Ana gibi yar Bağdat gibi diyar olmaz denilen yerde şimdi kan, gözyaşı, zulüm hâkim.
Dünyaya demokrasi, insan hakları ve bağımsızlık getireceğini iddia edenler, Irak'ta 1 milyon insanın ölümüne sebep oldular.
Irak'ın elinde olduğunu ve insanlık büyük bir tehlike arz ettiğini ifade ettikleri kitle imha silahlarını bulmak için 1 milyon insanı katlettiler.
Bu uğurda Irak'ta kadınları dul, çocukları öksüz, insanları evsiz barksız kaldı.
Bu uğurda onbinlerce insan sakat kaldı. Binlerce kadının, kızın namusu kirletildi.
Bağrında Abdülkadir Geylanileri, İmamı Azamları, , Ahmet Rıfaileri barındıran Irak'ta artık ne can ne mal emniyeti nede namus emniyeti var. Artık orada kardeş kavgası var.
Orada Amerikan askerlerinin yaptığı kan gözyaşı zulümler var. Bunları kendileri de utanmadan itiraf ediyor.
Ölenlerin kendilerine saldıran direnişçi olduğunu yazıp olayı gizlemeye çalıştılar. Ancak ABD basını katliamının gerçek yüzünü yazınca skandal patlak verdi. Pentagon soruşturma başlattı. 8 asker, müebbet hapis istemiyle yargılanıyor.
Dava kapsamında 24 Iraklının ölüm emrini vermekle suçlanan tim komutanı Çavuş Frank Wuterich, ilk kez konuştu. CBS kanalının 60 dakika programına çıkan ABDli çavuş, soğukkanlı bir şekilde katliamı anlattı. İşte tüyler ürperten itiraflar:
Yolda ilerlerken bir bomba patladı ve silah sesi duyduk. Konvoyun saldırıya uğradığını düşündüm. Yaptığım ilk şey
Daha sonra ikinci aracı durdurduk. Direnişçiye benziyorlardı. Savaş alanında kararsız kalamazsınız. Ya biz ölecektik ya da onlar. Bu yüzden onları da kurşuna dizdik.
Yolun kenarında iki ev bulunuyordu. Direnişçilerin oraya kaçtığını düşündüm. Bu yüzden baskın yapmaya karar verdim.
Evlere girmeden önce pencerelerden el bombası attık. Daha sonra odaları aradık. İçeriye girdiğimizde çok sayıda çocuğun öldüğünü gördük. Birkaç kişi bağırıyordu. Düşünmeden tetiği çektim. Çünkü biri bize ateş edebilirdi; silah arkadaşlarımın hayatından ben sorumluydum.
Zaten el bombası atmasaydık da odalara girdiğimizde de yine yaylım ateşi açıp herkesi öldürecektik. Bize öğretilen buydu. Evleri yapmamız gerektiği şekilde temizledik. Çocuklar öldüğü için üzgünüm ama bugün olsa yine aynı kararı veririrdim, tetiği düşünmeden çekerdim. Pişman değilim.
Kendinden başkasını insan yerine koymayan batı medeniyetin devşirmelerinden başkada bir şey beklenemezdi zaten
Dinimiz İslam bizlere kendi ailelerimizin canını, namusunu, malını koruduğumuz gibi, komşumuzun da canını, malını, namusuna helal getirmememizi ve onları da korumak ve kollamak vazifesi veriyor.
Beşeri münasebetlerde hal böyle iken, devletler arkasındaki komşulukta böyledir. Biz yıllarca komşumuz ırakla siyasi kültürel, ekonomik ilişkilerde bulunduk. En büyük ihracatımızı Irak'a yaptık. Yıllarca güneydoğu halkı Irak'ın ekonomik potansiyelinden istifade ettiği, örfümüzün, âdetimizin, dinimizin, peygamberimizin bir olduğu Irak'ın yanında olamadık.
Biz hiç bir suçu günahı olmayan masum ırak halkının da yanında olamadık.
Biz haklının yanında değil güçlünün yanında olduk. Hatta bizzat dışişleri bakanımız Abdullah Gül tarafından koalisyonun bir parçası olduğumuzu, Amerikanın başarısının Türkiye' nin başarısı olduğunu dünyaya deklare ettik.
Bizim Başbakanımız Müslüman komşu Irak halkı için değil, kahraman Amerikan askerlerinin başarısı için duacı olduğunu ifade etti.
Görüyormusunuz dağa taşa hak yol İslam yazacağız diye siyaset yapanların geldiği noktayı.
ALAİDDİN ÖZKAR