Hazinesi tam takır olan iktidar, akşam sabah yeni vergiler, cezalar, zamlar peşinde. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın Son günlerde yaptığı çalışmalara göre, ev sahiplerine elden kira ödenen her ay için kiranın yüzde 10’luk kısmına göre hesaplanan tutarda ceza kesilecek. Tutar 5 bin liralık özel usulsüzlük cezasının altında kalırsa 5 bin liralık ceza uygulanacak.
Yine, 7 bin liranın üzerindeki mal veya hizmet alımlarına ait ödemelerin banka, kredi kartı veya aracı finansal kurumlar aracılığıyla yapılması zorunluluğu geliyor. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın tebliğ taslağına göre 7 bin lirayı aşan ödemelerde, banka, PTT veya aracı finansal kurumları kullanmaları zorunlu olacak. Bunu yapmazsan 5 bin lira usulsüzlük cezası ödeyeceksin. Yani hiçbir şekilde vergiden kurtuluş yok.
Eski zamanlardan birinde şimdiki gibi padişahın hazinesi yine boşalmış...
Har vurup harman savunmaktan, saraya düzinelerle at almaktan, çalgı-çengi yiyip içip coşmaktan her zamanki gibi beş para kalmamış koca hazinede.
Padişah, vezirlerini çağırıp “Ne yapacağız?” diye sormuş; vezirlerden biri “Yine halktan vergi toplayacağız, başka yolu yok sultanım” diye düşüncesini açıklamış.
Padişah hem kızgın, hem üzgün bir tavırla yanıt vermiş: “Vergi koymadığımız bir şey mi kaldı a koca vezir; ota da b.ka da vergi saldık. Hadi bulun vergi koymadık bir şey!”
Divandaki vezirler uzun uzun düşünmüşler, bir türlü işin içinden çıkamamışlar.
Sonunda yaşlı bir vezir, “Buldum” diye bağırmış, padişah merakla “Nedir?” diye sormuş:
“Adı İbiş olandan, başı kel olandan, pazarda horoz satandan, bir de kılıbık olandan 1 akçe vergi alalım!”
Padişahın pek hoşuna gitmiş, emir vermiş, uygulama başlamış.
O ülkenin epey uzak bir dağ köyünde yaşayan İbiş isimli vatandaş, bu durumdan habersiz, evin ihtiyaçlarını karşılamak, karısına da bir çift pabuç almak için kümesteki çilli horozu koltuğunun altına alıp, kasabanın pazarına inmiş.
Daha pazara varır varmaz besili hayvanı gören bir müşteriyle sıkı bir pazarlığa tutuşup, sonunda 4 akçeye satmış horozunu. Kârlı bir satış yapmanın mutluluğu ile yürürken padişahın vergi memuru kesmiş yolunu.
“Horozunu sattın değil mi?” diye sormuş vergici.
İbiş “Evet” deyince vergi memuru “Ver bakalım 1 akçe horoz satma vergisi!”
İbiş şaşırmış, diklenmiş memura, “Horoz satmanın da vergisi mi olurmuş!”
Tartışma uzayınca ahali de toplanmış etraflarına; Kalabalıktan biri seslenmiş: “İbiş efendi, boşuna uğraşma bunların elinden kurtulamazsın, öde 1 akçeyi gitsin!”
Memur bunu duyunca “Aha” demiş, “Adı da İbiş’miş, vergi borcu 2 akçeye çıktı!..”
İbiş bunu duyunca iyice delirmiş, “İbişlik vergisi de neymiş” diye karşı koymuş, kaçmaya çalışırken takkesi düşüp kel kafası ortaya çıkınca memur gürlemiş: “Kafası da kel bunun, 1 akçe de kellik vergisi!”
Adamcağız bunun üzerine kendini kaybedip ağlamaya, yalvarmaya başlamış “Yapma ağam, ben eve gidince karıma ne derim? Vallahi eve sokmaz, maşayla gelir üstüme!” demiş
Memur, bu kez üzüntülü, sıkıntılı bir sesle son darbeyi vurmuş: “Birader, sen üstüne bir de kılıbık çıktın, bir akçe de kılıbıklık vergisi!”
Şaka maka ama bu duruma doğru gidiyoruz.