Seçim yaklaştıkça iktidar, arka arkaya doğal gaz, petrol ve maden yatakları keşfetmeye başladı.
İktidar, artan enflasyon ve enerji fiyatlarıyla bunalan halka, az kaldı bize bir beş sene daha fırsat verin sizi rahata erdireceğiz diyerek, seçmeni etkilemeye çalışıyor.
Hâlbuki güzel bir söz vardır “aynası iştir kişinin lafa bakılmaz” diye.
AKP İktidarın işine ve icraatına baktığımızda, yıllarca ülkemizde var olan petrolu gizlediği gibi çıkarılan petrolünde büyük çoğunluğunu yabancılara peşkeş çekildiğini görüyoruz.
Peki, “ülkemizde petrol varmı” ?
1990 yılı Ekim ayında yayınlanan Amerikan ve Sovyet uzay raporlarına göre, Türkiye, "petrol denizi üzerinde olan bir ülke" olarak belirtilmiştir. TPAO Genel Müdürlüğü görevinde bulunan ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı da yapan Dr. İhsan Topaloğlu, 9 Aralık 2004 tarihinde yaptığı açıklamada "Türkiye bir petrol denizinin üstünde" demiştir.
Türkiye'de 20 yıl Shell Petrol Şirketi'nin Genel Müdürlüğü'nü yapan Anthony Hages, "Petrol ile ilgilenen ABD şirketleri bilirler ki, Türkiye petrol okyanusu üzerinde oturmaktadır" demiştir.
Amerikan Uzay Araştırma Merkezi (NASA) raporunda, "Türkiye petrol denizi üzerinde yüzen ülke" olarak belirtilmiş ve Karadeniz, Van Gölü çevresi, Tuz Gölü ve çevresi, Güneydoğu Anadolu, Adıyaman, Gaziantep, Adana, Siirt ve Hakkâri yörelerinde bulunan zengin petrol yataklarına dikkat çekilmiştir. 1989 ile 1990 yılları arasında Rusya Başbakan Yardımcısı olan Lev Voronin, "Uzay çalışmaları, uzaydan çekilen yeraltı haritaları, Türkiye'nin petrol zengini olduğunu ortaya koydu" demiştir.
Türkiye'nin birçok yerinde, 5000'e yakın petrol kuyusunun da TPAO, Exon Mobil, Shell, Esso, ARCO, Transatlantic Petrolium gibi, ağırlıklı ABD ve İngiliz olan küresel petrol şirketler faaliyet gösteriyor.
Allah bize öyle bir vatan nasip etmiş ki adeta yer altı zenginliğinden kazanın, yer üstünde cenneti yaşayın demiş.
Üç tarafı denizlerle çevrili, yaylaları, ovaları dağları, tarihi ve doğal güzelliğiyle, adeta cennet vatanımız.
Fakat ülkeyi yıllardır idare edenler, yeraltı zenginliğini ülkenin asıl sahiplerine değil de, kendi ve yandaşlarının İkballeri uğruna yabancılara peşkeş çekince, bu cennet vatan, üzerinde yaşayanlara adeta cehennem olmuştur.
Sonuçta, bir avuç insan yandaş mutlu olurken, halkın kahır ekseriyeti” hazine üzerinde oturan dilenci” durumuna düşmüştür.
Bağımsız Türkiye Partisinin Ebedi lideri Prof. Dr. Haydar Baş bıkmadan usanmadan yıllarca, 3 katrilyon dolar değerinde yer altı madenimiz olduğundan bahsetti.
Ülkenin kalkınmasın ve kurtuluşunun madenlerin devlet millet ortaklığında işletilmesinden geçtiğinden bahsetti.
Biz madenleri işletemediğimiz gibi, AKP iktidarı tarafından 26 Mayıs 2004 tarihinde, 5177 sayılı Maden Kanunu’nda yapılan değişiklikle yabancı sermayeye her kolaylığı sağlanmasına, engellerin kaldırılmasına da ses çıkarmadık.
AKP iktidarı işi biraz daha ilerleterek, Haziran 2010’da yeniden düzenlenen yasayla, yabancıların çıkardıkları madenden alınan devlet hakkının %1 ile %4 arasına çekilmesine de tepki vermedik, ses çıkarmadık.
Şu an yapacak bir şey yok, önümüzde seçim var, tek ümidimiz Atatürk cumhuriyetin kazanımlarını, yandaşa peşkeş çekilen kurumları, yağmalanan madenlerimizi tekrar alacağız diyen, Bağımsız Türkiye Partisinin genç lideri Hüseyin Baş’tır