Ülkemizde kime sorsanız,
gidişatın iyi olmadığı konusunda hemfikirdir. Neresinden tutsanız elinizde
kalıyor. Ekonomi, eğitim, sağlık, diyanet, dış siyaset. Bu başlıkları istersek
çok daha fazla artırabiliriz.
AKP iktidarının artık sona
yaklaştığı konusunda da birçok kişi hemfikir.
İyi güzel de. Ya meclis
muhalefeti, iktidardan çok mu farklı? Ana muhalefet başta olmak üzere,
muhalefet üzerlerine düşen görevleri yerine getiriyorlar mı? Sanırım bu konuda
da birçok kişi hemfikir.
Hafta sonu BTP Genel Başkanı
Hüseyin Baş, hafta sonu partisinin Kocaeli İl Kongresinde idi. Sayın Baş, yine
tüm konuşmalarında olduğu gibi, ezber
bozan açıklamalar yaptı. Hemen ardından Başkan ekledi:
“Başka partilerden bunları görüyor musunuz diye
bir soru gelebilir. Onlar niye bunları
söylemiyorlar? Bilmiyorlar ki söylesinler. Ben ‘zekatlarını açıklasınlar’
dedim. Bir arkadaşım, ‘Muhalefet yıllardır bunu hiç söylemedi’ dedi. Ben de ,
‘muhalefetin de zekatla ilgili bir bilgisi yok ki’ dedim.”
Başkan bu sözleri ile
aslında meclis muhalefetinin sorununun esas sebebini ifade etmiş oldu bence.
Kelin ilacı yok ki kendi başına sürsün
Bizim ülkemizde muhalefet,
sorunları gündem etmekteki maharetini, çözüm üretmekte gösteremiyor. Çünkü
çözüm yollarını onlar da bilmiyor. İktidara tek dedikleri, “Senin ifade ettiklerini, sen yapmayı beceremiyorsun. Biz daha iyi
yaparız”. “Biz daha iyi borç alırız, biz Avrupa Birliğine daha rahat gireriz”gibi. Çözüm yollarını bilmedikleri gibi,
arasalar da bulamazlar. Çünkü çözümü iktidarla aynı yerlerde arıyorlar. Suyu havana koy, döv döv yine su.
Sadece bunların zekatıyla ben asgari ücreti 10
bin lira yaparım
Diyanet İşleri Başkanlığının
billboardlarla insanlara 'Zekatlarınızı
verin kardeşliğimiz artsın' çağrısı ile ilgili Baş’ın sözlerini hatırlayalım: “Bu mevcut hükümetin üyeleri her namaz
çıkışı demeç veriyor. Her Umre'de kameralar arkalarında kendilerini
gösteriyorlar. Her iftarı kamera önünde yapıyorlar. Bunlar zekatlarını niye hiç
sergilemiyor? Şimdi ben buradan sesleniyorum, lütfen zekatlarınızı açıklayın.
Biz kırk ile çarpar neyiniz var neyiniz yok öğreniriz. Öyle oturduğun yerden
devletin bedava bilboardına girip, 'Zekatlarınızı verin, kardeşliğimiz
pekişsin' yok. Öyle kardeşlik olmaz. Şimdi burada 3-5 bin insan varız, aranızda
ihtiyaç sahibi olan mutlaka vardır. Diyanet'ten herhangi bir yardım alanınız
var mı? Bu zekatları ne yapıyor bunlar. Zekatlarını açıklasınlar, biz de
görelim. İddia ediyorum ve diyorum ki, asgari ücret BTP iktidarında 10 bin Türk
Lirası olacak. Sadece bunların zekatıyla ben asgari ücreti 10 bin lira
yaparım.”
Diyanet'in başına Alevi birini getirelim
Ülkemizde toplumsal barışı
istemeyenlerin kullandığı önemli argümanlardan biri olan “alevi-sünni
meseleleri”, “Alevilik nedir, ne değildir, cem evleri ibadethane sayılabilir
mi?” ve “diyanet kapatılsın açılsın” tartışmaları yıllardır süre dursun, tam da
kitabın ortasından bir açıklama yine Baş’tan geldi: "Diyanet’le mesele halindeyiz. Hiç düşündük mü, Bektaşi dergahında
kurulmuş bir cumhuriyetten bahsediyoruz. Biz Diyanet’in başına hiçbir Alevi
kardeşimizi, Caferi kardeşimizi getirmeyi düşündük mü ülke olarak? Diyanet’in
başına biz Alevi birini getirelim. Ne var ki?"
Her Cuma Atatürk ne yazdıysa onu okutacağız
M. Kemal diye yazdıkları,
adını anmaktan bile korktukları Atatürk’ten atıfla hutbelerde “M. Kemal'in
hutbelerde hiçbir liderin adının anılmaması talimatı” vermesini, “Cumhuriyet’in
kuruluşunun anlatıldığı” hutbelerde “Cumhuriyet’in kurucusu Atatürk” isminin
anılmamasına gerekçe gösterenlerin anlayamayacağı bir açıklama yine Baş’tan
geldi: “Biz Prof. Dr. Haydar Baş’ın Hoş
Geldin Atatürk kitabını açıp okuduğumuzda Atatürk’ün yazdırdığı 52 tane hutbeyi
görüyoruz. Bir yılda 52 tane Cuma var. Atatürk her Cuma namazında okunacak
hutbeyi yazdırmış. Şimdi yeni Diyanet
İşleri Başkanımıza, ‘Senin Cuma hutbelerin Atatürk’ün yazdırdığı hutbelerin
dışına çıkamaz’ diyeceğiz.”
BTP 10 Kasım’da Ayasofya’da Atatürk Mevlidi için başvuru
yaptı
Bağımsız Türkiye
Partisi’nden adeta milletimizin gönüllerinden süzülerek gelen dikkat çekici bir
çıkış daha geldi.
İstanbul Valiliği’ne dilekçe
sunan BTP İstanbul İl Başkanlığı, Atatürk, silah arkadaşları ve tüm
şehitlerimiz için 10 Kasım’da Ayasofya Camii’nde mevlidi şerif programı için
izin başvurusu yaptı.
O gündemi değil, gündem Onu takip ediyor
Söylemleri ve icraatları ile
adeta iktidarın dümen suyuna gidenmeclis muhalefetinin olduğu bir ortamda söylem ve girişimleri ile Hüseyin Baş, gündemi
belirlemeye devam ediyor.
Bu söylemleri ve icraatları,
ancak "Kutlu kader" olarak tanımladığı, "Kendini Türkiye Cumhuriyeti'nin
bağımsızlığına adamak" diye tarif ettiği; her
vatandaşa, her kesime "empati" kurarak
ötekileştirmeye son verdiği; "bu
koltuğun hayrını görmeye değil hakkını vermeye geldim" dediğin "kutlu yol"da
yürüyen bir lider söyleyebilir.
Haydar Hocanın tezgâhında
yetişmiş, babasının fikirlerinden aldığı ışıkla, ateşten gömlek giymeyi kabul
eden babayiğit Genel Başkan Hüseyin Baş söyleyebilir.
“ Biz bugün iktidar partilerinden de muhalefet
partilerinde de daha iyi bu ülkeyi yönetiriz. Kolaylığımız da şurdadır: Biz
yeni bir Milli Ekonomi Modeli yazmayacağız, yeni bir Atatürk yazmayacağız.
Zaten önümüzde hazır olan kuralları işletip, bu kurumu iktidar etmek için
elimizden geleni yapacağız” diyerek
Haydar Hocanın ve Mustafa Kemal Atatürk’ün yolunda yürüyeceğini ifade eden bir
lider söyleyebilir.
“Tarihe baktım, hep şunu gördüm. Türk milleti ne
zaman ki Ehl-i Beyt'in nefesinden uzaklaşmış her zaman kaybetmiş, Türk milleti
ne zaman ki Ehl-i Beyt'e sarılmış her zaman muzaffer bir millet olmuş." diyerek
Ehl-i Beyt’in nefesini, İmam Ali (a.s.)’ı arkasına alan bir lider söyleyebilir.
Siyaseti sadece Allah c.c. için
yapan bir lider söyleyebilir.
Var bi hayali, Var bi hayalimiz...
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi