;"Haşmetlim bu tohumu ben ekemem çünkü ben bir hırsızım..
Bu tohumu ancak, ömründe
hiç çalmamış, başkalarına hiç haksızlık
yapmamış, yalan söylememiş biri ekebilir. Tohum o zaman gücünü gösterir, aksi
takdirde onu ekeni zehirler, tarif edilemez acılarla öldürür. Sultanım, bu
tohumu ancak siz ekebilirsiniz.."
İmparator irkildi,
suratını astı, bir süre düşündü, sonra hırçın bir sesle;
"Ben imparator'um
bahçıvan değil, o tohumu başbakana ver eksin de altın meyveleri görelim."
dedi..
Yoksul adam, tohumu
başbakana uzatınca başbakan telâş içersinde İmparator'a dönüp itiraz etti.
"Ben ekim biçim
işlerinden anlamam efendim, sihirli tohumu ziyan ederim. Bence bu tohumu hazinedar
başı eksin.."
Hazinedar başı da hemen
bir bahane buldu ve bu görevi başkasına devretti.
Bir bir orada bulunan
herkes sudan sebeplerle tohum ekme görevinden kaçındılar..
Sonra İmparator, doğan
sessizliğin içerisinde bir süre düşündü. Başı önünde olan başbakana, hazinedara
ve bütün görevlilere dik dik baktı ve;
"Hadi bakalım bu
hırsız bahçıvana tohumun nasıl altın meyve verdiğini hep birlikte gösterip
sevindirelim." dedi.
Cebinden bir altın çıkarıp
yoksul adamın tutması için attı.
Herkesin ceplerinden
sessiz sedasız birer altın çıkarıp adama vermesini istedi..
Sonra da gülerek;
"Bas git buradan be
adam, bugünlük bu ders bize yeter."
dedi..
ALAİDDİN ÖZKAR 26/6/2019
Harika bir yazı.. Tebrik ederim.
Eline sağlık malsef hala ayni zihniyet çalıyor ama yapıyorlar dusturu devam ediyor ve edecekte, hırsızlığın yasalaştırldığı tek ülkeyiz... 17-25 Aralık yolsuzluğu unutulmadı, hırsızları ifşa edenler ceza***dırıldı.... Gerçi onlarda pek dürüst değildi ya..!!!!