Felaket ve musibetlerin arka arkaya geldiği günlerden geçiyoruz.
Bütün insanlık, Müslümanı, gayri müslimi bundan etkileniyor.Tabi ki Türk insanının nasibine düşenler de var.
Elazığ ve Malatya’da yaşanan deprem felaketleri.
Van’da 11 asker, 9 korucu, 2 itfaiye erinin aralarında bulunduğu 41 kişinin hayatını kaybettiği çığ felaketi.
Pegasus hava yollarına ait bir uçağın pisten çıkarak 3’e bölünmesi.
Son bir ayda Suriye’nin İdlip bölgesinde 59 şehit verilmesi
Tüm dünya ile birlikte, Türkiye’yi sarsan korana virüs hastalığı…
Bu listeyi uzatabiliriz.
Öteden beri biz millet olarak başımıza gelen olayları irdelerken, maddi ve manevi sebepleri beraber düşündüğümüz gibi, Allah bu musibetleri niye başımıza verdi diye bir gönül muhasebesi yapan bir milletiz.
Son günlerde sosyal medyada yayınlanan bir video var, yabancı bir ülkede camii imamı zenci kardeşimiz vaaz ediyor, cemaatte yere bakarak ağlıyor bakın hoca neler söylüyor?
"Ne şiddetli bir hüzün var bugün aramızda. Tüm mescitler (camiler) bomboş. Bizlerin mescitleri bomboş kalmış.
Ne yaptık biz? Ki, Allah (c.c) bizleri mescitlerden kovdu? Ne yaptık da Allah, bizlerden koptu?
Dün, Peygamber Mescidinin kapılarını kapattılar. Ne yaptık da Allah (c.c) bizi, Peygamber mescidinden kovdu.
Söyleyin bana! Ne yaptık da Allah, Mescid-i Haram'dan kovdu?
Söyleyin ey insanlar! Neler yaptık ki, Allah bizleri, evinden kovdu?
Gelin de aynada bir anlık kendi yüzlerimize bakalım!
Koronadan önce hak yiyen bizler değil miydik?
Biz değil miydik koronadan evvel bankalarda faiz için izdihama giren!
Fakat bugün ağlıyor, sızlanıyoruz mescitler kapatıldığı için.
Ağlayıp, sızlanıyoruz. Çünkü Allah'ın evlerinin kapıları yüzlerimize kapanmıştır.
Bu kapılar yüzümüze kapandı. Çünkü bu vebadan (koranadan) önce aramızda kin vebası, haksızlık vebası, ihanet vebası, günahkarlık vebası vardı. Söyleyin ne için?
Veba (Korona) bitecek. Sonra biz eski halimize geri döneceğiz. Şairin dediği gibi 'O'na dua ediyoruz denizin ortasında gemimizi karaya çıkarsın, diye. Karaya varınca da isyan ediyoruz."
İmam Bâkır (a.s.) da şöyle buyurmuştur:"Ali'nin (a.s.) kitabında Resûlullah'ın (s.a.a.) şöyle buyurmuş olduğunu gördüm: Bir toplumda zina ortaya çıkarsa aniden ölümler artar; tartılarda hilekarlık yapılırsa hayat pahalılığına ve mal kıtlığına duçar olurlar; zekat vermezlerse yeryüzü ekin, meyve ve madeni zenginliklerden onları mahrum kılar, Allah'ın hükümlerinde zulme başvururlarsa, zulüm ve tecavüze katkıda bulunmuş olurlar. Söz ve anlaşmalarını bozduklarında da Allah onlara düşmanlarını musallat eder, sıla-i rahimde bulunmazlarsa, malları kötü kimselerin elinde kalır, iyiliği emretmez ve kötülükten sakındırmazlar ise ve biz Ehli Beyt'in iyilerine uymazlarsa, Allah, onlara kötü insanları musallat eder, bu takdirde de onları kendi hallerine bırakır ve dualarını asla kabul etmez." (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Ali, s.592; Sefinetu'l-Bihâr, c.2, s.630)
Eban, bir adam aracılığı ile rivayet eder:Ebu Ca'fer (a.s.) (Muhammed Bâkır) şöyle buyurmuştur: “Resûlullah (s.a.a.) şöyle buyurmuştur: Beş şey vardır ki, onları gördüğünüz zaman onlardan Allah'a sığının. Bir kavimde fuhuş yaygınlaştığında bunu açıktan işlemeye başlarlarsa, veba salgını ve geçmiş hiçbir millette rastlanılmayan hastalıklar, ağrılar aralarında yaygınlaşır. Bir kavim terazi ve ölçüyü eksik tartarlarsa, mutlaka kuraklıklarla, ağır ihtiyaçlarla ve zalim sultanlarla cezalandırılır. Bir kavim zekatı vermezse, gökten üzerlerine yağmur yağdırılmaz. Eğer hayvanlar olmasaydı, bir damla yağmur yüzü görmezlerdi. Bir kavim, Allah'ın ve Resûlünün (s.a.a.) ahdini çiğnerlerse, Allah onların başlarına düşmanlarını musallat eder ve bu düşmanlar ellerindeki şeylerin bir kısmını alırlar.
Ne diyelim kendimize bir çeki düzen verme zamanı gelmedi mi?
Alaiddin Özkar 08.04.2020