Anasayfa
  • Ekonomi
  • İslam
  • İlçeler
  • Güncel
  • Analiz
  • Eğitim
  • Siyaset
  • Spor
  • Kültür & Sanat Teknoloji Sağlık Dünya Türkiye Videolar
  • Ara
SON DAKİKA:
14:14
Kedi ve Köpekler İçin Kuduz Aşılama ve Kimliklendirme Çalışmaları Devam Ediyor
13:46
Bir Şampiyonluk Haberi de Karateden
10:35
Hayvansal Üretim Sinyal Veriyor
09:13
Tarım Zehiri Kullanımı Tarım İhracatını Tehdit Ediyor
08:43
Altın fiyatları 10 Ağustos 2022
Video Galeri Foto Galeri Yazarlar Üye Paneli
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
  1. Köşe Yazarları
  2. Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi
  3. Asparagas Haberlerle Kalemşorler İşbaşında!
11 Ağustos 2018 - 03:54
Güncelleme: 11 Ağustos 2018 - 04:10

Asparagas Haberlerle Kalemşorler İşbaşında!

11 Ağustos 2018 - 03:54
Güncelleme: 11 Ağustos 2018 - 04:10
Yorumlar
TAKİP ETTAKİP ET
Yazdır
A
Büyüt
A
Küçült
Yorumlar
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi

Sene 1998, İstanbul Bahçelievler Mahmutbey Caddesinde yürüyorum. O yıllarda çiçeği burnunda doktorum. Tıp Fakültesinden yeni mezun olmuşum. Bir esnaf önümü kesti. Çok sert bir şekilde bana bağırıp çağırmaya başladı. Önce konuyu anlamadım. Sanırım, öğrencilik yıllarımda, Televizyon ekranlarında program sunuculuğu yaptığım için beni tanımış olsa gerek olacak ki; “Siz kim oluyorsunuz?” diye bağırıyor. Onun ifadesi ile Fethullah Gülen Hoca, bizim ifademiz ile FETÖ sempatizanı birisi. Prof. Dr. Haydar Baş Beyin ekranlara yansıyan dinlerarası diyalog karşısındaki net duruşundan rahatsız olmuş. 6 Şubat 1998 tarihinde Fetullah Gülen'in şahsını bizzat mektup yazarak dinlerarası diyalog konusunda uyaran Haydar Baş Bey’in tüm konuşmalarında, yazılarında ve TV programlarında halkı ve yöneticileri bu fitne konusunda ayıktırması hoşuna gitmemiş. Beni tehdit etti, darp etmek istedi. Bırakın FETÖ üyelerinin halini, sempatizanları bile Haydar Hocayı düşman bilmişlerdi.

Çünkü onlar da çok iyi biliyorlardı, dinlerarası diyalog safsatası ile; milli birlik ve beraberliğimizi bozmalarının önünde tek engel Prof. Dr. Haydar Baş Bey idi. Ne diyordu Haydar Hoca;

“Dinlerarası diyalog demek, Müslüman'ın Hıristiyanlaştırılması demektir.

Dinlerarası diyalog, Müslüman'ın direncinin kırılarak Hıristiyan'a teslim olması demektir.

Dinlerarası diyalog, Türkleri ve Müslümanları Hıristiyanlaştırıp tepkisiz hale getirdikten sonra topraklarını ellerinden almak içindir.

Batı dinlerarası diyalog ve misyonerlik çalışmalarıyla Türkiye’de kendine ait insan tipi yetiştirmeye çalışıyor. Eğer bir milletin milli bütünlüğünü bozarsanız, o millet sürü haline gelir. O zaman o milleti o ahırdan bir başka ahıra taşıyıp dururlar. Şimdi bizi sürü haline getirmek istiyorlar. Bunlara ‘hayır’ demeye var mısınız?”

Bu konuda 20 yıldır Haydar Hocanın ve ekibinin ortaya koyduğu mücadeleyi anlatmaya kalkarsak; değil bu köşe, kitaplar yetmeyecektir. Binlerce sayfalık dava dosyaları ile Haydar Hocaya ve ekibine davalar açılmış; hepsinden de Sayın Baş, alnının akı ile çıkmıştır. FETÖ, her seferinde “çamur at, izi kalsın” yoluna gitmiş, hiçbirinde muvaffak olamamıştır. “Su uyur, düşman uyumaz misali”, bu örgüt üyeleri Haydar Hoca vatana, millete, dine, örf-adetlerimize, kültürümüze, namusumuza, tarihimize ne zaman sahip çıksa; Onun önünde engel olmak istemişlerdir.   

Yazdığı “Ehl-i Beyt Külliyatı” ile, vesikaları ile başta Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) olmak üzere; Ehl-i Beytin yaşamını önümüze sunmuştur. Bu eserlerle, dinci olarak değil, dindar olarak İslam nasıl yaşanır, bunu ortaya koymuş; FETÖ’nün din sömürüsünün önüne geçmiştir. Bununla da kalmayıp, bu eserlerle alevisi ile sünnisi ile tüm Müslümanları Ehl-i Beyt özelinde bir araya getirerek, ayrılığı ortadan kaldırmıştır.

Son kaleme aldığı eserlerden biri olan“Hoşgeldin Atatürk” ile adeta, Atatürk tekrar doğmuştur. Yıllarca dinsiz diye tanıtılan Mustafa Kemal’in daha küçük yaşlarda Kur-an-ı Kerimin tamamını ezberlemiş bir Komutan olduğunu Türk Milleti Haydar Baş Beyden öğrenmiştir. Yıllardan beri ülkemizin kurtuluşu, ayağa kalkışı ancak “devlet-millet kardeşliği” ile sağlanır söylemini bu eserle müşahhaslaştırmıştır.

Sayın Baş, modern sömürgecilik olan kapitalizmin çarkları arasında ezilen insanlığın kurtuluş reçetesi olmuş; “yeni bir iktisat bilimi” kaleme almıştır. Sömürü ve soygunu bitirmenin, gerçek sosyal devlet oluşturmanın, devlet ve milleti birlikte büyütmenin, sömürülen ülkeleri kurtarmanın, milletlerin insanca yaşamasının reçetesini ortaya koymuştur.

Tüm dünyada bu reçete dikkat çekmiş; 120 ‘ye yakın ülke kısmi olarak bu modeli uygulamaya başlamıştır.

“Milli Para”nın ilk tanımını yapan Haydar Hoca’dır. Daha önce yapılan tanımlamanın Milli Para değil; “tercüme para” olduğunu ifade etmiştir.

Günümüzde gittikçe yaygınlaşan “Milli Paralarla Ticaret” olgusunu, ilk ifade eden de Haydar Baş Beyden başkası değildir.

Prof. Dr. Haydar Baş ortaya koyduğu modellerle, 10’larca uluslararası kongreye ve binlerce akademik tez ve makaleye konu olmuş, adına Avrupa’daki üniversitelerde kürsü kurulmuş, eserleri ders kitabı olarak okutulmuş, modeli 120’ye yakın ülkede uygulanır olmuş, Rusya Duma Meclisinde konuşma yapan iki dış Devlet Adamından birisi olmuş, Nobele aday gösterilmiş, 50’den fazla eser kaleme almış bir “Bilim Adamı”dır. Genel Başkanı olduğu siyasi partiyi seçime girme hakkı olan 9 partiden biri yapmayı başarmış, başarılı bir “Siyasetçi”dir. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakan imzası taşıyan üçlü kararname ile atanmış bir “Devlet Adamı”dır.

Bu kadar özelliği ile her nedense hep üstü örtülmeye çalışılmış olan Sayın Baş, haber sitelerinde, makalelerde hakkettiği yeri hiçbir zaman alamamıştır. Ama ne var ki, inatla görmedikleri, yazmadıkları Haydar Baş ismini bu kez, asparagas bir haberle 7 Ağustosda Google aramalarında trend olacak kadar gündem ettiler, haber ve makalelerde yer verdiler.

Neden mi?

Bakınız, Sayın Baş, “FETÖ tehlikesi”ni ilk gündem ettiğinde tek başına idi. Eminim en yakınındakiler bile, onu acaba diye dinledi. Herkesin Fethullah Gülen Hocamız deyip, peşlerinde koştukları dönemde; O adeta bu gruba rest çekti. FETÖ’nün Atlantik ötesinden yönetildiğini ilk ifade eden şahıs idi.

Sayın Baş, “Milli Ekonomi Modeli”’ni gündem ettiğinde tek başına idi.

Sayın Baş, “asgari ücret” 5.000 ₺ olmalı diyerek asgari ücretin ilk artırılmasını gündem eden kişi idi. 

Sayın Baş, “Milli Paralarla Ticaret”önerisinde bulunduğunda, henüz bunu uygulayan yok idi.

Sayın Baş, “Ehl-i Beyt paydasında bir araya gelelim” dediğinde; başta Suriye olmak üzere Alevi-Sünni kavgası hat safhada idi.

Sayın Baş, Hoşgeldin Atatürk kitabında müşahhaslaştırdığı “devlet-millet kardeşliği” diye haykırdığında, herkes Mustafa Kemal’e dinsiz diyordu.

Sayın Baş, BRICS ülkeleri iş geliştirme merkezi başkan vekili Vladimir Gorbanovski ‘nin de ifade ettiği gibi “BRICS ülkelerinde ekonomi görüşleri kullanılıp” bu ülkelerin fikir kaynağı olurken; ülkemizde herkes hep ABD ya da AB diyordu.

Gelelim bugüne.

FETÖ’nün bir terör örgütü olduğunu artık herkes biliyor ve bu örgüt ile mücadele bir “Devlet meselesi” olarak görülmekte.

Milli Paralarla Ticaret, ilki Sayın Baş’ın bizzat önerisi ile Çin ile Rusya arasında yapıldıktan sonra, Hükümetimiz dahil birçok ülke tarafından yapılmaya başlandı.

Asgari ücret 700 ₺’lerden 1.600 ₺’e çıktı.

Ehl-i Beyt gündem olmaya başlandı. Alevi-sünni kardeşliği gündem maddelerinden olmaya başladı.

Atatürk, vatandaşlarımız ve siyasilerimiz arasında yükselen bir değer haline geldi.

Ülkemizde başta Rusya olmak üzere, BRICS ülkeleri ile ticaret ve ilişkiler geliştirilmeye başlandı. 

Görüyor musunuz ?

Nerden nereye !

Bölge üzerinde, ülkemiz üzerinde emelleri olan modern sömürgeciler, kapitalistler sizce bu gelişmelerin hangisinden memnun olurlar? Bunları hangisi işlerine gelir?

Cevap çok net: “Hiçbiri”

Dolar ve euronun adeta freninin patladığı, ticaret kavgalarının ülkelerin yeniden yapılandırılmalarında kullanılan bir araç olduğu şu günümüzde bu kadar güzel adımın kaynağı olan, kapitalizmi tarihe gömen; sosyolojiden ekonomiye, tasavvuftan tarihe, milli ve dini sahalarda yazdığı 50’yi aşkın başyapıt eserle insanlığı aydınlatan Haydar Hocadan Atlantik ötesinin memnun olması mümkün mü?

Bir ömür hukukun dışına bir adım bile çıkmayan Prof. Dr. Haydar Baş Beyin ticari bir mesele ile ilgili bir dava konusu bahane edilerek, son günlerde adeta bir linç operasyonuna tutulması, tam da bunun yukarıda bahsettiğimiz gibi bugünlerde olması; sizce de bilinçli bir hareket değil mi?

Devam eden bir mahkeme olduğu için şimdilik içerik hakkında konuşmanın çok doğru olmadığı kanaatindeyim. Bu çarpıtılmış haberleri yapanlar, TCK 288. Maddesinde düzenlenen ‘adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçunu' işlemekteler. Söz konusu haberler, güncelliği olmayan, araştırılmadan yapılmış yayınlardır. 2-3 yıldan beri devam eden ticari bir davanın 16 Temmuz'daki celsesinden 20 günden fazla zaman geçmişken, hiç bir araştırma yapılmadan, müvekkile sorulmadan yayın yapılması, her haberde aynı yalanların tekrarlanması; bu linç operasyonunun Prof. Dr. Haydar Baş Beyin fikirlerinin engellenemez yükselişinden rahatsız olan Atlantik ötesinden yönetildiğinin bariz delilleri değil midir? Zaten, tetikçi kalemşorlerin, geçmiş FETÖ bağlantıları da bunu ispatlamaktadır.

Haydar Baş Hoca fikirleri ile artık dünyaya mal olmuştur. Taraflı, tarafsız birçok kesim Onun fikirlerini isim kaynak göstermeseler de parça parça kullanmakta ve konuşmaktadır. Bu fikirlerin yaygınlaşması, modern sömürünün sonu olacağı için, modern sömürgeciler doğal olarak tetikçi kalemşorlerini iş başına çağırmıştır.

Yıllardan beri binlerce dava dosyasında olduğu gibi, bu meseleden de Haydar Hocanın alnına akı ile çıkacağı aslında herkesin bildiği bir gerçektir. Ve bilinmelidir ki; artık dünyaya mal olmuş bu fikirlerin sahibine “çamur at iz kalsın” dönemi de son bulmuştur. Devlet Adamı kişiliği ile, Sayın Baş, tüm dünya insanlığına ışık olmaya devam edecektir.

Son söz Onun olsun:

“Devam eden davanın tutanak kayıtlarının dosya içeriğine ve aslına aykırı şekilde basına yansıması, bir kez daha büyük bir oyunun içine çekilmek istendiğimizi gösteriyor. Büyük Türk milleti şahsımı ne bir dava dosyasıyla, ne de basit oyunlarla tanıyacak. Zaten Mustafa Eraslan’ın ortaya koyduklarının tamamı yalandır ve iftiradır.”

 “Biz ömrümüzü adadığımız Türk milleti ve devleti için yapmak istediklerimiz ile zaten gözler önünde ve gönüllerdeyiz. Devam eden yargı süreci esnasında tutanakları yayınlayan siteler için gerekli yargı süreci başlatılacaktır. Türk adaletine güvenimiz tamdır.”

Dr. Öğr. Üyesi Ali Bestami Kepekçi   10/08/2018

 

           

 

    

Bu yazı 5407 defa okunmuştur.
  • YORUMLAR
adlı kullanıcıya cevap x

Yazarın Diğer Yazıları

  • Sabit-i Kadem Olmak - 18 Nisan 2022
  • SARS-CoV-2'nin Omicron varyantına karşı bağışıklık koruması için takviye dozu olarak mRNA aşıları öneriliyor - 07 Ocak 2022
  • Hep asgari ücreti konuşuyoruz, ya efektif ücret - 17 Aralık 2021
  • Efendilik mi Uşaklık mı? - 06 Aralık 2021
  • Güçlendirici doz nedir? - 06 Aralık 2021
  • Hekim ücretlerine zam gelmiş! - 04 Aralık 2021
  • Hani %70 ile toplumsal bağışıklık kazanılacak idi! Sorun ne? - 29 Kasım 2021
  • Karar sizin - 27 Kasım 2021
  • Suçlu vatandaş mı? - 18 Kasım 2021
  • Şu renkli harita ne işe yarıyor? - 17 Kasım 2021
  • Ne olacak bu işin sonu? - 16 Kasım 2021
  • Bilmiyorlar ki söylesinler - 06 Kasım 2021
  • Gelin dünya barışı adına, "önce insan" diyelim - 01 Kasım 2021
  • Yoksa biz bağımsız değil miyiz? - 29 Ekim 2021
  • Beyaz adam kim? - 21 Ekim 2021
  • Aklımızı başımıza getirelim - 18 Ekim 2021
  • Bu devran hep böyle sürüp gitmez ki! - 16 Ekim 2021
  • Sapere Aude! - 10 Ekim 2021
  • Sen de Haklısın! - 24 Eylül 2021
  • Yolunuz, yolumuz açık olsun - 16 Haziran 2021
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
  • 8
Köşe Yazarları
Prof. Dr. Haydar Baş
Prof. Dr. Haydar Baş
Hz. Yusuf misali
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi
"Kalpleri sizinle kılıçları size karşı"
Alaaddin Özkar
Alaaddin Özkar
Gelin Bugün Ağlayalım!
Kerbela Ehl-i Beyt'in soykırımdır
Uğur Kepekçi
Kerbela Ehl-i Beyt'in soykırımdır
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi
Sabit-i Kadem Olmak
Mustafa Çobanoğlu
Mustafa Çobanoğlu
Su Kuyruğunu da Gördük
Krala Ateş Edeceksen Öldüğünden Emin Ol…
Selim Baytürkmen
Krala Ateş Edeceksen Öldüğünden Emin Ol…
Arifler ölmez maruf olur, aşıklar ölmez maşuk olur (Akın Aydın)
Misafir Kalem
Arifler ölmez maruf olur, aşıklar ölmez maşuk olur (Akın Aydın)
Çok Okunan Haberler
49 Filminin Kilis Çekimleri devam ediyor
49 Filminin Kilis Çekimleri devam ediyor
Lütfi Dabanıuzun vefat eti
Lütfi Dabanıuzun vefat eti
Kilis Polateli OSB'de ilk fabrikanın temel kazma çalışmaları başladı
Kilis Polateli OSB'de ilk fabrikanın temel kazma çalışmaları başladı
Ana Sayfa
Ekonomi
İslam
İlçeler
Güncel
Analiz
Eğitim
Siyaset
Spor
Kültür & Sanat
Teknoloji
Sağlık
Dünya
Türkiye
Videolar
Foto Galeri
Video Galeri
Köşe Yazarları
Biyografiler
Vefatlar
Üye Paneli
Günün Haberleri
Arşiv
Gazete Arşivi
Anketler
Hava Durumu
Gazete Manşetleri
Nöbetci Eczaneler
Namaz Vakitleri
  • Analiz
  • Eğitim
  • Ekonomi
  • Güncel
  • İlçeler
  • İslam
  • Kültür & Sanat
  • Sağlık
  • Siyaset
  • Spor
  • Foto Galeri
  • Video Galeri
  • Köşe Yazarları
  • Biyografiler
  • Vefatlar
  • Üye Paneli
  • Günün Haberleri
  • Arşiv
  • Gazete Arşivi
  • Anketler
  • Hava Durumu
  • Gazete Manşetleri
  • Nöbetci Eczaneler
  • Namaz Vakitleri

  • Rss
  • Künye
  • İletişim
  • Çerez Politikası
  • Gizlilik İlkeleri

kilispostasi.com Haber Portalı 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na %100 uygun olarak yayınlanmaktadır. Ajanslardan alınan haberlerin yeniden yayımı ve herhangi bir ortamda basılması, ilgili ajansların bu yöndeki politikasına bağlı olarak önceden yazılı izin gerektirir.