Hz
Ali, Recep ayının on üçünde, Cuma günü, Mekke’de Kâbe'nin içinde dünyaya
gelmiştir. Hz Ali’nin annesi Fatıma bint-i Esed’in doğum sancısı geldiğinde,
Allah'ın evi Beytül Haram'a gelmesi kendisine ilham edilir.
Hz. Ali'nin Kâbe'nin içinde doğumu hakkında
olayın canlı tanıklarından İbn-i Gan'eb şöyle anlatıyor: "Abbas b.
Abdulmuttalib ve birkaç kişiyle Kâbe'nin karşısında oturmuş sohbet ediyorduk.
Fatıma b. Esed'in doğum sancıları içinde Kâbe'ye yaklaşarak şöyle dua ettiğini
gördük : "Ey Rabbim! Sana, Peygamberlerine ve onlara gönderdiğin
kitaplarına inanıyorum. Ben atam İbrahim'in söylediklerini tasdik ediyorum.
Doğrusu O bu evi yükseltti. Öyleyse Kâbe'yi yapanın ve karnımda taşıdığım bu
çocuğun hürmetine bana bu doğumu kolaylaştır."
Bu
sırada hepimizi hayrete düşüren bir şey oldu. Gözlerimizin önünde Kâbe'nin
duvarı yarıldı ve Fatıma binti Esed içeriye girdi ve yarılan duvar tekrar
birleşti. Biz koşarak Kâbe'nin kapısına vardık ve kilidini açmaya çalıştık
ancak açamadık. Bu esnada bu olayın sıradan bir olay olmadığını anladık.
Dört
gün sonra tekrar Kâbe'nin yarılan yeri açıldı ve Fatıma binti Esed kucağında
nur topu gibi bir çocukla dışarı çıktı."
Hz.
Ali adının konması hakkında da annesi şöyle diyor: "Ben oğlumun doğumundan
sonra, Kâbe'den çıkmak istediğimde gaybten bir ses geldi : "Ey Fatıma! Bu
bebeğin ismini Ali koy. Çünkü Aliyy'ül A'la (yücelerin yücesi) olan Allah Teâlâ
buyuruyor ki; 'Ben onun ismini kendi ismimden türettim, edebimle onu
edeplendirdim ve en derin bilgilerimi ona öğrettim. O putları benim evimde
(Kâbe'de) kıracaktır, evimin üzerinde ezan okuyacaktır, beni takdis ve temcit
edecektir (büyültüp ululayacaktır.) Onu sevene ve ona uyana ne mutlu. Ona karşı
gelip düşmanlık yapana ise yazıklar olsun."
Fatıma
binti Esed, Kâbe'nin içinde doğurduğu oğlunu kucağına alarak Kâbe'den
çıktığında karşılaştığı ilk kişi Hz. Peygamber (s.a.a) olmuştur. Hz. Peygamber
bu karşılama sırasında Hz. Ali'yi annesinin kucağından alarak bağrına basar. Bu
olay Hz. Peygamber'in ona yönelik ilgisinin ve ona dönük özel yetiştirme
sürecinin başlangıcı idi.
Bu
yeni doğan bebek, anne-babası ile amcasının oğlu olan Hz. Peygamber'in (s.a.a)
kucaklarında büyüdü. Hz. Peygamber ona, başka hiç kimseye göstermediği üstün
bir duygu ve özen ile yaklaşıyordu.
Fatma
binti Esed’de çocuklarına göstermediği ilgi, alaka ve sevgiyi Allah'ın resulü
Muhammedi gösteriyordu. Fatıma binti Esed annemiz rahmetli olduğunda onu
toprağa Hz. Ali Efendimizle birlikte Allah Resulü koyacaklardır.
Allah'ın
sevgilisi üzerindeki hırkayı çıkarıp Fatıma binti Esed annemizin kefeninin
üzerine saracak ve Allah'a şöyle niyazda bulunacaktır: "Bu gelen benim
anamdır, Ya Rabbi 124 bin Peygamber hakkı için senden istiyorum. Anama en güzel
şekilde, ben geliyormuşum gibi muamele yapılmasını istiyorum Yarabbi. "
Medine
ye hicret edildiğinde Peygamber Efendimiz(sav), Ensar ve Muhacirleri ikişerli
kardeş yaptı. Fakat Hz. Ali için bir kardeş tayin etmedi. Bunun üzerine Hz. Ali
şöyle dedi: “Bütün ashabını birbirine kardeş tayin ettin beni yalnız bıraktın.”
Resûlullah
Efendimiz(sav) şöyle buyurdu: “Beni hak üzere peygamber olarak gönderen Allah’a
yemin ederim ki seni kendime ayırdım. Ya Ali, sen dünyada ve ahrette
kardeşimsin.”
Peygamberimiz(sav)
Medine’de Hazreti Ali’yi(k.v) kendine kardeş ettiği gibi Allahın emriyle, kızı
Fatıma’yı da Hazreti Ali’ye nikâhlamış, kutlu aile ehlibeyt’in temellerini
atmıştır
Bu
öğle bir kardeşlik’ki ,fani alemde Hz peygamberin, Hz Fatıma’nın evinde, Hz
Ali’nin kucağında son nefesini verene kadar devam edecektir.
Allah
şefaatlerinden bizi mahrum etmesin
ALAİDDİN ÖZKAR 21.02.2021