7 Aralık Kilis'in düşman işgalinden kurtuluş 101. yıl dönümüdür. Son yıllarda istenilen düzeyde olmasa da, senelerdir, Kilis’in Fransız işgalinden kurtuluşunu çeşitli etkinlerle kutluyoruz.
Bu makalede, 101 yıl önce düşman işgalinden kurtulan Kilis’in, Bugün Ekonomik, Kültürel ve Sosyal yönden de kurtuluş savaşını kazanıp kazanmadığına bakacağız.
Kurtuluş savaşından sonra birçok il, doğru bir hamle ile kendi kahramanını şehir ile özdeşleştirmiş, bu vesileyle şehirlerinin tanınmasına katkıda bulunmuşlardır. Mesela, Kahraman Maraş Sütçü İmam’ını, İzmir Hasan Tahsin’ini, Erzurum Nene Hatunu, Kara Fatma’yı, Gaziantep, Şehit Kamil’i, Şahin Bey’i, Karayılan’ı ile hem övünmüş, hem de yaptıkları kültürel anma toplantılarıyla birlikte, şehirlerini, ülke gündemine taşımışlardır. Kilis olarak bizler, Polat bey, Aslan bey, Şehit Sakıp, Kartal bey gibi yerel kahramanlarımızı tanıtmayı becerememişiz.
Bölgemizde Antep, Gazi unvanı alırken, Maraş, Kahraman unvanı alırken, Urfa, Şanlı unvanı alırken, bize de, Mücahit Kilis unvanını verin diyememişiz!
İzmir’le, Hatay Dörtyol, yıllardır düşmana ilk kurşunu kendilerinin sıktığını ispata çalışır. Niye, ilk kurşun dendiği zaman, kendi illeri akla gelsin, gündem olsunlar diye.
Oysa biz, Kuvva-yı Milliye’nin ilk olarak, 28 Ekim 1918 tarihinde Kilis’te Atatürk tarafından kurulduğunu, bırak ülkeye, kendi halkımıza bile anlatmamışız.
Olayı hatırlamak gerekirse: Yıldırım Orduları Komutanı olarak Halep'te bulunan Mustafa Kemal Paşa güney bölgelerini savunmak için bölge halkını düşmana karşı silahlandırmayı düşünmektedir. Bunun içinde Kilis'i ve Adana'yı dolaşmak incelemek kararındadır. Atatürk, 28 Ekim 1918 tarihinde dönemin kaymakamı İbrahim Bey'e Kilis'e geleceğini haber verip "şehrin ileri gelenlerini ve eşrafını kaymakamlıkta toplayınız" diye bir telgraf gönderir.
Ancak bu telgraf henüz Kilis Kaymakamlığına ulaşmamıştır. o sırada il sınırında nöbet tutan Kilisli mücahit çeteler, kendilerine doğru yaklaşan arabanın içerisinde Başkomutan Kemal Atatürk'ün bulunduğundan habersizdir. Atatürk'ün yaveri Cevat Abbas Bey, derhal silahını çekerek önlerini kesen gruba çevirir. Atatürk Cevat Abbas Bey'e silahını yerine koymasını söyleyerek otomobilden aşağı inmesini söyler. Atatürk'ün karşısındaki genç, O'nun Çanakkale cephesinden tanıdığı Saraç Mehmet Çavuş'tur. Saraç Mehmet, Paşa'sını görünce heyecanlanır. Hazır ola geçerek tekmilini verir.
Mustafa Kemal Paşa, Çeteleri başına toplar. Burada ne yaptıklarını, neden silahlı olduklarını sorar. Çetelerden aldığı cevap onun için pek şaşırtıcı değildir. Anadolu'da düşlediği heyecan gerçekleşmeye başlamıştır. Bir ulus kadını ile erkeği ile uyanmış, "Ya istiklal, Ya ölüm" parolası Kilis’te ateşlenmiştir.
Kilis hükümet konağında o gece yapılan toplantıda, bizzat Mustafa Kemal'in verdiği emirle Kilis garnizonunda bulunan 1000 kadar silah ve cephaneler Yüzbaşı Ziya Bey tarafından sivil halka dağıtılır. Kilisliler tarihe Kuvva-yı Milliye olarak geçecek bu örgütün kurulmasını sağlayan ilk kent olarak ne kadar gururlansa yeridir.
Gururlanmasına. Gururlanalım da, Kilis’in tanıtımına, Ekonomik, Kültürel ve Sosyal gelişimine, katkı yaparak gururlanalım.